Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
Cinayetler
Cinayetler-Diyet-Kasama
İslam fıkhında cinayet, haram olan her iştir. Haram olan her iş, cana, mala, akla ve ırza verdiği zarar için menedilen her şeydir.
Yüce Allah´ın yaratmış olduğu bir canı ancak kendisi alır. Bu nedenle İslam dini, haksız yere bir canın alınmasını, adam öldürülmesini küfürden sonra en büyük günah olarak görür. İnsanoğlu yaşama hakkına, mülk edinme hakkına, ırz ve hürriyetini koruma hakkına, eşitlik ve öğrenim hakkına sahiptir. Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır.
"Allah´ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın." (İsra: 17/33)
Başka bir ayette Yüce Allah şöyle buyurur.
"Andolsun ki biz insanoğullarını şerefli kıldık. Onların karada ve denizde gezmesini sağladık. Temiz şeylerle onları rızıklandırdık. Yarattıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık." (İsra: 17/70) Bu haklar; renk, dil, din, cinsiyet, coğrafi bölge ve sosyal yapı farklılığı gözetmeden insan olması açısından herkes için gereklidir.
İslamda insanın dokunulmazlık hakkı son derece garanti altına alınmıştır.. Dini inancı, kişiliği, soyu, sopu ve cinsiyeti ne olursa olsun her insanın hayatı ve değer ifade eden özellikleri islamda garanti altına alınmıştır.
Peygamberimiz Veda Hutbesi´nde şöyle buyurmuştur:
"Ey insanlar! Şüphesiz kanlarınız ve mallarınız bu gün nasıl mukaddes bir gün ise, bu ay nasıl mukaddes bir ay ise ve bu belde (Mekke) nasıl mukaddes bir belde ise onlar da öylece mukaddestir ... Her birinizin kanı ve malı ötekine haramdır. Tebliğ ettim şahit ol ya rab!..." Her müslümanın kanı, malı ve ırzı diğer müslümana haramdır. Bu hakların ilki ve korunmaya en layık olanı şüphesiz hayat hakkıdır. Hayat hakkı mukaddes bir hak olup bu hakka saygısızlık etmek helal değildir. Müslümanın mal ve can dokunulmazlığı olduğu gibi müslüman olmayan kitap ehli yahudi ve hıristiyanlar ile hiçbir dine bağlı olmayan ateist ve dinsizlerin de İslam nazarında can ve mallarına dokunulmaz. Ancak savaş durumları bundan müstesna.
Cinayetler 3 çeşittir:
1- Kasdi öldürme.
2- Hatâen (yanlışlıkla) öldürme.
3- Şüph´i amd ile öldürme. [1]
1. Kasdi Öldürme:
Genelde öldürücü olan bir aletle bir şahsı kasden öldürmektir. Bu durumda katil üzerine kısas gerekir. Öldürülen kişinin velileri katili affederse o zaman katilin malından hemen ağır diyet ödenmesi vacib olur.
Haksız yere bile bile adam öldürmek en büyük günahlardandır. Bu çeşit öldürme; tabanca, başka bir silah çeşidi, taş ve kama gibi bir aletle olabileceği gibi, boğma, denize atma, zehirleme ile de olabilir. Şu halde bu öldürme şeklinde iki şey aranır: Biri öldürme kastı, diğeri öldürme vesilesi.Bu iki şart mevcut olduğu halde kişi adam öldürse ´Kasdi öldürme´ sözkonusu olur. [2]
Kasdi Öldürmenin Hükmü:
Biri ahiretle diğeri dünya ile ilgili olmak üzere iki hükmü vardır.
a) Ahiretle ilgili hükmü:
Haram ve büyük günah oluşudur. Küfürden sonra en büyük günah adam öldürmektir. Bunun cezası cehennemde en şiddetli azaptır. Onun yeri Allah yardım etmezse sürekli kalacağı cehennemdir.
Delili. Yüce Allah Kur´an-ı Kerim´de şöyle buyurur:
"Kim bir mü´mini kasten öldürürse, onun cezası sürekli kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. " (Nisa: 4/93)
Ebu Hureyre (r.a) Rasulullah (s.a.v.)´in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Sonu azap olan yedi şeyden sakınınız, Bunlar Allah´ı ortak tanımak, sihir yapmak, öldürülmesi gereken müstesna olmak üzere Allah´ın öldürmesini haram kıldığı insanı öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmanla karşı karşıya geldiği gün savaştan kaçmak ve namuslu bir kadına iftira etmektir." [3]
Haksız yere adam öldürmenin haram ve büyük günah olduğu hususunda müçtehid imamlar arasında hiç bir ihtilaf yoktur. Haksız yere adam öldürmeyi helal sayıp öldüren bir kişi kafir olur, sürekli cehennemde kalır, ama helal saymadan öldürürse büyük günah işlemiş olduğu için cehennemde uzun bir süre azap görür. Daha sonra yüce Allah dilediğinde onu affeder ve cehennemden çıkarır.
b) Dünya ile ilgili hükmü:
Haksız yere bile bile adam öldürmek dünyada da bazı sakıncaları oluşturur. Dünyada oluşabilecek sakıncaların engellenmesi ve hakkın yerini bulması için kısas uygulaması yoluna gidilir.
Delili. Dünya ile ilgili hükmüne gelince, burda katile kısas cezası uygulanır. Allah (c.c.) Kuran-ı Kerim´de şöyle buyurur:
"Ey iman edenler öldürmede size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas olunur. Ancak öldürülmüş olanın kardeşi (varisi ve velisi) tarafından katilin lehine olarak bir şey bağışlayıp kısas düşürülürse, ölünün velisine örfe göre güzellikle diyet ödenir, işte böyle affedip diyet etmek, rabbiniz tarafından size bir hafifletme ve merhamettir. Kim bu bağışlama ve diyet alışından sonra intikam ile tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır. Ey tam akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır, umulur ki haksız yere adam öldürmekten sakınırsınız. " (Bakara: 2/178-179)
Kısas cezasının uygulanmasında hayat vardır. Çünkü kısas cezası uygulanırsa öldürme olayları azalır. Kimse kimseyi kolay kolay öldürmez.
Bir kimse, ´Şu adamı öldürürsem, kesinlikle beni de öldürecekler.´ diyerek bu işten vazgeçer. Böylece bu kişnin hem kendi hayatı hem de öldürmek istediği kişinin hayatı kurtulmuş olur.
Kısastan vazgeçerek affetmek:
Kasten adam öldürene kısas cezasını uygulamak İslam´ın asli bir hükmüdür. Bu hüküm öldürülenin varislerine ait bir haktır.
Varisler isterlerse katili affedip kısastan vazgeçebilirler. Ya da kısas yerine diyet almayı talep edebilirler. Bu diyet ağır olan diyet şekli olup, katilin malından çıkarılır. Ağır diyetin miktarı ileride açıklanacaktır.
Haksız yere adam öldürmek hem dünya hem de ahiretle ilgili büyük sorunlar teşkil etmektedir. Yukarıda ifade edildiği gibi ahiretle ilgili sorun büyük bir günah olduğudur. Haliyle cezası cehennemdir. Adam öldürmenin dünya ile ilgili sorununa gelince büyük bir düşmanlık, husumet ve kin doğurduğu içindir. Gereksiz yere adam öldürmenin cezası İslam´ın öngörmüş olduğu kısas ilkesi ile uygulanır.
Cahiliye döneminde araplardaki kısas sisteminde bir kabilenin fertlerinden herhangi birisinin işlediği cinayetten tüm kabile sorumlu tutulurdu.Katil ortaya çıkmayınca katilin kabilesindeki diğer kişilerden biri öldürülürdü. Böylece cinayet işleyen ile cinayet işlenilen iki kabile arasında savaş kıvılcımları başlar, kısas uygulamasını genişleterek iki taraf savaşa sürüklenirdi.
Eğer cinayet işleyenin kavmi itibar ve şeref (!) sahibi bir kavim ise cinayet işlenen kavim bir hak talebinde bulunamazdı. Böylece zalim olan taraf daha da gaddar olurdu. İslam gelince bu zalim sistem için bir sınır koyarak cinayet işleyenin tek başına olarak cinayetinden sorumlu olurdu ve işlediği suçtan dolayı sadece kendisi hesaba çekilirdi. [4]
2- Hataen (Yanlışlıkla) Öldürme:
Bir şeyi hedef almışken yanlışlıkla bir şahsa isabet edip onu öldürmesine denir.
Bu durumda katil kısas edilmez. Ancak üç sene içerisinde katil veya akrabalarınca verilmek üzere hafif diyet gerekir.
Yanlışlıkla öldürme istemiyerek oluşan öldürme şeklidir.
Mesela, bir av hayvanına ok atıp okun bir insana isabet etmesi veya bir adamın kayarak başkasının üzerine kayması ile onun ölmesine sebep teşkil eden öldürmelerdir. [5]
Yanlışlıkla Öldürmenin Hükmü:
Bunun da biri ahiretle diğeri dünyada olmak üzere iki hükmü vardır.
a) Ahiretle ilgili hükmü.
Affa tabidir, günah ve cezası yoktur. Çünkü kasıtsız ve istemiyerek vuku bulan öldürme şeklidir.
Peygamberimiz (s.a.v.)şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz Allah yanılma, unutma ve zorlama nedeniyle ümmetimin üzerinden sorumluluğu kaldırmıştır. " [6]
b) Dünya ile ilgili hükmü.
Dünya ile ilgili hükmüne gelince ortada herhangi bir kasıt olmadığı için katil kısas edilmez, yani öldürülmez. Ancak bu katil ve akrabalarına hafif diyet gerekir. Bu diyetin üç sene zarfında taksitler ile katil ile birlikte baba tarafından erkek akrabaları ile birlikte vermeleri gerekir
Yüce Allah Kuran-ı Kerim´de şöyle buyurur:
"Yanlışlık dışında bir mü?min diğer bir mü?mini öldüremez. Kim bir mü?mini yanlışlıkla öldürürse mü´min bir köleyi azat etmesi ve ölenin ailesine de bir diyet vermesi gerekir, ancak (ölenin ailesi bu diyeti almayıp) bağışlarsa başka." (Nisa: 4/92)
Yanlışlıkla öldürmede diyetin sadece katile yüklenmesi uygun olmaz.
Asabe olan (baba tarafından erkek akrabalar) akrabaların da kendisine yardım etmeleri gerekir. Çünkü bu durumda kasıt yok.
Katil kefaret olarak zaten bir köle azat edecektir. Diyetin tamamının verilmesi altından kalkması mümkün olmayan bir yük olabilir. Akrabalar yardım etmekle hem akrabalık bağını kuvetlendirir hem de yardımlaşmayı sağlarlar.
İmam Şafii şöyle der:
"Hz. Peygamber hataen adam öldürmede diyeti katilin akrabalarının üç yılda ödemelerine hükmetmiştir."
İslam alimleri diyetin üç senede ve her sene üçte bir alınması hususunda mutabık kalmışlardır. Hataen öldürmenin diyetinin katilin akrabaları tarafından ödeneceği hususunda da ittifak etmişlerdir. [7]
Hataen öldürme olayı kasdi öldürmeden tamamıyla farklıdır, çünkü burda öldürme kasdı yoktur. Bu sebeplerden ötürü katil kısas edilmez. Ancak maktulun varislerine hafif diyet verilir.
Yukarıda ifade edeldiği gibi hataen öldürmede gereken hafif diyetin ödenmesi katilin akrabalarına düşer. Buna delil olarak Ebu Hureyre (r.a.) şöyle rivayet etmektedir. "Huzeyl kabilesinden iki kadın birbiri ile dövüştü. Bunlardan biri diğerine bir taş attı, kadını ve karnındaki cenini (çocuğunu) öldürdü. Daha sonra Resulullah´ın yanında davalaştılar. Resulullah ceninin (karnındaki çocuğun) diyetini tam diyet bedelinin onda birinin yarısına ulaşacak erkek ve dişi bir köle olduğuna hükmetti. Kadının diyetinin de katil kadının erkek akrabaları üzerinde olmasına hükmetti." [8]
3- Şüph-i Amd İle (Kasde Benzer) Öldürme:
Çoğunlukla öldürücü olmayan bir aletle bir kişiyi vurarak öldürmesine denir. Bu durumda da katil kısas edilmez. Yalnız katil ve akrabaları, üç sene içinde verilmek üzere ağır diyet ödemeleri gerekir.
Kaste benzer öldürme, öldürücü olmayan bir aletle haksız yere bir kişiye vurup onu öldürmektir. Mesela bir değnekle birine vurup onun tehlikeli yerine isabet ettiği için ölümüne sebebiyet vermek, kaste benzer öldürme şeklidir. Kaste benzer öldürmenin hükmü: Bu çeşit öldürmenin de biri uhrevi, diğeri dünyevi olmak üzere iki hükmü vardır.
-Uhrevi hükmü, günah oluşudur. Çünkü her ne kadar öldürme kastedilmemişse yine de hakaret söz konusudur. Katil olayı ile ölümüne sebep olmuştur. Ancak bunun azabı kasdi öldürme azabından daha azdır.
-Dünyevi hükmüne gelince, katil öldürme gayesinde olmadığı için onun hakkında kısas cezası uygulanmaz. Ancak ağır diyet verilmesi gerekir. Yalnız burdaki ağır diyetin kasti ödürme ağır diyetten şu farkı vardır: Tecilli olarak üç sene içerisinde verilir. Kasti öldürmede diyet peşindir.
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
"Kaste benzer öldürmenin diyeti, kasten öldürmenin diyeti gibi ağırdır, ancak sahibi öldürülmez." [1] Bu diyet sadece katile yüklenmez katilin asabe olan baba tarafından erkek akrabalarının da yardım etmeleri gerekir.
Muğıyre bin Şu´be şöyle nakletmiştir: Bir kadın kıl kamçısıyla kocasının hamile olan diğer zevcesine vurup öldürdü.Hz. Peygamber (s.a.v.) maktule kadının diyetini, katilin asabe durumunda olan varislerine yükledi." [2] Diyet vermek hususunda katilin en yakın akrabası sonra daha yakın olanı ilk sırada yer alırlar. Baba veya oğullar, diyetten hiç bir şey vermekle mükellef değildirler. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Çocuk babasının cinayetinden dolahı hiç bir şey vermez. Baba da çocuğunun cinayetinden dolayı hiç bir şey vermez." [3] [4]
Kısasın Vücubunun Şartları
Kısasın vücubunun şartları dörttür:
1. Katilin ergenlik çağına girmiş olması.
2. Katilin akıllı olması.
3. Katilin öldürülenin babası olmaması.
4. Maktulün, kölelik ve kâfirlik itibarı ile katilden noksan derecede olmaması.
Kısasının vücubunun şartlarından ergenlik çağma girmek ve akıllı olmak. Bu şartları mükellefliği gerektirdiğinden bu ön şartları taşımayan ukubet ehli sayılmaz. Çünkü onların kasten öldürülmeleri sahih bir itibara alınamaz. Her ne kadar öldürmeleri kasdi olsa da yine de kısas uygulanmaz. Kasdi adam öldüren çocuk baliğ olursa ve kasten öldüren deli olup daha sonra aklı başına gelirse yine de kısas uygulanmaz. Akıllı ve baliğ olup adam öldürdükten sonra deliren kişi yine de kısas edilir. Çünkü olay sırasında mükellef idi. Katilin, maktulün babası olması durumunda yine kısas uygulanmaz. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Baba çocuğunu öldürme sebebiyle kısas olunmaz" [5]
Dördüncü şart olarak katilin maktulden kafirlik ve hürriyet itibarı ile noksan derecede olmaması gerekir. Hz. Ali bir hadiste şöyle rivayet eder:
"Bir müslüman bir kafirin ölümünden dolayı öldürülmez" [6]
Yüce Allah Kur´an-ı Kerim´de şöyle buyurur:
"Ey iman edenler! Öldürmelerde üzerinize kısas farz kılındı. Hüre karşılık, hür, köleye karşılık köle kısas edilir" (Bakara: 2/178) Bir hadisi şerifte Allah resulü şöyle buyurmuştur:
"Bir hür, bir köleden ötürü öldürülemez" [7]
Bir kişi bir topluluk tarafından öldürülmüş ise o topluluğun hepsi kısas edilir. Aralarında öldürme yoluyla kısas uygulanan iki kişi için, uzuvlar kısası da uygulanır. Uzuvlar kısasında ise yukarıda zikrettiğimiz şartlarla birlikte iki şart daha vardır:
Bunlardan ilki, uzuvların birbirinin misli olmaları gerekir. Sağ uzuv karşılığında sağ uzuv, sol uzuv karşılığında sol uzvun kesilmesi gerekir.
İkincisi de, karşılıklı uzuvlardan bir tarafın felçli olmaması gerekir. Mafsallardan kesilen bütün uzuvlar için kısas vardır. Kemiğe dayanma dışındaki yaralamalarda kısas uygulanmaz.
Bir kişinin ölümüne sebebiyet veren çok sayıda bir topluluk ise topluluğun hepsi kısas edilir. Çünkü ortak olarak hepsi aynı suçu işlemişler.
Said bin Müseyyeb´ten rivayetle, Hz. Ömer bir kişiye karşılık beş veya yedi kişiye kısas cezasını uygularken şöyle rivayet edilmiştir: "Eğer tüm Sana halkı bu öldürme işine iştirak etseydi tümünü öldürürdüm.[8]
Uzuvlar diyetinin kısası için yüce Allah ayeti kerimede şöyle buyurmştur:
"Tevratta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır) yaralarda kısastır (her yaralama, misli ile cezalandırılır)." (Maide: 5/45)
Kısasta temel şart olan eşitlik ilkesine uyulur. Sağlam organ karşılığında sağlam organ kesilir. Felçli ve sakat olan bir organ karşılığında sağlam organ kesilmez. Buna diyet lazım gelir. Ancak sağlam uzuv karşılığında felçli ve sakat uzvu kesmek caizdir.
Bir kaç kişi beraberce birini öldürürse hepsine aynı kısas cezası tatbik edilmesi gerekliği gibi bir kişinin organını
kesen bir topluluğun hepsinin aynı organı kesilir.
Kısas cezası şu şekilde uygulanır.
Maktulün velisinin kıssası bizzat infaz etmesi için şu iki şart gereklidir:
1- Devlet Başkanı veya yetkili hakimin izniyle olması gerekir,
2- Adam öldürme cinayetini ancak velinin kendisi infaz edebilir. Uzuvlar cinayeti ise hakim tarafından tatbik edilmelidir. Çünkü fazla kesmelerinden korkulur.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Ebu Davud, 454.
[2] Müslim, 1681.
[3] Ehu Davud, 4206, Nesai, 8/53
[4] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları:
[5] Tirmizi, l400; Beyhaki, 8/38.
[6] Buhari, 6507.
[7] Neyl´ül Evtar, 7/90.
[8] El Muvatta, İmam Malik, 2/871.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 495-496.
[2] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 496.
[3] Buhari, 2615, Müslim, 89; Ebu Davud, 2874.
[4] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 496-498.
[5] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 499.
[6] İbni Mace, 2045.
[7] Neyl?ul Evtar, 7/90
[8] Buhari, 6512, Müslim, 1681.
Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 499-500.
Eserin yazarı: Kadı Ebu Şuca Eser: DELİLLİ ŞAFİ İLMİHALİ
DELİLLİ ŞAFİ İLMİHALİ
- Müellif Hakkında Bilgi
- Müellifin Önsözü
- Sunuş
- İkinci Baskı Üzerine
- Fıkhın Manası Ve Özellikleri
- İslam Fıkhının Özellikleri
- Fıkhı Terimler
- İman Manası ve Rükünleri
- İMANIN RÜKÜNLERİ
- KELİME-İ TEVHİD VE KELİME-İ ŞEHADET
- İMAN VE AMEL
- İMAN (KULLAR AÇISINDAN)
- İMANIN ESASLARI
- MELEKLERE İMAN
- CİNLER
- ŞEYTAN
- KİTAPLARA İMAN
- Vahiy
- PEYGAMBERLERE İMAN
- AHİRETE İMAN
- KADERE İMAN
- İslamın Tarifi
- İslamın Esasları
- Kelime-i Şahadet
- Namaz Kılmak
- Zekat Vermek
- Haccetmek
- Oruç Tutmak
- İbadet ve Çeşitleri
- İbadetin Çeşitleri
- Dince Temiz Sayılmayan Şeyler
- Suların Çeşitleri
- Tabaklama İle Temızlenebılen Deriler
- Dibağ
- Altın Ve Gumuş Kaplarının Kullanımı
- Misvak
- Abdestin Meşru Oluşunun Delileri
- Abdestin Fazileti
- Abdestin Farzları
- Abdestin Şartları
- Abdestın Sünnetleri
- İstinca
- İstinca Yapılmayacak Şeyler
- Yön İle İlgili Dikkat Edilecek Hususlar
- Abdesti Bozan Şeyler
- Abdestin Mekruhları
- Guslü Gerektiren Haller
- Kadın Ve Erkek İçin Müşterek Görülen Haller
- Sadece Kadınlara Ait Olan Haller
- Hayız (Aybaşı Hali, Adet Kanı)
- Nifas (Lohusalık Hali)
- Çocuk Doğurmak
- İstihaza
- Guslün Farzları
- Guslün Sünnetleri
- Sünnet Olan Gusüller
- Mestler Üzerine Meshetmek
- Meshin Farzları
- Meshi Bozan Şeyler
- Mestin Özellikleri Ve Meshin Süresi
- Teyemmümün Şartları
- Teyemmümün Farzları
- Teyemmümün Sünnetleri
- Teyemmümü Bozan Şeyler
- Yara Üzerine Meshetmek
- Necaset Bahsi ve Giderilmesi
- Ağır (Muğallaz) Necaset
- Hafif (Muhaffef) Necaset
- Orta (Mutevassıt) Necaset
- Hayız Nifas ve İstihzanın Hükmü
- Hayız Ve Nifas Kanlarının Süreleri
- Hayız Ve Nifas Durumunda Olan Kadına Haram Olan Şeyler
- Kadınların Görmekte Oldukları Kanlar Hakkında Bazı Önemli Açıklamalar
- Cünüp Kişiye Haram Olan Şeyler
- İslam´da Namazın Önemi
- Namazın Terkedilmesi
- Farz namazlar beştir
- Delillerle Namaz Vakitleri
- Namaz Vakitleri İçin Gerekli Bilgiler
- Namazın Farz Olmasının Şartları
- Nafile Ve Revatıb Namazlar
- Müekked Olan Nafileler
- Teheccüt Namazı
- KuşIuk Namazı
- Teravih Namazı
- Nafile (Sünnet) Namazların Çeşitleri
- Farz Namazlara Tabi Müekked Sünnetler
- Farz Namazlara Tabi Gayri Müekked Sünnetler
- Vitir Namazı
- Cemaatle kılınması sünnet olmayanlar
- Cemaatla Kılınması Sünnet Olan Nafile Namazlar
- Namaza Başlamadan Önce Gerekli Olan Şartlar
- Namazın Sahih Olmasının Şartları
- NAMAZIN RÜKÜNLERİ
- Ezan
- Kamet
- Ettehiyat
- Kunut Duası
- Namazın Hey´etlerı
- Weccehtu Duası
- Namazın Adabı
- Namazda Kadın İle Erkeğin Ayrılacağı Yerler
- Namazda Erkekler
- Namazda Kadınlar
- Namazı Bozan Şeyler ve Mekruhları
- Namazın Mekruhları
- Vakit Namazların İçindeki Fiiller
- Sehiv-Tilavet ve Şükür Secdesi
- Tilavet Secdesi
- Şükür Secdesi
- Namazda Terkedilen Fiiller
- Namaz Kılınması Mekruh Olan Vakitler
- Cemaatle Namaz Kılmak
- İmama Uymak
- Yolcuların Namazı
- Namazları Cem´etmek
- Namazı Kasretmek
- Cuma Namazı
- Cuma Namazının Sahih Olmasının Şartları
- Cuma Namazının Farzları
- Hutbenin Rükünleri
- Cuma Namazının Hey´atları
- Cuma Namazının Sünnetleri
- Cuma Namazı İle İlgili Bir Açıklama
- Bayram Namazları
- Güneş Ve Ay Tutulması Namazı
- Yağmur Duası Namazı
- Savaş Anında Kılınan Korku Namazı
- Giyilmesi Haram Olan Elbiseler
- Ölünün Yıkanması
- Ölünün Kefenlenmesi
- Cenaze Namazı
- Cenazeyi Mezarlığa Götürmek
- Ölünün Defnedilmesi
- Zekat
- Çeşitli Zekatlar
- Altın Ve Gümüşün Zekatı
- Ekin Ve Meyvelerin Zekatı
- Ticaret Mallarının Zekatı
- Yerden Çıkarılan Maden Ve Rikazın Zekatı
- Sadaka-ı Fıtır (Fitre)
- Sadaka-ı Fıtrin Vacip Olmasının Şartları
- Zekat ve Fitrenin Verileceği ve Verilmeyeceği Yerler
- Oruç
- Farz ve Nafile Oruçlar
- Orucun Farz Olmasının Şartları
- Orucu Bozan Şeyler ve Orucun Sünnetleri
- Orucun Kefareti
- Nafile Orucu
- I´tıkaf
- Hacc
- Haccın Farz Olmasının Şartları
- Haccın Vacipleri
- İhrama Girmek İçin Mikat Yerleri
- Haccın Sünnetleri
- Ihramlı Kişiye Haram Olan Şeyler
- İhramda İken İşlediği Suçlardan Dolayı Vacip Olan Kanlar
- Hacc Çeşitleri
- Alım Satımlar
- Alışverişler Ve Muamelat
- Riba(Faiz)
- Altının Gümüşle Satımı
- Riba Üç Kısımdır
- Akid Sahih Olmakla Birlikte Haram Olan Alış-verişler
- Akid Fasid Olmakla Birlikte Haram Olan Alış-verişler
- Fazla Fiyatla Vadeli Satış
- Muhayyerlik
- Selem
- Rehn (İpotek)
- Hacr
- Sulh (Barıştırmak)
- Sokağa Doğru Saçak Açmak
- Havale
- Zaman(Malla Kefalet)
- BEDENDE KEFALET
- Şirket (Ortaklık)
- Vekalet
- İkrar (İtiraf)
- Ariyet
- Gasp
- Şuf´a
- Kırad (Mukarada ve Mudarebe)
- Musakat
- İcare (Kira)
- Ceale (Ücret Taahhüdü)
- Muhabere ve Muzaraa
- Boş Araziyi İşletmek
- Vakf
- HİBE (BAĞIŞ)
- Umra ve Rukba
- LUKATA (BULUNAN EŞYA)
- Lakit (Bulunan Çocuk)
- VEDİA (EMANET)
- Feraiz ve Miras
- Feraiz İlminin Temelleri
- Terikedeki Haklar
- FERAİZ VE VASİYYET
- AVL ve RED
- Farz Sahipleri Ve Asabelerle İlgili Bazı Meseleler
- Nikah
- İslamda Evlenmeye Teşvik
- Kadında Bulunması Gereken Meziyetler
- Evlilik Çeşitleri
- Nikah Ve Onunla İlgili Hükümler
- Erkeğin Kadına Bakması
- Nikahın Rükünleri
- Evlendirmede Velayet Hakkının Tertib Sırası
- Nikah Edilmesi Haram Olan Kadınlar
- Nikahı Haram Olanlar
- Rada (Süt Emzirme )
- Mehir
- Velime
- Kasm ve Nüşuz (İtaatsizlik)
- Hul´
- Talak
- İLA
- ZİHAR
- LİÂN
- İddet
- NAFAKA
- İSTİBRA
- RADA (EMZİRME)
- Nafaka-Hedane
- HEDANE
- Cinayetler
- DİYET
- KASAMA
- Hadler (Cezalar)
- LİVATA
- Cihad
- Cihadın Çeşitleri
- GANİMETLERİN TAKSİMİ
- FEY´IN TAKSİMİ
- CİZYE
- Av
- Eğitilmiş Hayvanlarla Avlamak
- Avlanmanın Şartları
- YİYECEKLER
- KURBAN
- AKİKA
- ÇOCUK SÜNNETİ
- Müsabaka
- Müsabaka Çeşitleri
- Yemin
- NEZR
- Kaza ve Yargı
- Kadıda Bulunması Gereken Şartlar
- Kadı´nın Hüküm Vermekten Sakınması Gereken Haller
- Kadı´nın Dikkat Etmesi Gereken Bazı Önemli Hususlar
- Dava Ve Deliller
- Şahitlikler
- Köle Azad Etmek
- VELAYET
- KİTABET
- ÜMMÜL VELED (ÇOCUK SAHİBİ CARİYE)
- CARİYELİK KAVRAMI