Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
KİTAPLARA İMAN
İnsanın, yaratıcısının Allah olduğunu bilmesi gerekir. Öyleyse, insanın tanımak, bilmek, eğilmek, ona güzel bir hayat tarzı sağlayacak, dünya ve ahirette mutlu olmasını sağlamak için, yaratıcısı olan Allah´ın emir ve yasaklarını bilerek tatbik etmesi gerekir. İşte bu yüzden yüce Allah, insanın bu ihtiyaçlarını Peygamberler aracılığı ile bildirmiştir. Bu emir ve yasakları, nelere inanıp, nasıl ibadet edileceğini, güzel ahlâkın kurallarını toplayıp içine alan ve tamamen Allah´tan Cebrail (a.s.) aracılığı ile vahiy ürünü olan ilahi mesajlara inanmak, imanın rükünlerinden biri olan "Kitaplara inanmak" hükmüne girmektedir.
Kutsal kitaplar, insanlık için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. İlahi kitaplar bize nasıl yaşayacağımızı, nelere dikkat edeceğimizi, kısacası mükellef olduktan sonra ölüme kadar olan hayatımızı nasıl düzene koymamız gerektiğini bildirir.
İnsan, kendisini yaratan yüce Allah´ın emirlerine bağlı olmaktan mutlu ve huzurlu olur.
Son kutsal kitap olan Kuran-ı Kerim, nazil oluşuyla birlikte diğer ilahi kitapların hükmü kalkmış, sadece Kuran-ı Kerim´e bağlı olmamız gerektiği yine Kuran-ı Kerim´de bize bildirilmiştir. [1]
İlahi Kitaplar
Her müslüman, ilahî kitapların hepsine inanmakla mükelliftir. Allah´ın gönderdiği kitapların bir tanesini de inkâr eden kâfir olur.
Allah´u Teâla, insanlara, yer ve zaman şartlarına göre Cebrail (a.s.) aracılığı ile kitaplarını Peygamberlere göndermiştir. Peygamberler de vahiy halinde kendilerine gelen kitapları ezberleyip zamanın şartlarına göre yazıp veya yazdırarak kitap haline getirmişlerdi. Bu kitaplar tamamen vahiye dayanırlar. [2]
Suhuf (Sayfalar)
Yüce Allah´ın bazı Peygamberlere gönderdiği sayfalar halindeki küçük kitaplara Suhuf denir.
Allah´u Teâla, Peygamberlere gönderdiği kitaplar az veya çok, küçük veya büyük olabilir. Yüce Rabbimiz her millete kitap veya Peygamber göndermiştir. Kendisine kitap verilen Peygamberler olduğu gibi, verilmeyenler de vardır. Kendisine kitap verilmeyen Peygamber, bir önceki Peygamber´in kitabıyla hükmedip insanları Allah yoluna çağırmışlardı.
Bu kitaplar ya bir kaç sayfa veya daha fazla olarak birer kitap haline gelecek şekilde gönderilmiştir.
Suhuflar sırası ile şu peygamberlere gönderilmiştir:
-10 sahife Hz. Adem (a.s.)´a.
-50 sahife Hz. Şit (a.s.)´a.
-30 sahife Hz. İdris (a.s.)´a.
-10 sahife Hz. İbrahim (a.s.)´a. [3]
Büyük Kitaplar
1- Tevrat: Hz. Musa´ya indirilmiştir. Tevrat´ta Peygamberlerin hayatlarından, İsrailoğulları´nın Mısır´dan çıkışından, ibadetlerden, kurban ve bayram merasimlerinden ve İsrailoğullan´nın Tûr Dağı´ndan Ken´an yurduna gelmelerinden bahsedilir.
2- İncil: Hz İsa´ya indirilmiştir. İncil´de Tevrat gibi ahkâm (hüküm bildiren) kitap olup, ibadetlerden bahseder.
3- Zebur: Davud Peygambere indirilmiştir. Zebur, Tevrat´tan ayrı bir hüküm getirmemiştir, içinde ahlaki nasihatlar ve ilahiler vardır.
4- Kur´an-ı Kerim: Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)´e indirilmiştir. O´ndan bize kadar hiç kimsenin itiraz edemiyeceği, şüpheye düşemeyeceği bir kesinlikle ulaştırılmıştır. Allahu Teala´dan geldiği gibi muhafaza edilmiş olan tek ilahi kitap Kuran´ı Kerim´dir. Allah´u Teala tarafından bütün insanlığa gönderilmiş ve kıyamete kadar O´nun hükmünün geçerli olacağı Allah tarafından bildirilmiştir.
Diğer ilahi kitaplar çeşitli sebeplerle değiştirilmiştir. Ama Kur´an-ı Kerim, Peygamberimiz (s.a.v.)´e geldiği gibi korunmaktadır. Yahudi, hıristiyan veya başka inanca bağlı olanların da takip ettikleri yolları bırakıp müslüman olmaları, din olarak İslam´ı ve kitap olarak ta Kur´an-ı Kerim´i seçmeleri gerektiğini yine Allah bildirmiştir.
Kur?an-ı Kerim bugüne kadar ve bundan sonra da kıyamete kadar geldiği şekliyle muhafaza altındadır. Bütün dünya muslümanlarının okuduğu Kur´an hep birbirinin aynıdır. Zira Allahu Teala, Kur´an-ı Kerim´de bunu garanti edeceğini şu şekilde bildirmiştir:
"Muhakak ki zikri (Kur´an-ı Kerim´i) biz indirdik, (kıyamete kadar) O´nu biz koruyacağız," (Hicr: 15/9)
Diğer ilahi kitaplarda ise durum değişik olup birbirini tutmayan İncil ve Tevrat bulunmaktadır. Bunun sebebi de kilise papazları, sinagog ve havra hahamlarının zevk ve saltanatlarına muhalif olan ayet ve hükümleri değiştirmiş olmalarıdır. [4]
Kur?an-ı Kerim?i Diğer İlahi Kitaplardan Ayıran Özellikleri
İnsanlık en mükemmel olan ilahi gerçekleri kavrayabilecek bir idrak seviyesine göre yaratılmıştır. Yüce Allah´ın yarattığı insanoğluna verdiği akıl, kendi sorumluluğunu idrak edebilir durumundadır.
"Ben neyim, nasıl oluşmuşum. Sonum ne olacak, bir intizam ve düzen ile yaratılan bu kâinat nasıl oluşmuş, gecelerin, gündüzlerin ve mevsimlerin büyük bir düzen içerisinde birbirini takip etmesi nasıl oluşuyor? "
İnsanoğlu şu sorulara cevap verebilecek durumdadır:
İnsanoğlu, insanlık mes´uliyeüni idrak ettiği sürece bu sorulara cevap bulabilmek için, kendini hep meşgul etmelidir. Nitekim İbrahim (a.s.) çocukken, kendisine hiç bir ilahi tebliğ gelmeden veya hiç kimse O´na; ´Bu düzenin, bu kâinatın elbette bir yaratıcısı vardır. O´na ibadet et denilmediği halde, putperest olan ana-babasının taptığı putlara inanmamıştı.
Kur´an- Kerim´de Yüce Allah şöyle buyurur: "O, gece basınca bir yıldız görmüştü; ´İşte bu imiş benim rabbim´ dedi. Yıldız batınca ´Batanları sevmem´ dedi. Ay´ı doğarken görünce ´Bu imiş benim rabhim´, batınca, ´Rabbim beni doğruya eriştirme şeydi andolsun ki sapıklardan olurdum´ dedi. Güneşi doğarken görünce ´işte bu imiş benim rabbim, bu daha büyük´ dedi." (En´am: 6/76-78.)
İbrahim (a.s.) daha sonra batanların da. fani olanın da kendisinin Rabbi olamayacağını, Rabbinin her şeyin, Ay´ın, yıldızların, Güneş´in ve tüm kâinatın Ötesinde olan, hepsine hükmeden ALLAH olduğunu idrak etmiş... İşte dünyanın neresinde olursa olsun, Afrika´da olabilir. Avrupa´da olabilir. Okyanus Bölgeleri´nde olabilir. Buralarda yaşayan herkes rabbini idrak edebilir. Öyle bir Rab ki kendilerine vermiş olduğu bu akıl sayesinde, hem de Rabbimiz olan ALLAH (c.c.) Hz. Adem´den Hz. Muhammed (s.a.v.)´e kadar gelip geçmiş bütün Peygamberlere vermiş olduğu vahiy görevleri ile insanları hakka davet etmişler. Diğer Peygamberler zamanında aynı devirde birden fazla Peygamber vardı. Sebebine gelince iletişim olanakları yoktu. Herhangi bir haber başka bir bölgeye zor gidebilirdi. Bu yüzden Allah hiç bir toplumu ilahi tebliğsiz bırakmadı. Ta ki Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)´ e kadar.
Artık Peygamberimiz (s.a.v) ile durum yeni hükümleri gerektirdi. O, bütün insanlığın Peygamberi olacak; Tevrat, İncil ve Zebur inanırlılığını muhafaza etmekle beraber -ki İmanın şartlarından biri olan "Ve Kutubihi" şartı buraya giriyor- hüküm olarak, kendisine inanıp, inandığımızı pratik ve günlük hayatımıza dökme emri sadece Kuran-ı Kerim ile geçerli oldu.
Yüce Allah Kuran-ı Kerim´in emirlerini bütün insanlığa, dünyanın neresinde olursa olsun herkese yetişeceğini, daha başka bir peygambere ve dine gerek kalmadığı ve insanlık için söylenmesi gerekeni bildirip şöyle buyurdu: ".... bugün sizin dininizi, sizin için kemale erdirdim. Sizin üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarakîslamı seçtim..." (Maide 5/3)
Başka bir Ayet-i Kerimede de yüce Allah; "Kim İslam´dan başka bir din ararsa O, ondan kabul edilmeyecektir. Ve o, ahirette büyük zarara uğrayanlardan olacaktır."(Al-i Imran: 3/85) buyurarak İslamdan başka bir dinin Allah indinde kabule şayan olmadığı bize bildirilmiştir.
Aslında bütün semavi dinler, (Hnstiyanlık, Yahudilik) Allah tarafından gönderildiğine göre hepsinin kaynağı birdir. Hepsi de İlahi vahye dayanır. Bütün İlahi dinler getirdikleri dini inançlarda ve ibadet esaslarında birlik halindedirler.
Buna rağmen zamanla bu dinlerin İlahi olan asılları kaybolmuş veya değiştirilmiş, yerlerine farklı kalemlerden çıkan, insanın aklına aykırı kitaplar ortaya konmuştur.
Allah´u Teala´nın bildirdiğine göre, bu değiştirme ve tahriften, yalnız Kuran-i Kerim uzak kalmıştır. Kıyamete kadar da aynen muhafaza edileceği "Muhakkak ki Kuran-ı biz indirdik. O´nun koruyucuları da mutlak surette biziz" mealindeki Ayet-i kerime ile bütün insanlığa bildirilmiştir. [5]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 45-46.
[2] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 46.
[3] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 46.
[4] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 46-47.
[5] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 47-49.
Eserin yazarı: Kadı Ebu Şuca Eser: DELİLLİ ŞAFİ İLMİHALİ