Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Orucu nasil tutmaliyiz

Muhterem Müslümanlar!

Cenab-ı Hak, insanı, zât-ı ilâhisine ibadet etmek için yaratmış ve birtakım kulluk vazifeleriyle mükellef tutmuştur. Bu ibadetler­den bir kısmı, içte başlayıp dışa doğru genişleyen; bir kısmı da mu­hitten merkeze doğru daralan hususiyetler arzetmektedir.
Nefse hakimiyetin en kesin çaresi, en emin yolu oruç tutmaktır. Cenab-ı Hak, okumuş olduğumuz âyet-i kerimede buyuruyor ki:
«Ey iman edenler, sizden evvelki (ümmet) lere yazıldığı gibi sizin üzerinize de oruç yazıldı (farz edildi). Tâ ki konmasınız» (1).
Gün sayısında, mevsim ve zamanlarda bazı farklar bulunmakla beraber bizden evvelki ümmetlere oruç farz kılınmıştı. Allahü Teâlâ onlara ihsan ettiği bu lütfü bize de ikram etti ve takva mertebesine ersinler diye, hicretin ikinci senesi, ümmet-i Muhammed'e orucu farz kıldı.
Oruç; Allah'ın emrini yerine getirmek niyetiyle, tanyerinin ağarmasından itibaren güneşin batmasına kadar yemekten, içmek^ ten ve nefsanî arzulara uymaktan kendini tutmaktır.
Oruca başlarken düşüncemizin nokta-i hareketi, yüce Mevlâmı- . zın emrini yerine getirip rızasını kazanmak olmalıdır. Orucu perhiz­den ayıran şey, niyettir.
Orucun ibadetler arasındaki yeri, diğerlerinden üstündür. Hiç­bir ibadet oruçla kıyaslanamaz. Namaz farizasında, günün muayyen vakitlerini ibadet için ayırırken oruçta günün tamamım bu vazifeye tahsis etmekteyiz.

Ashab-ı kiram'dan Ebû Ümâme (r.a.):
«Ey Allah'ın Resulü, bana bir iş emrediniz» demişti. Resûl-i Ek­rem:
«Sana oruç tutmak lâzımdır. Çünkü (ibadetler içinde) orucun dengi yoktur» buyurmuşlardır (2).
Ebû Ümâme bu arzusunu üç defa tekrarlamışsa da Resûldllah Efendimizin cevabı hep aynı olmuştur.
Ebû Ümâme, Resûlullah Efendimizin bu tavsiyesine o kadar dik­kat gösterirdi ki, bir misafiri gelmedikçe onun evinde gündüz duman tütmezdi.
Oruç tutan mü'minler, pek çok fayda elde ederler. Bunlardan bir­kaçını saymakta fayda mülâhaza etmekteyiz.

Oruç tutmak günahların affına sebeptir.
Cenab-ı Hak, bizim nefsanî kayıtlardan kurtulmamız ve ittikaâ sahibi olmamız için orucu emretmiştir. Toklukla feyiz kanalları tı­kanır. Mide boş kalınca, cisim nûrânî bir hâl alır; kalbin pası, ruhun kiri arınır. Ruhanî varlığı temizlenen kimse, yaptığı kötülüklere na­dim olup günâhlarına tevbe eder.

Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyrulmaktadır:
«Kim (farziyyetine) inanarak ve (sevabını) umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları yarlığanır» (3).
Zekât, nasıl malımızı fakirlerin haklarından temizlemekte ise, oruç da uzuvlarımızın işledikleri günah kirlerini temizler. Müslim'in rivayet ettiği bir hadîs-i şeriften öğreniyoruz ki: İki namaz arasın­daki hatalar, kılınan namaz hürmetine; namaz ile affolunmayan gü­nahlar, eda edilen cuma namazının bereketine; bunun af hududu dışında kalan suçlar da Ramazan-ı Şerifin şerefine bağışlanır. An­cak, büyük günahlardan kaçmak da şarttır,

Muhterem din kardeşlerim!

İnsan, bazı taraflariyle meleklere benzemektedir. Meleklerde bu­lunan akıl, insanda da mevcuttur. Bu sebeple onlar gibi Allah'a karşı ibadet mükellefiyeti taşımaktadır. Diğer bir yönüyle de şâir mahlû-katla müşterek taraflara sahiptir. Erkeklik dişilik gibi cinsî farklar ve yemek içmek gibi bedenî ihtiyaçları bulunmaktadır.
İnsan; yeme, içme ve nefsanî taraflara fazla meyledecek «olursa hayvaniyet sıfatı galip gelerek melekî duyguları zayıflatır.
Oruç duanın ka.bulüne sebeptir.
Oruç tutan insanda yeme içme gaileleri sınırlandığı ve azaldığı için melekî duygular harekete geçer ve kuvvet kazanır. Böyle ulvî bir sıfata bürününce duaları daha çabuk kabul olunur. Zira nefsin hâkimiyetinden kurtulan ruh, şevk ve heyecanla duaya iştirak edin­ce, ağzından çıkan her mübarek kelime bârigâh-i ehadiyete yüksele­rek hedefini bulur.

Peygamber Efendimizin bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurulmak-tadır:

«İftar vakti, oruçlu için reddolunmayacak bir dua vardır» (4).

Bu sebepledir ki, iftar zamanı dua etmek müstehaptır. Peygam­berimiz, Sâ'd bin Muâz'ın iftar ziyafetinde bulunmuş ve şöyle dua buyurmuştur:
«Yanınızda oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyi kimseler yesin ve üzerinize melekler dua etsin» (5).
Bu faydalardan biri de oruçluya cennet yolunun açılması ve. ce­hennemin yolunun kapanmasıdır. insan, oruçtan aldığı feyizle nef-sânî heveslere hâkim olunca cennetin nesimî havası kendisine doğru esmeye baslar. Esen bu lâtif hava ile cehennemin alevleri sakin olup kapılan kapanır.
Oruç, insanı ateşten koruyan kalkan ve sağlam bir kal'adır (6).

Neseî ve Beyhâkî'nin rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte buyrulmak-tadır ki: «Mübarek ay, Ramazan, size geldi. Aziz ve Celi! olan Allah, Ramazan orucunu üzerinize farz kıldı. O ayda gök kapılan açılır, ce­hennem kapıları kapatılır, şeytanlar bağlanır. Ramazanda bin aydan daha hayırlı (kadir) gece (si) vardır. Onun hayrından mahrum olan, (her hayırdan) mahrum kalır» (7).

Oruçlunun cennete girmesinde bile ayrı bir ikram ve saltanat olacak! Cennetin EEYYAN adlı kapısı, sadece oruç tutanların girme­sine tahsis edilecek ve o kapıdan onlardan başkası girmeyecektir (.8).
Her şeyin bir temizlenmesi vardır. Bedenin temizliği de oruç iba­detiyle olmaktadır. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadîs-i şerifle­rinde şöyle buyurmaktadır:

«Her şey'in bir zekâtı (temizlenmesi) vardır. Cesedin zekâtı da oruçtur. Oruç, sabrın yansıdır» (9). Temizlenen vücut, sıhhate kavu­şacağından dolayı Fahr-i Kâinat Efendimiz «Oruç tutunuz ki, sıhhat bulaşınız» (10) buyurmuştur.

Oruç tutmaktan maksat, nefse hâkimiyeti te'min ve iyi ahlâk sahibi olmaktır. Yoksa sadece mideyi boş tutmak değildir. Bu sebeple oruçlu bir mü'min, vücut uzuvlarının tamamı ile oruca iştirak etme­lidir.

Bir hadîs-i şerif meali ile hutbemize son verelim:

(11)Buharı ve Ebû Dâvud.
«Yalan sözü ve yalanla iş görmeyi terk etmeyenin yeme ve içme­sini 'bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur» (11).


Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Yeni Hutbe Kitabi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Yeni Hutbe Kitabi

MollaCami.Com