Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Sadakanin dinimizdeki yeri

Muhterem Müslümanlar!

Allahü Teâlâ, insanı, yaratılmışların en şereflisi ve en merhametli­si olarak halketmiştir. Bu meziyetlere sahip bulunan insan, halka yardımcı olmayı kendisine vazife bilir.

Allah'ın lûtfuna erişmek gayesiyle, din kardeşine yardımcı olmak isteyen bir mü'min, zengin veya fakir herkesin iyiliğine koşar.
Bir mü'min, muhtaç düşen din kardeşine karşı kayıdsız kalamaz. Onun kalıbında duyduğu bir ağrıyı, kendi kalbinde hisseder. O kimse­nin yoksulluğunu gidermek ve derdine merhem olmak için gereken hizmeti mutlaka yapar.
Düşünceli bir mü'min, Allah'ın ihsan buyurduğu mal ve servette, fakirlerin, yetimlerin ve yoksulların bir hakkı bulunduğunu kabul eder. Merhametli bir baba, çocuklarının üzerine nasıl kanat gererse, mü'min de fakirleri himayede aynı his ve şefkatle hareket .eder.

Sadaka, Allah'ın emirlerine sadâkatin açık bir alâmeti ve fiilî şa­hididir.
Sadaka, malı çoğaltan ve bereketlendiren manevî bir budamadır.
Sadaka, dünyada fakirin, âhirette sahibinin yüzünü güldürecek bir vergidir.

Sadaka, rızâ-i ilâhînin tahsiline ve ebedî hayatın saadetine ulaş­manın merdivenidir.
îste bu faydalarından dolayıdır ki, görgülü bir mü'min, insanla* ra vergili olmaya çalışır.
İnsanın hayır yapması için, mutlaka zengin olması şart değildir. «Yarım hurma ile olsa bile, ateşten sakının. Şayet (bunu da) bula­mazsanız (gönlü) hoş (edecek) bir kelime ile (ateşten korunun)» ha-dis-i şerif; samimiyetle yapılan her iyiliğin bir sadaka olacağını gös­termektedir. Bir insan yoksul olsa da hâline göre bir hayır yapabilir.

Bir hadîs-i şerifte:
«Sadaka verin. Zira sadaka sizin ateş (-i cehennem) den kurtııl-nıaımdır» (1), buyrulmuştur. «insanların hayırlısı, insanlara daha faydalı olandır» (2).
Hayırlı olan kimsenin dili, eli ve düşüncesi hayırda olur.
Peygam­ber Efendimiz, «Sadakanın en hayırlısı, Müslüman kişinin ilim öğre­nip de sonra onu Müslümanlara öğretınesidir» buyurmuştur (3).
Sadaka veren, malını telef olmaktan ve din kardeşini fena yola sapmaktan korumuş olur.
Sadaka, malın kiridir. O çıkınca mal temizlenmiş ve bereketlen­miş olur.
Sadaka kalbteki cimrilik, hırs ve tama gibi hastalıkları tedavi eder.
Birçok belâlara karsı sadaka, siperri saika gibidir. Kişinin üze­rine gelecek belâları def eder ve ömrü uzatır.
«Sadaka (vermek), muhakkak Rabbin gadabmı söndürür, kötü bir durumda ölmeyi de önler» (4).
Allahü Teâlâ, kulunun yaptığı hayırdan razı olunca son nefesini kâmil bir imanla teslimini ona müyesser kılar ve âhiret hayatının azabından korur. Bir hadîs-i şerifte buyurulur ki:
«Sadaka, kabrin hararetini uzaklaştırıp söndürür. Mü'min, kıya­met günü sadakanın gölgesinde (bulunacak) dır» (5).

Resûlullah Efendimiz veren eli, «yüksek el» diye tavsif etmiştir. Milletini terakkiye götürecek, yoksulun yüzünü güldürecek hep bu yüce eldir.

Aziz mü'minler!

Ahlâkın bozulmasında, hırsızlığın artmasında suçu işleyen kadar elini hayra uzatmayamn da vebali vardır. Zira bu suçluların bir kıs­mı, açlık, çaresizlik ve işsiz kalmak yüzünden işlenmektedir.
Sadaka veren, yaptığı iyilikle birçok fenalıkların önünü almış olur. Resûlullah Efendimiz bu hakikati şöyle açıklamaktadır: «Her
iyilik bir sadakadır» (6). «Sadaka, yetmiş (türlü) kötülüğün kapısını
kapatır» (7).
,
Fakirin çektiğini anlayabilmek için; yoksulların arasında dolaç-malı, evlerine gitmeli ve sohbetlerinde bulunmalıdır. Böyle yapan on­ları yakından görmüş ve daha iyi anlamış olur.
«Erfaâb-ı tena'um ne bilir mihnet-i fakri?a.
insanlara hayır elini uzatan, Allah'ın yardımına erişir; mahzun­ları sevindiren, kederden âzâd; dertlileri sevindiren muhakkak şad oJur.

Fakiri tanımada, çökmüş gözlerden, istifham işareti gibi bükül­müş boyundan başka şahide lüzum var mı? Kışın soğuk günlerinde, yalınayak gezen yelimin çaresizliğine, bu hâli en açık delil değil mi? dir?
Bir Müslüman, bu gibi yoksullara yardım elini uzatacak olursa Allah'ın lütfü da ona ulaşır. Bir hadîs-i şerifte buyruluyor ki:

«Hangi Müslüman, çıplaklığından dolayı, bir müsîime elbise giy-dirirse, Allah da onu cennetin, yeşil (hülleleri) inden giydirir. Hangi Müslüman açlığından nâşi bir musllnn doyurursa, Allah da onu kı­yamet günü cennetin meyvelerinden doyurur. Hangi Müslüman su-suzluğuııdan dolayı bir Müsiümana su içirirse,
Allah Teâlâ da ona kı­yamet gününde "Rabik-i mahtûm" dan içirir» (8)
.
Allah rızası, bahâ ile değil bahane ile kazanılır, insanlara yar­dımcı olmak için hsr fırsattan faydalanmalı, hayır-severlikle Allah'ın nzasını aramalıdır.

Susuzluktan kıvranan bir muhite çeşme yâpıvermek, sadakaların en de§?ılisidir. İsrâücğullanndan kötü bir kad.-n, kuyu basında su­suzluktan helak o]acak hâle gelmiş, hararetinden çamurları yaiayan bir köpek gördü. Ayağından çıkardığı mesti \le kuyudan su çıkarıp hayvanı suladı ve bu yüzden aff-ı ilâhîye nâi! cîcîu. Kazret-i Peygam­ber (s.a.v.) bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
«Hiçbir sadslıa, sevap bakımından, su (hayrın) dan daha büyük değildir» (9).

Harun Reşidin zevcesi Zübeyde hanım, Allah'ın rızasına erişmek için Bağdat'dan Mekke'ye kadar su götürdü. Bu gün Harem-i şerif halkının ihtiyacını Zemzem ve Zübeyde suyu karşılamaktadır (10).
Yurdumuzun her tarafında sebiller ve çeşmeler yaptırılması ve muhtelif isimlerdeki sular, hep sadaka-i câriye yapma arzusu ile in­şa edilmiş eserlerdir.

Din kardeşlerim!

Birçok kimseler, sağlığında kimseye bir şey vermez, ebedî hayat yolculuğu yaklaştığında, vasiyyet ederek hayır yapma gayretine dü­şerler. Esasen hayır; can bedende, irade sende ve para kesende iken yapılacaktır.

Resûlullah Efendimiz buyuruyor ki:
«Sadakanın en faziletlisi; sen sıhhatte, mala düşkün, zenginlik emeli ve fakirlik korkusu içinde bulunurken sadaka vermendir. (Can) boğaza ulaşıp da falana şunu fülâna bunu (verin) diyeceğin zamana kadar (hayrı) geciktirme. Haberiniz olsun! (ölüm yaklaşınca) zaten mal falan (mirascıy) a aittir» (11).

Ölümden sonra rahmetle anılmayı istersen, kalblerde taht kur; kabrine İlâhî rahmetin inip durmasını arzu edersen, çeşmeler ve köp­rüler yap. Kabrin azabından, âhiretin ateşinden korunmak dilersen yoksulları gözet, çıplakları giydir ve yetimleri doyur.
«Gönül yap zâhidâ, beyt-i Hudâdır, tâat istersen»


Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Yeni Hutbe Kitabi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Yeni Hutbe Kitabi

MollaCami.Com