Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
Nafile namazlarin ehemmiyeti
Muhterem Müslümanlar!
Aîlahü Teâlâ'nın farz kıldığı ibadetler, kulluk vazifelerimizin basında gelir. Hiçbir ibadet, farzlardan üstün olamaz. Bunları eda etmekle Rabbimizin emrini yerine getirmiş oluruz.
Farz ve vacip olmayan kulluk vazifelerine, nafile ibadetler adı verilmektedir. Bunlardan Peygamber Efendimizin işlediklerine sünnet veya müstehab denilmiştir. Nafile namaz ve oruçlar, nafile hac ve umreler gibi.
Herhangi bir, mü'min, nafile ibadetlere devam ederse hem Peygamber Efendimiz'in sünnetlerini yerine getirmiş hem de Aîlahü Teâlâ'nın hoşnudluğunu kazanmış olur.Nafile ibadetler,
mü'mini Cenab-ı Hakk'ın rızasına yaklaştırır. Bir mü'min, hiçbir mecburiyet olmadığı halde, kalbinde duyduğu aşk ile yapacağı nafile ibadetler, onu Allah'ın rızasına ve sevgisine ulaştırır.
Bu sebeple Peygamber Efendimiz nafile ibadetlere çok rağbet ederdi. Hele gece ibadetlerine devam ederken mübarek ayaklarının piştiği olurdu. Efendimiz'in zevcesi ve mü'minlerin annesi Hazret-i Âişe:
— Ey Allah'ın Resulü, geçmişte ve gelecekte günah (a giden yol) zatınıza kapatılmış iken ne için böyle hareket ediyorsunuz? demiş-di. Resûl-i Ekrem:
— Çok şükrediei bir kul olmayayım mı? cevabını verdi (1).
Allah'a ibadet etme arzusu aşk derecesinde yüksek bulunan ve en büyük zevki nafile ibadetlerde duyan Peygamber Efendimiz, gecenin evvelinde uyur sonra kalkıp teheccüd namazı kılardı.
Gece, öyle esrar bir zaman zarfıdır ki herkesin istidadı ve duygusu geceleyin artar. Zahidin zühdü, âbidirı ibadeti, gafilin gafleti, hırsızın sirkati hep geceleyin fazlalaşır.
Kulluk mertebesinin şahikasında bulunan Resûl-i Ekrem Efendimiz, nafile ibadetlere hem kendi devam eder, hem de aile efradını ve ashabını teşvik ederlerdi. Kızının evine varır, Hasret-i Ali ve Fâtıma (r.a.) ya:
«{Teheccüd) namazlarınızı ne zaman kılacaksınız?» diye seslenirdi
Hazret-i Ömer'in oğlunu kastederek, «Abdullah ne hoş «damdır. Hele bir de gece (kalkıp teheccüd) namazı kılmış olsaydı» (3), buyurmuşlardır.
Hutbemizin başında okuduğum âyet-i kerimede buyuruluyor ki:
«Yanlan yataklarından uzaklaşır, korku ve ümid ile Rablerine dua ederler. Kendilerini nzıklandırdığımız şeylerden de (hayra.) sarf ederler» (4).
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
«Bir erkek, gecenin bir vaktinde karısını uyandırır da her ikisi —veya kendi— namaz kılarsa çok zikredici erkekler ve kadınlar arasına (onların adlan da) yazılın» (5).
Gece ibadetlerine devam, her peygamberin rağbet ettiği bir husustur. Hazret-i Dâvûd, gecenin üçte birini ibadetle ihya eder, gündüzleri de bir gün yer, bir gün oruç tutardı. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
«Ey insanlar! Selamlaşmayı yayınız, yemek yediriniz, gece halk uyurken (kalkıp) namaz kılınız ki, selâmetle cennete giresiniz» (6).
Geceleyin sema kapılan açılır. Tevbekâr, mağfirete; dertli, devaya; düâ eden de istediğine nail olur. Gece yapılan dualar, bârigâh-i ehadîyete ulaşmakta, daha süratlidir. Geceleyin ihîâs ile yakardığımıs zaman, düâ hedefini bulur.
Bunun için Efendimiz şöyle buyurmaktadırlar:
«Gecede bîr saat vardır ki, Müslüman bir kimse ona raslar da yüce Allah'tan dünya ve âhiret işinden bir hayır isterse Allah, o kimsenin dilediğini muhakkak verir. Bu, her gece (böyledir)» (7).
Aziz mü'minler!
Nafile ibadetlere müstesna bir değer veren Efendimiz, bunları yapmakta en güzel örneği vermiş ve ümmetlerini de teşvik etmiştir. Bu cümleden olarak: «Gece namazını ikişer (rek'at) kıl» (8).
«Sabah (namazın) m iki rek'at (sünnet) i dünyadan da onda olan şeylerden de hayırlıdır» (9).
Peygamber Efendimiz kuşluk vakti altı rek'at duhâ namazı kı-iar ve ümmetlerine şöyle tavsiye buyururdu
«Sabah ve duhâ namazını kıl (maya devam et). Çünkü bu iki namaz eyvâbların namazıdır» (10). «Kim kuşluk namazına devam ederse, günahı denizin köpüğü kadar olsa bile o yarlığamr» (11). Bu ha-dîs-i şerifler karşısında nafile namazların taşıdığı ehemmiyet, kâmil bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bir mü'min, Resûlullah Efendimiz'in sünnetiyle âmil olursa şefaatine hak kazanır.
Din kardeşlerim,
Nafile namazlara gösterilen bu ihtimam, farzların değerine asla gölge düşürmez. Farzlar terk edilirse nafilelerin hiçbir değeri kalmaz. Farzları ihmal etmemekle beraber, nafileleri eda etmek en doğru yoldur.
Kaza namazı olan bir kimsenin, nafile namaz kılamayacağına hükmetmek yanlıştır. Bu davranış, sünnet müessesesini ihmale sebep olan sakat bir görüştür.
insanlara borcu bulunan bir kimsenin, açlıktan kıvranan bir fakire yardım etmesine dinî hiçbir engel yoktur. Kaza namazı bulunan şahsın da nafile namaz kılmasına bir mâni bulunmamaktadır.
Kaza namazlarını kılmak, nafile namazla meşgul olmaktan evlâdır. Fakat beş vakit namazların sünnetleri bu hükümden müstesna tutulmuştur (12). Sünnetler, müekkede veya gayr-i müekkede olsun hüküm aynıdır. Hatta teheccüd, kuşluk, teşbih namazları da bu hükmün dışında tutulmuştur (13).
Bu sünnetleri kaza namazı niyetiyle kılmak, dolayısiyle sünneti terk etmek, makbul bir görüş olamaz. Bir hatayı tamir için, ikinci bir hata yoluna teşvik etmek akl-ı selime ve fıkıh kitaplarımıza aykırı bir iştir. Sünnetleri bırakmamak ve kazaları ayrıca kılmak en doğru bir harekettir.
Kaza namazlarının, muayyen bir vakti olmadığı için, her zaman kılınması mümkündür. Sünnetler, vakit içinde kılınmayacak olursa telâfisi mümkün değildir.
Evet, farz namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günâhtan kurtulmanın yolu, kaza namazı kılmaya fazla gayret göstermektir. Yoksa sünneti terk ve ihmâl değildir.
Şefaat-ı Muhammediye'nin tecellisine vesile olacak sünnetleri ve nafileleri bırakmak, akla ve fıkha muvafık değildir
Bunun aksini savunan kimselerin ve bazı kitapların ileri sürdüğü görüşler fukahaca muteber değildir (
Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Yeni Hutbe Kitabi
Yeni Hutbe Kitabi
- Borc
- Agac dikmenin faydalari
- Adaletin ehemmiyeti
- Akrabalarimiza karsi vazifelerimiz
- Allah'a iman
- Allah Korkusu
- Allah'i zikr etmek
- Berat kandili
- Ana baba Hakki
- Arkadaslik münasebetleri
- Bidatlardan Kacinmak
- Borc alip verme
- Camilerin Imari
- Cennet ve Cehennem
- Cimrilik ve zararlari
- Cömertlik
- Dilimizi koruyalim
- Dünya icin calismak kötümüdür.
- Ehli beyti Sevmek
- Emanet hiyanet etmemek
- Eshabi kiramin fazileti
- Evlat Terbiesii
- Evlenmek
- Evliyaullah ve keramet
- Ezan ve müezzinlik
- Fitne zamaninda ne yapmali
- Giybet etmek
- Giyinip kusanma
- Güzel Ahlak
- Haccin farziyyeti
- Haram ve yasak olan seyler
- Hasedin fenaligi
- Hastaliklardan korunmak
- Hayra delalet etmek
- Ibadet
- Ibadet yapmak
- İcki
- İhtikarin zararlari
- İlmin degeri
- Imanin degeri
- İnsan haklarina saygili olmak
- Insanin dine olan ihtiyaci
- İsrafin zararlari
- İstanbul'un fethi
- Iyi zan Beslemek
- İyiligi tavsiye
- Kabir ziyareti
- Kadir Gecesi
- Kanaatin Degeri
- Kibir
- Kitablara iman
- Kiyametin kopmasi
- Kumarin zararlari
- Kurani kerimin Fazileti
- Kurban bayrami
- Kurban kesmek kimlere vaciptir.
- Meleklere Iman
- Mevlit kandili
- Mirac kandili
- Mümin Nasil olmalidir
- Müslüman türk dostlugu
- Nafile namazlarin ehemmiyeti
- Nefis murakebesi
- Nifak Hastaligi
- Nimete sükür etmek
- Niyetin ibadet teki yeri
- Orucu nasil tutmaliyiz
- Ölüm ve ötesi
- Peygamberlere iman
- Ramazan Bayrami
- Regaib gecesi
- Rizkini helal yollardan kazanmak
- Rüsvetin zararlari
- Sabir
- Sadakanin dinimizdeki yeri
- Salaveti serifenin faydalari
- Sanat
- Selamlasmak
- Sögüp saymanin fenaligi
- Tefrikanin zararlari
- Temizlik
- Tesettür
- Tevbe
- Vatan müdafasi
- Yalanci sahitligi
- Yalancilik ve yalanci sahitligi
- Yeme icme adabi
- Yetim mali yemek
- Zekat
- Zina
- Züht ve Zahitler
- Zulmün Fenaligi