Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Iyi zan Beslemek

Muhterem Müslümanlar!

Allahü Teâlâ bizi gerek zat-ı ilâhisi hakkında gerekse din kar­deşlerimiz hakkında iyi zan beslemekle emretmiştir
Hüsnü zan, kâmil iman ve iyi niyyet sahibinin kalbinde doğan bir duygudur. Kötü zan ise bozuk niyyet sahibinin kalbinde yaşar.

iman sağlam, niyyet iyi olduğu zaman, göz baktığında; kulak, dinlediğinde iyilik müşahede eder.
Vücud ikliminin sultanı bulunan kalb, bozuk olunca emrindeki uzuvlar da kötülüğe meyyal olur.
insan, kötü zanna kapılmamak için, kimsenin aybını araştırma-malıdır. Kulak hırsızlığı yapmak, başkalarının konuşmalarını dinle­mek; halkın meskenlerini gözetip, mahremiyatını öğrenmeye çalış­mak; kötü zan besleme neticesi irtikâp edilen âdi ve o nisbette çirkin davranışlardır.
Göz ve kulağı, böylesine âdi bir işte kirletmek,

Islâmi duygu ve in­sani şereften nasibi olmayan kimselerin davranışıdır. Casusluk yapa­rak bir milletin sırlarım düşmana satanlar, nasıl o milletin felâketi­ni hazırlamış olurlarsa, sûi zan ve tecessüs peşine takılanlar da şeref­li insanların ocaklarını yıkar ve haysiyetine leke düşürürler.

Cenâb-ı Hak okuduğum âyet-i kerimede buyuruyor ki:
«Ey iman edenler, zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü ba'n tan, (vardır ki) günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Kimin»» ie kiminizi arkasından çekiştirmesin. Sizden herhangi biriniz ölü kar­deşinin etini yemekten hoşlanır mı? işte bundan tiksindiniz!

Allah'­tan korkun. Çünkü Allah tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyicidir» d).
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz de, «Zandan sakınınız. Zira zan, haberin en yalanıdır» buyurmuştur (2).
Biz, açıkta olana hükmedecek ve ona göre karar vereceğiz. Kim­senin aybını araştırmak bizim vazifemiz değildir. Cenâb-ı Hak, bizi— yanılmış olsak bile— iyi zan beslediğimiz için sorumlu tutmaz. Bir kimsenin aybını ararken tahminimiz doğru olsa bile sevap yok, yanıl-* dığımız zaman azap çoktur.
Bu sebeple Peygamber Efendimiz, «Zan, haberin en yalanıdır» buyurmuştur.
Her ne kadar göz ve kulak bazı şeylerde, ilmin sebeplerinden ise de yanılması ve hata etmesi ihtimal dahilindedir. Bu itibarla Cenâb-ı Hak buyuruyor ki:

«Senin için hakkında bir bilgi hâsıl olmayan şey'in ardına dftş-me. Çünkü kulak, göz, kalb: Bunların herbiri bundan mes'ûldün (3).

Aziz mü'minler!

Yaratılmışlara olduğu gibi, Halikımıza da hüsnü zan beslemekle memuruz. Rabbimiz bizi, iki cihan saadetine eriştirmek için birçok emirler vermiş ve birtakım sebepler hazırlamıştır. O, kullarına kaı«-şı ananın evlâdına olan şefkatinden daha merhametlidir. Cennete gi­den yoldan sapmasınlar diyerek, cehennem ile korkutmuştur. Günah
kârları bağışlamak için, kıyamete kadar açık kalmak üzere, tevbe ka­pısını açmış bulunmaktadır.

Bu yolu bulamayanları hastalıkla te'dip ve bağışlama yolunu koymuştur. Keremine gayet, lûtfuna nihayet bulunmayan

Allahü Teâlâ, bir hadîs-i kudsîde şöyle buyurmaktadır:
«Ben, kulumun zannı (ne ise onun) yanındayım. Eğer hayır ise lıayr eğer şer ise şer» (4).
Halkın inancı nasılsa işleri de ona göredir.

Mü'minler, Allahü Teâlâ'ya iyi zanda buludukları için güzel hareketlerde bulunurlar. İyi zan, onları iyi itikad Ve güzel davranışa sahip kılar. Allah; bir ku­lunu, Zât-ı ilâhisine beslediği iyi zanda asla yanıltmaz.
Cenâb-ı Zülcemâle hüsnü zan besleyen, iki cihan saadetiyle zafer-yâp olur, kötü zan besleyen ise dünya ve âhirette perişan olur. «Alla-ha iyi zanda bulunmak,
Allah'a olan ibadetin güzelliğindendir» (5). Yüce mevlâmız diğer bir hadîs-i kudsîde şöyle buyurmaktadır
:
«Kulum, ben senin bana olan zanmnın yanındayım. Ben, beni andığın zaman, seninle beraberim» (6).
Bu kadar açık ve seçik ilâhi beyanlar karşısında, Halikımıza hüs­nü zan beslemek, nankörlüktür. Ölmeden ev/el

Allahü Teâlâ hak­kında mutlaka iyi zan beslemeliyiz.
Ruh ve kalbi doldurup taşan güzel zan, ebedî hayatın saadet gül­lerini dermeye vesile olacaktır.
Hüsnü zan, günah deryasında çırpınan insanın yapışacağı can kurtaran yeleğidir.
Hüsnü zan, kopmak bilmeyen bir habl-i metin, tükenmek bilme­yen bir ümid hazinesi ve kulun Allah'a karşı en büyük vazifesidir.

Allah'a karşı hüsnü zanda bulunmayan kimse, dünyada me'yûs, âhirette mahzun olur.
îşlerin kötülüğünden dolayı, «Allah, bir kulunun cehenneme götürülmesini emreder. Cehennemin kenarın (a vardığın) da durur, bakımr da:

— ALLAHA AND OLSUN KÎ YA RABBİ, BENİM SANA ZANNIM GÜZELDİ, der. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak:
— Onu çeviriniz. Ben kulumun bana zannı yanındayım, buvu-rur (7).
Hüsnü zan, cehennemden kurtulmanın vesilesi olduğu gibi, cen­netteki yüce derecelere ulaşmanın da merdivenidir.
Sevabı birbirine eşit iki kul, cennete girdiğinde, arkadaşının ma­kamının daha yüksek olduğunu görünce, bunun hikmetini düşünür­ken Cemâl ve İkram sahibi Rabbimiz:

«Sen ateşten kurtulmayı; o cennetde yüce derecelere ulaşmayı ümid etmiştin. Sana da ona da zannımza göre verildi» buyuracaktır.
Rabbirnizin bir hadîs-i kudsîsi ile hutbemize son verelim:
«Ben kulumun zannı yanındayım. Beni nasıl dilerse öyle zannet­sin» (8).


Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Yeni Hutbe Kitabi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Yeni Hutbe Kitabi

MollaCami.Com