Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Zina

Muhterem Müslümanlar!

islâm dini, evlenmeyi insanî bir vazife ve dinî bir vecibe olarak tanıtmış ve aile ocağının korunmasına büyük bir ehemmiyet vermiş­tir. Dinimiz, bu husustaki zararlara karşı, Müslümanları uyarmış ve gelmesi ihtimali bulunan fenalıkların önüne set çekmiştir.
«Müslümanım» diyen her ferd, zinadan ve zinaya götüren sebep­lerden uzaklaşmak mecburiyetindedir. Bu fenalığa yol açan şeylerin basında göz, el, ayak ve dil gelmektedir. Bu sebeple her mü'min, gö­züyle harama bakmaktan, elini harama uzatmaktan, diliyle fena söz­ler konuşmaktan sakınmak zorundadır.
Göz, zinanın en seri vasıtasıdır.

Yüce Allah'ımız, gözlerimizi ha­ramdan korumak için, üstüne perdeler takmıştır. Gelecek zararlara
karşı o perdeleri kapamak, insanı zinadan ve onun sebep olduğu âhi-ret azabından korur. Gelmesi ihtimal dahilinde bulunan tehlikeye karşı,

Allahü Teâlâ biz kullarını şöyle uyarmaktadır:
«Mü'min erkeklere söyle: Gözlerini (haramdan) sakınsınlar» (1).

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz de biz ümmetlerine bu husustaki zararı şu şekilde açıklamaktadır:

«Harama bakmak, iblisin zehirli oklarından biridir». Bu zehirli oka hedef olmak istemeyen kadın ve erkek her Müslüman, gözünü ha­ramdan korumak mecburiyetindedir. Bir erkeğin, yabancı bir kadına bakması; kadının da bir erkeğe göz kırpması gözlerin zinasıdır.
Bunun içindir ki bir hadîs-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz, «iki gözün zi­nası, (harama) bakmaktır» buyurmaktadır.

Bir erkek, yabancı bir kadına el uzatamaz. Vücudunun herhangi bir tarafına şehvetle dokunamaz. Efendimiz bir hadîslerinde şöyle bu­yurmaktadır:
«Birinizin başına demirden bir iğne batırılması, kendisine helâl .olmayan kadına el sürmesinden hayırlıdır» (2).

Dilin "zinası, gerek sahibinin ve gerekse dinleyenin şehvanî ar­zularını kamçılayacak sözlerin konuşulmasıdır.

Bir hadîs-i şerifte «Di­lin zinası^, konuşmak tır» buyurulmuştur. Erkeklerin şehvanî hislerini tahrik etmemesi için, kadının yüksek sesle Kur'ân okuması caiz görül­memiştir.
Bir kimsenin fena yerlerde gezmesi, şehveti tahrik edecek yerlere gitmesi; bir kadının da kadınlık vakariyle bağdaşmayacak bir tarzda ve kırıtarak yürümesi, ayakların zinası sayılmıştır. Sebeplerden sakı­nan kendisini zinadan korumuş olur.

Muhterem mü'minler!

Zina, insanın imanına ve ahlâkına zarar verir. Zinanın peşinde koşan kimselerde Allah korkusu zayıflar, âhiret endişesi kalbinden si­linir.
Ruhunu şeytanlara, vücudunu insanlara satmış kadınların ve onların şehvet âleti olan erkeklerin, şu hadîs-i şerifin ifade ettiği mâ­na karşısında çok iyi düşünmeleri gerekmektedir:
«Zina eden kimse, zina ettiği vakit mü'min olarak zina edemez» (3).

Zina, namuslu alınlara kara bir lekedir. Zina, kurulmuş bulunan aile ocaklarım tahrip eden bir dinamit gibidir. Zina, kişinin ahlâkını sıfıra düşüren hayâsızlıktır. Zina, gazab-ı ilâhîyi tahrik eden fenalık l arın başında gelmektedir. Zina, bereketin kalkmasına sebep olur. Bu yüzdendir ki,

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şeriflerinde:
«Zina, fakirlik getirir» (4), buyurmaktadır.
Zina, ferdlerin birbirine itimad edemez hâle gelmesine ve komşu­nun komşuya güvenemez duruma düşmesine sebeptir.

Zina, şirkten sonra gelen büyük günahlardan biridir. Ashab-ı ki­ramdan Abdullah îbni Mes'ûd diyor ki: Ben Resûlullah (s.a.v.) den:
«Allah katında hangi günah daha büyüktür?» diye sordum. Re-sûl-i Ekrem:
«Seni yarattığı halde Allah'a eş tutmandım buyurdu. Ben:
«Cidden bu büyük (bir günah), sonra hangisidir?» dedim. Resû­lullah:

«Büyüyüp de seninle beraber (kazancını) yiyecek korkusu ile ço­cuğunu öldürmendir» cevabını verdi. Ben:
«Daha sonra hangisidir?» dedim. Hazret-i Peygamber: «Komşu kansı ile zina etmekliğindir» buyurdu.
Komşu kadını ananın evlâdına olan haramlığı derecesinden muh­teremdir. Bunu, Resûlullah Efendimizin beyanlarından öğrenmekte­yiz.
îbni Ebî Dünyâ'nın rivayet ettiği hadîs-i şerifte şöyle buyrulmak-tadır:

«Allahü Teâlâ, komşu kansı ile zina eden kimseye (rahmet na­zarı ile) bakmayacak; onu (günah kirlerinden) temizlemeyecek ve şöyle buyuracak: CEHENNEME GİRENLERLE BİRLİKTE GİR ATE­ŞE!».
Muhterem mü'minler!

Zinanın dünyada başa getirdiği belâları her .gün gözlerimizle gö­rüp, gerek günlük gazetelerin haberlerinden, gerekse şahidi olduğu­muz ailevî facialardan öğrenmekteyiz. Âhiretteki azap ve mes'uliye-tihe gelince; zina peşinde koşan kimseler, yüzleri alev alev ateşler içinde haşrolunacaktır.

Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şeriflerinde zinanın âhiretteki z aran şöyle dile getirilmektedir:

«Üç sınıf (insan) vardır ki Allah, kıyamet günü, onlara (kulum diye) konuşmayacak, (günah kirlerini) temizlemeyecek ve kendileri­ne (rahmet nazan ile) bakmayacaktır. Onlar için gayet elemli bir azap vardır. (Bu üç sınıf): Zina eden ihtiyar, yalancı hükümdar ve (çalışmaya) kibr eden fakirdir» (5).

Din kardeşlerim!.
.
Zinadan uzak bulunmakla birçok fenalıkların, hastalıkların ve cinayetlerin önü alınmış olur. Kurulan yuvanın selâmeti için erkek ve kadının birbirine itimadı zaruridir. Bu itimadın devamı da ancak bu fenalıktan kaçmakla tahakkuk edebilir.

Allah rızasını tahsil, ancak zinadan kaçmakla mümkin olabilir. Kıyamet günü Arş'ın gölgesinde Allah'ın himayesine erecek yedi sınıf­tan biri de zinadan kaçan kimse olacaktır.


Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Yeni Hutbe Kitabi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (1)