Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
Selamlasmak
Muhterem Müslümanlar!
İslâm dini, insanlar arasındaki münasebetleri kemâliyle te'sis etmiş ve bu husustaki vazifeleri gayet açık olarak göstermiştir.
Beşerî vazife ve İslâmî muaşeret kaidelerinden biri de selâmlaşmaktır.
Toplu halde yaşayan insanların yolda, evde, fabrikada ve camide karşılaştığı Müslümana İslâmî tehiyyesi, selâm vermektir.
Selâm alıp vermenin tarihi, insanın yaratılışı kadar belki de on dan eskidir. Cenab-ı Hak, Hazret-i Âdem'i yarattığı zaman kendisine,«Git de oturmakta bulunan şu melek topluluğunu selâmla. Sana (mukabele olarak) verecekleri selâma kulak ver. Çünkü o, senin de, zür-
riyetinin de selâmı olacaktır» buyurdu. Cenâb-ı Âdem, varıp meleklere, «Esselâmü aleyküm» dedi... Onlar da, «es-Selâmü aleyke ve rahmetüllâh» dediler (1). <
insanlar Allah'ın emirlerinden uzaklaşınca, Islâmın şerefini ve selâmın ehemmiyetini, hattâ'elfâzını bile unuttular.
Hazret-i Âdem'in vahy-i Rabbani üzerine, meleklerden telakki ettiği selâm yerine; her milletin arasında ayrı bir acaiplik görülmeye başladı.
Hıristiyanlar, birbirini selâmlayacağında, elini ağzına koymak ta; Yahudiler, elleriyle işaret edip başeğmekte; Mecusîler, iki büklüm olup eğilmekte ve cahiliyet devri Arapları da «Allah sana hayat versin» mânasına gelen (Hayyâkellah) sözünü, selâm olarak kullanmak
ta idiler. ,
Hiçbir hususta, başka milletlerle ortaklık kabul etmeyen Islara dini, o şekilcilik ve cahiliyet âdetlerine iltifat etmedi.
Talimini Kur'ân, tatbikini sünnet içinde bulduğumuz selâmın vermek sünnet-i kifâye; alması da farz-ı kifayedir
Evet, selâm vermek sünnettir. Fakat bir farzın işlenmesine sebep olması da îslâmî şiarın ihyasına hizmet etmesi bakımından almaktan daha hayırlıdır. Zira selâm veren işlediği sünnetin ve işletmeye vesile olduğu farzın sevaplarını birlikte kazanmış olur. Bu sebeple bir hadîs-i şerifte, «İnsanların Allah'a göre en elverişlisi, selâma îlk başlayandır» buyurulmuştur (2).
Rabbimiz, Kur'ân-ı Kerim'in ondan fazla yerinde biz kullarına selâm vermiştir. Selâm, bir sünnet-i Muhammediye olduğu gibi, diğer peygamberlerin de sünnetidir.
Aziz mü'minler!
Hutbemizin başında okuduğumuz âyet-i kerimede buyruluyor ki:
«Bir selâm ile selâmlandığımz vakit siz ondan daha güzeli ile selâmı alın veya onu ayniyle karşılayın. Şüphesiz ki Allah her şey'in hesabını hakkıyle arayandır» (3).
Ayet-i kerimede emredildiği üzere «Daha güzel» bir şekilde selâmı alabilmek için «ESSELÂMÜ ALEYKÜM» diyene «Ve ALEYKÜMÜS-SELÂM VE RAHMETULLAH» demelidir. «Esselâmü aleyküm ve rah-nıetüllah» diye selâm verene «VE ALEYKÜMÜSSELAM VE RAHME-TÜLLAHİ VE BEREKÂTÜ» diye selâm almalıdır. Bunların hepsini birden söyleyene ayniyle mukabele etmelidir.
İnsan, bildiğini yapınca hayra ulaşır.
Bu sebeple Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
«Selâmı yayınız, yemek yediriniz, akrabalık (vazifelerin) i devam ettiriniz ve halk uyurken namaz kılınız, selâm (ve selâmet) ile cennete giresiniz» (4).
Selamlaşmanın melekî bir haslet olduğunu biraz önce ifade etmiştik. Bunu âyet ve hadîsler açıklıyor. Hazret-i ibrahim'e gelen melekler, kendisine selâm vermişler. Halilullah da selâmla mukabelede bulunmuş idi (5).
Cebrail aleyhisselâm, Hazret-i Âişe validemize, Resûlullah'ın aracılığı ile selâm göndermişti. Fahr-i Kâinat Efendimiz, «Cebrail sana «elam (duası) okuyor» deyince, Hazret-i Âişe validemiz, «Ve aleyhisselâm ve rahmetüllâhi ve berekâtüh» diye selâm almıştı (6).
Beşerin hayatının başlangıcında selâm,- devamında selâm vardır. O, cennete gireceği vakit, kapıcılar tarafından «Selâm (ve selâmet) size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin buraya» (7), denileccktir. «Melekler de her bir kapıdan onların yanına sokulacaklar (ve şöyle diyeceklerdir): Sabrettiğiniz şeylere mukabil sizlere selâm (ve selâmet). Dar (i dünyan) in en güzel sonucudur bu!» (8).
«Mü'minler, cennete girdiklerinde de selamlaşmaları devam edecektir. Orada (aralarında) kî tehiyyetleri selâmdır» (9).
Selâm, nıü'minin tehiyyesi ve cennete girmenin de vesilesidir. Zira bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:
«Rahman (olan Allah) a ibadet ediniz, yemek yediliniz, selâmı yayınız. Selâm vererek cennete gireceksiniz» (10), buyrulmuştur.
Selâm, hayırlı bir duadır. Dünya ve âhirette selâmette olmamız için yapılan bir niyazdır.
Bu bakımdan Resûl-i Ekrem (s.a.v.) «Selâm, kelâmdan öncedir» (11), buyurmaktadır.
iki kişi karşılaştığı zaman selâmlaşırlar, sohbet- ederler. Konuşmaları sona erdiğinde, selâm vererek birbirinden ayrılmalıdır.
Ashâb-ı kiram, selamlaşmaya çok dikkat ve ehemmiyet gösterirlerdi. Yolda giderken aralarına bir ağaç girse, yan yana geldiklerinde selâmı tekrarlardı.
insanların güler yüzlü olmaları, kalbleri birbirine perçinler. Selâmlaşmak sevgiyi kuvvetlendirir.
Bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:
«Üç şey, (din) kardeşine (olan) sevgini hâlis kılar: Karşılaştığında selâm vermen, bir mecliste ona (yer) genişletmen ve onu, isimlerinden en sevimlisi ile çağırmandır» (12).
Selâm, küçük büyük her Müslümana verilmelidir.
Hazreti-i Enes (r.a.) küçük yaşta Resul ullah'ın himayesi ve terbiyesi altına girdi ve on sene hizmette bulundu. Bu mübarek sahabi,
Peygamber Efendimizin, kendisine selâm verdiğini haber vermektedir,
insan, kendi ailesine selâm verip alabilir.
Tevazua daha muvafık bulunduğu için binekli, yaya yürüyene; yürüyen, oturana; atlı, merkepliye selâm verir.
Efradı az olan bir topluluk, çok olana selâm verir. Zira Rabbimi-zin rahmeti, cemaat üzerinedir.
Yaşça ve ilimce küçük olanlar, bu bakımdan büyük olana selâm verecektir. Zira büyüklere hürmet, Islâmî bir vecibedir.
Gayrimüslime selâm verilmez. Onlar verecek olursa sadece «ve aleyküm» demekle yetinilir. Çünkü onlar, böyle bir duaya lâyık değildirler.
Cüm'a.ve bayram günlerinde hutbe irâd edilirken, hatibe veya cemaate; hadîs rivayet edilen mecliste, okuyan ve dinleyenlere; ilmî bir ders yapıldığı sırada o mecliste hazır olanlara selâm verilmez. Çünkü, konuşan veya dinleyeni yanıltmak ihtimali vardır.
Ezan ve ikâmet esnasında selâm verilmez.
Kumar masası başında oyun oynayanlara, halâda bulunanlara, hamamda tesettürü terk etmiş kimselere selâm verilemez.
insanların birbirini sevmesi; anlayıp kaynaşması, yaklaşıp konuşması iledir. Selâmlaşmak bunları sağlar. O halde ey mü'minler, selâmlasınız sevginiz artsın, selâmete erip cennete güresiniz.
Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Yeni Hutbe Kitabi
Yeni Hutbe Kitabi
- Borc
- Agac dikmenin faydalari
- Adaletin ehemmiyeti
- Akrabalarimiza karsi vazifelerimiz
- Allah'a iman
- Allah Korkusu
- Allah'i zikr etmek
- Berat kandili
- Ana baba Hakki
- Arkadaslik münasebetleri
- Bidatlardan Kacinmak
- Borc alip verme
- Camilerin Imari
- Cennet ve Cehennem
- Cimrilik ve zararlari
- Cömertlik
- Dilimizi koruyalim
- Dünya icin calismak kötümüdür.
- Ehli beyti Sevmek
- Emanet hiyanet etmemek
- Eshabi kiramin fazileti
- Evlat Terbiesii
- Evlenmek
- Evliyaullah ve keramet
- Ezan ve müezzinlik
- Fitne zamaninda ne yapmali
- Giybet etmek
- Giyinip kusanma
- Güzel Ahlak
- Haccin farziyyeti
- Haram ve yasak olan seyler
- Hasedin fenaligi
- Hastaliklardan korunmak
- Hayra delalet etmek
- Ibadet
- Ibadet yapmak
- İcki
- İhtikarin zararlari
- İlmin degeri
- Imanin degeri
- İnsan haklarina saygili olmak
- Insanin dine olan ihtiyaci
- İsrafin zararlari
- İstanbul'un fethi
- Iyi zan Beslemek
- İyiligi tavsiye
- Kabir ziyareti
- Kadir Gecesi
- Kanaatin Degeri
- Kibir
- Kitablara iman
- Kiyametin kopmasi
- Kumarin zararlari
- Kurani kerimin Fazileti
- Kurban bayrami
- Kurban kesmek kimlere vaciptir.
- Meleklere Iman
- Mevlit kandili
- Mirac kandili
- Mümin Nasil olmalidir
- Müslüman türk dostlugu
- Nafile namazlarin ehemmiyeti
- Nefis murakebesi
- Nifak Hastaligi
- Nimete sükür etmek
- Niyetin ibadet teki yeri
- Orucu nasil tutmaliyiz
- Ölüm ve ötesi
- Peygamberlere iman
- Ramazan Bayrami
- Regaib gecesi
- Rizkini helal yollardan kazanmak
- Rüsvetin zararlari
- Sabir
- Sadakanin dinimizdeki yeri
- Salaveti serifenin faydalari
- Sanat
- Selamlasmak
- Sögüp saymanin fenaligi
- Tefrikanin zararlari
- Temizlik
- Tesettür
- Tevbe
- Vatan müdafasi
- Yalanci sahitligi
- Yalancilik ve yalanci sahitligi
- Yeme icme adabi
- Yetim mali yemek
- Zekat
- Zina
- Züht ve Zahitler
- Zulmün Fenaligi