Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

İsrafin zararlari

Muhterem Müslümanlar!

Her hususta orta yollu hareketi teşvik eden dinimiz, harcama­da ifratı ve yaşamada israfı yasak kılmıştır. Yeyip içmede, giyip ku­şanmada, sayılı nefeslerimizin ve bedenî kuvvetlerimizin kullanılma­sında israftan kaçınmayı emretmiştir.
İsraf, bir malı Allah'a isyan olan işte harcamaktır, îktisad, na­sıl cimrilik değilse israf da cömerdlik değildir.
îsraf, haksız yere mal sarf etmek ve lüzumsuz işlerde servetini harap etmektir
Cenab-ı Hak insana yeyip içmesi, giyip kuşanması, hayra sarf
etmesi ve sıkıntı zamanında darlığa düşmemesi için birçok nimetler vermişti
Harcamada îslâmî ölçü elden bırakıldığı zaman hazineler yetmez.Masraf, irada göre değil, ihtiyaca kıyasla yapılmalıdır. Gelirimiz artsa bile, masraf, ihtiyaç hududunu aşmamahdır.
Gelirimiz su gibi aksa bile onu iktisadla harcaman ve

PeygamberEfendimiz'in, «Fakirlikten önce zenginliğin kıymetini bil» tavsiyesini kendimize dostur edinmeliyiz.Bu usûle riayet etmeyenler, sonunda nadim olur. «Kim iktisad ederse Allah onu zengin yapar. Kim saçar savurursa (israf ederse)
Allah onu fakir kılar» (1).

Cenab-ı Hak, okumuş olduğum âyet-i kerimede buyuruyor ki: «Onlar ki harcadıkları vakit ne israf, ne de sıkılık yapmazlar;(harcamaları) ikisi arası ortalama olur» Beşeriyetin refah düstûrlarını ve terakki esaslarını vaz eden Pey-gamber Efendimiz de şöyle buyurmaktadır:«iktisad eden, fakir düşmez» (3).

Aziz mü'minler!

Malını şeytanî ve nefsânî yollarda harcayan, israf etmiç; İslâm dinine hizmet etmekte elini sıkan, cimrilik yapmış; Cenâb-ı Hakkın rızası uğrunda mal harcayan, yerli yerinde sarfetmiş olur.
Bir insan, haksız olarak bir lira harcasa israftır. Fakat hak yo­lunda ne kadar çok sarf etse israf değildir. Ancak malının tamamını verip çoluk ve çocuğunu muhtaç bırakmamalıdır.

Hazret-i Ebû Bekir
(r.a.) servetinin tamamını tasadduk etmek istediği zaman, Resûlul-lah Efendimiz buna müsaade etmemiştir (4).

Allah yolunda para sarf etmek bile bir ölçüye bağlanmış olunca şahsî ihtiyaçlarımız için yemek, içmek ve giyim işlerinde israfa sap­mak haramdır.
Biz; yemek için yaşamıyor, sadece yaşamak için yiyoruz. Yemek ve içmek, hayatın gayesi değil vasıtasıdır. Zarurî olan gıda, vücudu­muzu taşımaya ve belimizi dik durmaya yetecek miktarda olandır. Bu kadar yiyecek, vücud için zarurî ihtiyaçtır. Daha fazlası israftır.

«Yeyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz» (5)- emri, hiç unutulma­malıdır.
Su, her şeyin hayatına sebep iken, fazlası helakine yol açmakta­dır. Yeyip içtiğimiz şeylerin de azı karar çoğu zarardır. «Can boğazdan gelir» sözü bir yere kadar doğrudur. Fakat kontrolsuz, gelişi güzel ye-yip içmenin delili ve oburluğun hücceti olamaz. Can boğazdan geldiği gibi o yoldan da gider.
Midenin üçte biri yiyeceklere, üçte biri içeceklere, geri kalanı ha­va almaya ayrılacaktır. Bu ölçü, yeyip içmenin son haddidir. Bunu aştığı vakit israf edilmiş olur. Resûl-i Ekrem Efendimiz, Âdem oğlu, midesinden daha şerli bir kap doldurmamıştır» (6), buyurmaktadır.

Peygamberimiz, bir günde iki defa yemeyi hayatında bir defa ve bize müsaade olmak üzere yemişlerdir. Onun aile efradı bir günde iki defa arpa ekmeğinden karnını doyunnamıştır.

Bulduğuna kanaat gösteren Efendimiz, bize ışık tutan bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
* «Canının her istediğini yemen israftır» (7). «Her ilâcın başı per-hizkârlıktır» (8).

Din kardeşlerim!

islâmiyet, israfın önüne geçmek için onun sahasını çok geniş tutmuş ve çay kenarında abdest alanın, suyu israf etmesine müsaade etmemiştir. Zaman denilen ömür sermayesinin boşa akmaması için, faydasız ve mânâsız sözleri israf saymış, sahiplerinin sorumlu olacak­larını bildirmiştir.

Allahü Teâlâ'nın ihsanı bulunan nimetlerden istifade etmenin öl­çüsü bir hadîs-i serilte şöyle beyan edilmektedir:
«İsraf etmemek, böbürlenmemek şartı ile yeyin, için, sadaka Te­rin ve giyinin» (9).
Akl-ı selim sahibi her insan, tutumlu hareket eder. ileriyi gören ve yarını düşünen kimsenin takip edeceği yol budur. «Yaşamasında tutumlu olması, adamın anlayışlı olmasındandır» (10).
Zira, «Har­camada iktisad, geçimin yarısıdır, insanlarla dostluk ve mahabbet, aklın yarısıdır. (İlmî) soruda güzellik (ile hareket) bilginin yansı-dır» (11).
Şeytan, insan oğlunu kötü yollara teşvik ve ömrünün sermayesi­ni israf ettirmek ve Hakka yarar bir iş yaptırmamak ister.
Allahü Te-âlâ, kuluna, iblisin oyununa gelmemesini ihtar ederek şöyle buyur­maktadır:
«Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların biraderleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine (karşı) çok nankördün» (12).
Ne cimri olup elini, ne de müsrif olup evini kapamak dinimizin tasvip ettiği bir yol değildir. İslâm dini her işte orta yola zorlamış ve itidali tavsiye etmiş bulunmaktadır.

Hutbemize Kur'ân-ı Kerimün bir âyetiyle son verelim:

«Elini bağlı olarak boynuna asma. Onu büsbütün de açıp saçma... Sonra kınanmış, peşiman bir hâlde oturup kalırsın» (13


Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Yeni Hutbe Kitabi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (2)