Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Eshabi kiramin fazileti

Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz, nasıl bütün peygamberlerden üstün ise onun ashabı da diğer insanlardan faziletçe ilerdedir. En büyük veli­ler kutup ve gavsler, sahabeden birisi ile kıyaslanamaz.

Allah'ın övdüğü Resûiü'nün sevdiği mübarek insanlar, Hazret-i Muhammed güneşinin etrafında dönen birer yıldızdırlar. Onun için âlemlerin Efendisi:
Ashabım, yıldızlar gibidir. Hangisine uysanız, bidayeti bulursunuz» buyurmuştur.

Ashâb, mü'min olarak Resûlullah Efendimiz'in sohbetinde bulunan zatlardır.
Ashâb, îslâmın yayılması uğrunda, nefsini ayaklar altına almış iman serdengeçtileridir.
Ashâb; küfrü sindiren, şirki söndüren kâmil ve âmil insanlardır.

Ashâb; münkire karşı çetin ve metin, mü'mine karşı şefik ve mer­hametli zatlardır.
Ashâb; insan tehamülünün üstüne çıkan zulme karşı imanını koruyan ve dininden taviz vermeyen takva sahipleridir.

Resûlullah potasında eriyip, şeriat kalıbında şekillenen bu yüce
siret erbabı, ilm-i ledünden feyz alan Resûl-i Ekrem'den tefeyyüz etmislerdir, içlerinde parlayan iman nuru ve Allah aşkı ile dıştan gelecek işkencelere göğüslerini siper etmişlerdir.
îki kürek kemiğinin arasına kürekle dökülen kor ateş, derisini yakıp yağlan içinde söndüğü halde imanını vermeyen Hazret-i Hab-bâb'ın; akıllara durgunluk veren çileleri, gülerek karşılayan Hazret-i Bilâl'ın; deve havutlarının arasına bağlanarak, kaburgaları kınla kı­nla can veren Hazret-i Yâsir'in, şehidler serdârı Hazret-i Hamza'nın sabır ve tehammülleri ne yüksek fedakârlık örneğidir.

Onların maddî ve manevî fedakârlıkları, İslâm tarihini doldurup taşırmaktadır. Peygamber Efendimiz buyurmaktadırlar:
«insanların .hayırlısı, benim asrım (m Müsiümanlan) dır. Sonra ikinci, daha sonra üçüncü (asrın insanları) dır. Sonra kendilerinde
hayır bulunmayan bir kabile gelecektir» (1), buyurarak ashâb, tabiîn
ve onlan takip eden zâtlann kemâline işaret edilmiştir.

Resûl-i Ekrem'den feyiz ve ilim iktibas etmiş ashabı görmek bile büyük bir şeref ve âhiret hayatı için bir teminattır. Fahr-i kâinat
Efendimiz:

«Beni gören veya beni göreni gören, Müslümana ateş dokunmaz»
(2), buyurmaktadır.
Okumuş olduğum âyet-i kerimede Allah Teâlâ buyuruyor ki:
«(İslâmda) birinci dereceyi kazanan muhacirler ve ensâr ile on-
lara güzellikle tâbi' olanlar (yok mu?) Allah onlardan razı olmuştur.

Onlar da Allah'dan razı olmuşlardır. (Allah) bunlar için kendileri
içinde ebedî kalıcı olmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetler
hazırladı, işte bu; en büyük bahtiyarlıktın
Aziz mü'minler!
Bu âyet-i kerimeden de anlaşıldığı üzere, ashâb üç sınıfa ayrıl­maktadır,
Muhacirler: Mekke'nin fethinden önce Medine'ye veya Habeşis­tan'a göç edenler.

Müşriklerin zulüm ve baskıları, tahammül dışına çıkmış ve Mek­ke'de yaşamak güç, hele ibadetini açıkça yapmak imkânsız hâle gel­mişti. Bunun üzerine ashâb-ı kiramdan bir kısmı, Resûl-i Ekrem'in müsaadesiyle ve İslâm'ı tebliğ etmek üzere mal, mülk ve arazilerini bırakıp Medine'ye ve Habeşistan'a göç ettiler.

İnsanın doğup büyüdüğü şehri, içinde yaşadığı evi, gelir temin ettiği mülkünü bırakıp eli boş bir halde göç etmesi ne kadar zordur. İslâm'ın ilerlemesi gibi ulvî bir gaye için bu güçlüğü yenen ashâb-ı kiram hakkında Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
«Muhacirler için altından minberler vardır. Kıyamet günü onla­rın üstüne oturacaklar ve korkudan emin olacaklardır» (4).

İkinci sınıf «Ensar» dır. Medine halkından olup, İslâm dininin yükselmesine yardım eden ve muhacirleri yurtlarında barındıran as­haba ENSAR adı verilmektedir.

Medine Müslümanları; yurdlarına göç eden muhacirlere oturacak ev, çalışıp idaresini çıkaracak tarla, hurmalık ve bahçe verdiler. Bu fedakâr ve vefakâr ashâb hakkında Resûlullah Efendimiz buyuruyor ki:
«Kim ensan severse Allah da onu sever. Kim ensara buğzeder-se Allah da ona buğz eder» (5).
Üçüncü sınıfı, diğer ashâb teşkil etmektedir.

Ashâb-ı kiramın efdaliyeti şöyle ifade edilmektedir:
Hulefâ-i Raşidin adı verilen zâtlar, ashâb-ı kiramın faziletçe en üstünüdürler. Kendi aralarındaki eifdaliyetteki sıra şöyledir: Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali gelmekte­dir.

Bunları takiben Resûlullah Efendimiz tarafından, hayatta iken ve isim isim cennetle müjdelenmiş diğer altı sahabe.gelmektedir. On­ların da efdaliyet sırasına göre isimleri şöyledir: Zübeyr b. el-Avvâm, Abdürrahmân b. Avf, Talha b. Ubeydillâh, Sa'dübnü Ebi Vakkâs, Said b. Zeyd, Ebû Ubeyde b. el-Cerrah (r.a.e.) Hazretleridir.

Bunlardan sonra, Bedir harbine iştirak eden, sonra Uhud harbin­de bulunan ashabın adı zikredilmektedir.
Daha sonra Hudeybiye seferinde bulunup Şecere-i Rıdvan adı ve­rilen ağacın altında BEY'ATÜRRIDVAN'a iştirak eden ashâb-ı kiram gelmektedir.

Allah Teâlâ bunlar hakkında buyuruyor ki:
Andolsun ki Allah, ınü'minlerden -seninle o ağacın altında bey'-at ederlerken- razı olmuştur ve kalblerindekini bilerek üzerlerine kuv-ve-i ma'neviyyeyi indirmiş ve onlan yakın bir fetih ile ve alacakları birçok ganimetlerle mükafatlandırmıştır. Allah mutlak galiptir, ye­gâne hüküm ve hikmet sahibidir» (6).

Bunları takiben, Hudeybiye musalâhasından sonra Müslüman olan sahabeler gelmektedir.

Ehl-i sünnet mezhebinde bulunanların şiân beştir: Hazret-i Ebû Bekir'i ve Hazret-i Ömer'i diğer sahabelerden üstün bilmek, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali'yi sevmek, ashâb-ı kiramın hepsini öğmek, mest üzerine meshetmeyi caiz görmek ve iyi veya fâcir olsun her imamın ardında namaz kılmaktır.

Onlara karşı kin beslemek, Ehl-i sünnet yolunda bulunmayanla­rın işidir. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
«Kim ashabıma söverse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâ'neti onun üzerine olsun» (7).

Ashabı sevmek Resûlullah'a mahabbetin icabıdır.

Onlara düşman­lığı olan Resûlullah'a düşmanlık yapmış olur.

Bezzâr'ln «Müsned» inde rivayet ettiği hadîs-i şerifte buyruluyor ki:
«Allah Teâlâ ashabımı, Peygamberlerden gayri insan ve cinler üzerine seçkin kıldı».

Onlar, vefat ettikleri ülkenin halkına şefaatta önderlik yapacak­lardır.

Resûlullah Efendimiz buyuruyorlar ki:
«Ashabımı bana bırakınız. Canım (kudret) elinde bulunan (Al­lah1) a andolsun ki şayet siz UHUD (dağı) kadar altın harcasanız, bunların yaptıkların (m sevabın) a ulaşamazsınız» (6


Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Yeni Hutbe Kitabi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Yeni Hutbe Kitabi

MollaCami.Com