Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

ÇIPLAK AYAK ÜZERİNE MESH EDİLİP EDİLEMİYECEĞİNDE ÖLÇÜ

Bu hususta açıklamaya girişmeden önce biri aklî diğeri naklî iki delil arz edelim: Şâyet çıplak ayağa mesh etmek câiz olsaydı, ayakları yıkamada "topuklara kadar" ibaresi ile bir hudut (sınır) tayin edilmezdi. Nitekim başın meshinde böyle bir hudut gösterilmemiştir. Ellerin yıkanmasında ise "dirseklere kadar ellerinizi yıkayın" buyrulmuştur. Bu mantıkî silsile ile ayakta yıkama mükellefiyeti bulunduğu açıkça anlaşılmış olmaktadır.
Naklhi delile gelince, Peygamberimiz abdest alan bir adamın ayağının üzerinde tırnak kadar kuru bir yer kaldığını görünce "Veyl (vay) kuru kalmış topukların hâline" şeklinde bir uyarıda bulunmuştur. İkinci bir delil daha arzedelim: Resûlullah (s.a.v.)in yanına bir adam gelmiş ve orada iken bir abdest almıştı. Ayağının üzerinde biraz kuru yer kaldığını gören Resûlullah (s.a.v.), "Dön de abdestini güzel al" diye ikazda bulunmuştur1'.
Şîa, Mâide, sûresinin altıncı âyetindeki "ercül" kelimesini mecrûr olarak okuyan kırâet âlimlerinin okuyuşundan hareketle, kendilerince hüküm çıkarmaktadırlar. Boyle okunması hâlinde, "vemsehû biruûsiküm" cümlesi üzerine atıf olmakta "Başınızı mesh ediniz"
cümlesi üzerine atfedilen kelimeye de onun hükmünü vermektedirler.
Önce şu hususu belirtmek isteriz: Kırâet âlimlerinin hepsi böyle okumamaktadır. Kırâet imamımız Âsım'dan başka Nafi, İbni Âmir ve Kisâi de nasp ile "ve ercüieküm" okumaktadırlar. Mecrûr okunması. hâlinde, manâ yönünden değil, lafız cihetinden mütâbaate binâen okunmaktadır(2).Mecrur olarak okumak, "cerr-i civan ve tenasübü kelâm" içindir(3). Mecrûr okunduğu zaman meshin cevazı, çıplak ayağa değil, ayakta mest varsa onun üzerine mesh etmekle kayıtlı
Şîa'nın bu yanlış hareketi Hz. Ali (r.a.) in bir beyanına mı dayanmaktadır? Asla! Kesinlikle böyle bir şey yoktur. Hz. Ali Şîa'nın iddiasının tam aksini yapmış ve bu istikamette uyarıda bulunmuştur. Şöyle ki: Bir gün halkın arasında onların sorularını cevaplandırmakta iken Hz. Hasan (r.a.)in abdest âyetinin ayakla ilgili cümlesini mecrûr olarak "ve ercüiiküm" şeklinde okuduğunu duymuş. Halkla olan konuşmasını keserek "ve ercüieküm" okumasını hatırlatmış ve "Kelâmdan vârid olanın önü de sonu da budur" demiştir. Abdullah bin Mes'ud ve Abdullah bin Abbas da "ve ercüieküm" okurlardı.
Peygamber (s.a.v.) aldığı abdestte ayaklarını yıkamış ve "Bu bir abdesttir ki, Allah bundan başkasını kabul etmez"6) buyurmuştur.
Şâyet ayakların üzerine mesih câiz olsaydı, sözümüzün baş tarafında işaret ettiğimiz gibi, yıkamayı terk etme üzerine vaîd (korkutma) vakî olmazdı. Zirâ mesh etmek ayağın her tarafını değil, meshin üzerine olduğu gibi, yaş elin bazı yerlere temas etmesinden ibaret olacaktı.



(1) Tefsir-i îbni Kesir c. 2 s. 27
(2) Nimetül-İslâm (Kitâb'üt-tahâreh) s. 66
(3) Tefsir-i İbni Kesîr c. 2 . 26
(5) Aynı eser aynı cilt ve sayfa
(6) Tefsir-i İbni Kesir c. 2 s. 26; Nimetül-İslâm s. 66


Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Müslümanca yasama sanati 3

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Müslümanca yasama sanati 3

MollaCami.Com