Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
04. Konu : Sabretmek Sabrettirmek, Sabrı Kazanmak Ve Karşılıklı Sabrı Tavsiye Etmek.
Sabrın, bu isimlerinin arasındaki fark, kulun kendi halî-ne ve başkasıyla olan haline göredir. Bir kimse kendini venef-sini İyi ve hoş olmayanlardan kolaylıkla menederse buna «sabır» denir. Şayet kendini güçlükle ve acılan yudumlayarak menederse buna «tasabbur: zoraki sabır» denir. Zira bu babın binası tekellüf (bir şeyi güçlükle elde etmek) içindir. [«Takal-lüm: zoraki yumuşama», «teşeccu': zoraki kahraman», «teker-rüm: zoraki cömert olma», «tahammül: zoraki yüklenme» gibi.] Bir kul, sabretmeye kendini zorlar ve onun üzerinde ısrarla durursa, sabır onun için bir tabiat olur. Nitekim Resul-i Ekrem (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde, «Her kim sabretmek isterse, Cenab-ı Hak ona sabır ihsan eder» buyurmuşlardır. Bir kul iffetli olmaya çalışırsa, iffet onun için bir tabiat olur. Diğer ahlaklar da böyledir.
Ahlâk, çalışmakla mı kazanılır yoksa çalışmaya gerek duymaz mı? Bu konuda alimler ihtilaf etmişlerdir. Bazıları dedi ki asla ahlak çalışmakla kazanılmaz. Nitekim bir şair, «Kaîbden, sizi unutması istenmişti fakat, kalbler değişimi kabul etmez» dedi. Diğer bir şair de, «Ey kendi tabiatından olmayan şeyle süslenmek'isteyen kimse, kazanılması istenilen ahla Önüne yaradılıştaki ahlak çıkar» demiştir. Yani sonradan ahlak kazanılmaz. Çünkü Allah Teala mahlûkatı, ahlakı, rızkı ve eceli ezelde takdir etmiştir.
Bazıları da dediler ki, Aklın, yumuşaklığın, cömertliğin, sahavetin ve kahramanlığın kazanıldığı gibi ahlakın kazanılması da mümkündür. Nitekim bunlar fiiliyatta görülmektedir.
Dediler ki «Çalışma ve uğraşma, melekeler (yetenekler) kazandırır». Bunun manası, bir kimse bir şeyle uğraşır, o iş üzerinde devam ederek adet haline getirirse, o şey onun için meleke, huy ve tabiat olur. Kul, önceleri güçlükle sabretmeye çalışır ama sonunda sabır onun için bir huy olur. Nitekim bir kimse, hilim, vakar, sükûnet ve sebat sahibi olmak için cehd-ü gayret ederse, nihayetinde bunlar onun için yaradılışındaki tabiî ahlakları gibi olurlar.
Dediler ki !Allah Teala, insanda, kabul etme ve'öğrenmt kuvveti ve istidadı yaratmıştır. O halde tabiatları, muktazasın-dan alıp nakletmek mümkündür. Ne var ki bu nakil, bazen zayıf olur da az bir etkiyle kul, tabii haline döner, bazen de kuvvetli olur, tabii haline dönmez, ancak etki çok kuvvetli olduğu takdirde döner. Bu nakil, bazen o kadar sağlam olur ki, kul için ikinci bir tabiat olur da nerdeyse eski tabiatına dönemez.
«Istibar» kelimesi, «tesabbur» kelimesinden daha mübalağalıdır. Tescbbur, ıstıbann başlangıcıdır. {Tekessübün, iktisabın başlangıcı olduğu gibi.) Tesabbur, sabretmeye başlayıp, devam etmektir. Istıbar ise, sabrın huy haline gelmesidir. «A/w-sabere» kelimesi, «Müfaale» babındandır. Bu babdan gelen fiiller, ekseri iki kişi arasında cereyan eder. (Müşateme: sövüşme, mudarebe: dövüşme gibi.) Nitekim Allah Teala, «Ey iman edenleri Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin, (sınırlarda) nöbet beklesin, (Bu sayede) felah bulmayı umabilirsiniz*» (Al-i İmran/200) buyurmuştur. Allah Teala, kullan-na önce «sabrı» emretmiştir. Çünkü bu sabır, kulların kendi nefislerine karşı olan sabırdır. Sonra «musabere»yi emretmiştir. Musabere ise, düşmanlara karşı olan sabırdır. Mûrabata: Sabır ve musaberede sebat etmek, devam etmek ve bunlardan hiçbir zaman ayrılmamaktır.
Kul bazan kendi nefsine karşı sabreder, fakat düşmana karşı sabredemez. Bazen düşmana karşı da sabreder, fakat bu Sabn devam ettiremez, bazen de bu sabn düşmana karşı devam da ettirir, fakat takva sahibi olamaz. Halbuki Allah Teala, bunların hepsine takvah oluşan malik ve sahip olduğunu, kurtuluşun da takvaya bağlı bulunduğunu haber vererek, «Allah'dan korkun ki, kurtuluşu umabîlesiniz» buyurmuştur.
Mûrabata; Vatan sınırlarım görünen düşmanların hücumlarından devamlı korumaktır. Kalbin sınırını da görünmeyen hevanm ve şeytanın girmesinden devamlı korumaktır, aksi takdirde şeytan sınırdan girip kalbi memleketinden çıkartır. [4]
Eserin yazarı: İbn Kayyım El-Cevziyye Eser: Sabredenler ve şükredenler
Sabredenler ve şükredenler
- GİRİŞ
- Sabrın Fazileti
- 1. BÖLÜM: SABIR VE SABREDENLER
- 01. Konu : Sabrın Lügat Manası, Kelimenin Türetilişi Ve Çekimi
- 02. Konu : Sabrın Hakikati Ve Bilginlerin Bu Konudaki Sözleri
- 03. Konu : Sabrın İlişkilerine Göre İsimlerinin Açıklanması
- 04. Konu : Sabretmek Sabrettirmek, Sabrı Kazanmak Ve Karşılıklı Sabrı Tavsiye Etmek.
- 05. Konu : Yerlerine Göre Sabrın Kısımları
- 06. Konu : Hevâ Ordusuna Karşı Koyması, Ondan Aciz Olması - Kuvvetli Ve Zayıf Olmasına Göre Sabrın K
- 07. Konu : İlişkili Olduğu Konulara Göre Sabrın Kısımları
- 08- Konu : Beş Hükme Göre Sabrın Bölümlere Ayrılması
- 09- Konu : Sabrın Derecelenilin Farklılıkları
- 10. Konu : Övülen Ve Yerilen Sabrın Kısımları
- 11. Konu : Şerefli Kimselerle Kötülerin Sabırları Arasındaki Fark
- 12. Konu : Sabra Yardım Eden Sebepler.
- 13. Konu : İnsanın Hiçbir Durumda Sabırdan Uzak Bulunamayacağı Hakkında
- 14. Konu : Safarin Nefislere Çok Ağır Gelmesi
- 15. Konu Sabır Hakkındaki Ayet-İ Kerîmeler
- 16. Konu : Scbur Hakkındaki Hadîs-İ Şerifler
- 17. Konu : Sabrın Fazileti Hakkında Sahabenin Ve Tabiinin Sözleri
- 18. Konu: Musibetler Karşısında Ağlamak -Feryad-U Figan Etmek Elbiseleri Yırtmak Cahiliye Devri Sö
- 19. Konu : Sabır; İmanın Yarısıdır; İman İki Sınıfdir, Bir Sınıfı Sabır, Diğer Sınıfı Şükürdür
- 20. Konu : Sabır İle Şükürden Hangisinin Daha Faziletli Ve Üstün Olduğunun Tartışılması
- Şükrün Faziletli Ve Üstün Olduğunu İddia Edenlerin Delilleri
- Kulun Amelleri Allah'ın Nimetlerinden Birine Bile Karşılık Olamaz
- Şükrün Sabır Üzerine Üstünlüğü
- Şükür Allah'ın Kulu Üzerinde Bir Hakkıdır
- Nimeti Görmek
- 2. BÖLÜM: ŞÜKÜR VE ŞÜKREDENLER