Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

15. Konu Sabır Hakkındaki Ayet-İ Kerîmeler

İmam Ahmed, «Allah Teala sabrı Kur'an-ı Kerimin doksan yerinde zikretmiştir.» demişti. Biz sabrın nevileri hakkındaki ayetleri zikredeceğiz. Sabrın bîr çok nevileri vardır.

Birinci nevide bizzat sabır emredilmiştir. Allah Teala, «Sabret. Senin sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir.» (Nahl/ 127); diğer bir ayette de, «Rabbi'nin hükmüne sabret.» (Tur/4) buyurmuştur.

İkinci nevide, bîr emrin zıddı yasaklanmıştır. Nitekim Al­lah Teala, «O kafirler hakkında (azap İçin) acele etme.» (Ah-kaf/35); diğer bir ayette «(Savaştan) gevşemeyin ve (Uhud bozgununa) üzülmeyin.» (Al-i îmran/139); diğer bir ayette de, «Balığın sahibi (Yunus (a.s.) gibi (aceleci) olma.» (Kalem/48) buyurmuştur. Netice olarak, yasak edilenlerin hepsi emredilen sabra zıddır.

Üçüncü nevide, kurtuluş sabra bağlanmıştır. Nitekim Al­lah Teala, «Ey iman edenler.' Sabredin ve sabır yarışında düş­manlarınızı geçin/ (cihad için hazır ve) rabıtalı bulunun. Hem AHch'dan korkun ki, kurtulmuş olasınız.» (AI-i îmran/200) bu­yurmuştur. Allah Teala Hazretleri kurtuluşu, bu ayet-i keri­mede geçenlerin hepsinin yapılmasına bağlamıştır.

Dördüncü nevide, sabredenin mükafatının diğer amel eden­lerin mükafatından kat kat fazla olduğu haber verilmiştir. Ni­tekim Allah Teala, «Ancak sabreden kimselere mükafatlan ' hesapsız verilecektir.» (Zümer/10) buyurmuştur. Süleyman b. Kasım demiştir ki, «Ayet-i kerimede 'Sabredenlere mükafatlan (şarıl şarıl dökülen bir su gibi) hesapsız verilecektir' buyurul-muş olduğundan, her amelin sevabı bilinir ama sabrm sevabı bilinmez.»

Beşinci nevide, dinde önder olmak, sabra ve yakîne bağlan­mıştır. Nitekim Allah Teala, «İçlerinden de sabır etlikleri içinr enirimizle doğru yolu gösterecek Önderler yetiştirdik. Onlar ayetlerimizi çok iyi biliyorlardı» (Secde/24) buyurmuştur. Bu ayet-İ kerimede dinde Önderliğin sabır ve kesin bilgi (yakın) ile elde edileceği açıklanmıştır.

Altıncı nevide, Allah Teala'nın sabredenlerle beraber oldu­ğu beyan edilmiştir. Nitekim Allah Teala, «Hiç şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.» (Bakara/153) buyurmuştur.'

Yedinci nevide, Allah Teala şu üç şeyin yalnız sabreden­lere verileceğini beyan etmiştir. Bunlar da, Allah'ın onlara mağfiret etmesi, rahmet etmesi ve hidayet etmesidir. Nitekim Allah Teala Hazretleri, «Sabredenleri müjdele, ki onlar başla­rına bir bela geldiği zaman, «biz Allalı'ın (dünyada takdirine teslim olmuş kulları)yız ve biz (ahirette de) yine O'na dönece­ği?,» derler. İşte onlara Rablerinden mağfiret ve rahmet vardır. Ve işte onlar hidayete erenlerin tâ kendileridir.» (Bakara/155-156-157) buyurmuştur.

Selefi salihinden birisi, başına gelen bir musibetten dolayı kendisine ta'ziyeye gelenlere «Niçin sabretmeyecekmişİm, Al­lah Teala sabredene üç hasletin verileceğim vadetmiştir ki bun­lardan herbiri dünyadan ve dünyada bulunan her şeyden daha hayırlıdır.» demiştir.

Sekizinci nevide, Allah Teala sabrı yardımcı ve müjdele-yici kılıp onunla yardım istenmesini emretmiştir. Nitekim Al- . Jah Teala Hazretleri, «Ey iman edenler! Sabırla ve namazla .

(Allüh'dan) yardım isteyin.» (Bakara/153) buyurmuştur. Denil-:' mistir ki, sabrı ojrnayanm yardımcısı yoktur.

Dokuzuncu nevide, Allah Teaîa yardımı sabra ve takvaya bağlamıştır. Nitekim Allah Ten.la Hazretleri, «Evet eğer sabre­der ve itaatsizlikten sakınırsanız ve o anda müşrikler üzerinize gelirlerse, Rabbiniz size nişap.U beş bin melek ile yardım ede­cektir.» (Al-i İmran/125) buyurmuştur. Bundan dolayı Resu-lullah (s.a.v.) «Bilmiş ol ki şüphesiz, yardım sabırla beraberdir.» buyurmuştur.

Onuncu nevide, Allah teala sabrm ve takvanın düşmanla­rın hilelerine ve tuzaklarına karşı en büyük kalkan olduğuna ve kulun bunlardan daha büyük bir kalkan edinmediğini haber vererek şöyle buyurmuştur: «Eğer siz sabreder de korunursanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez-» (Al-i İmran/120)

Onbirinci nevide, Allah Teala cennette, sabredenlerin ya­nına meleklerin girip selam vereceklerini haber vererek, «Me­lekler her kapıdan yanlarına girecekler ve 'sabrettiğiniz için, (cennet) ne güzeldir!' diyeceklerdir» (Ra'd/23-24) buyurmuş­tur.

On ikinci nevide, Allah Teala, kendilerine yapılan cezanın misliyle cezalandırmalarını mubah kıldıktan sonra sabretmele­rinin kendileri için daha hayırlı olduğuna yemin ederek, «Eğer bir ceza vermek isterseniz, size yapılanın misliyle verin. Ama sabrederseniz, and olsun ki, bu mutlaka sabredenler için daha hayırlıdır.» (Nahl/126) buyurmuştur.

Cenab-ı Hak yeminini, «vcv» ile, sonra kasem «lâm»ı ile sonra cevaptaki «lâm» İle te'kit ederek sabretmenin daha ha-yırb olduğunu açıklamıştır. Bunu inceden inceye düşünün.

Onüçüncü nevide, Allah Teala mağrifeti ve büyük müka­fatı sabır ile salih amele bağlamıştır. Nitekim Allah Teala Hazretleri, «Ancak, (her iki halde de) sabredip salih'amel işle­yenler müstesna. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir müka­fat vardır.» (Hud/11) buyurmuştur.

Allah Teala sabredip salih amel işleyenleri, kendilerine bir musibet dokunduğunda umut kesip nankör olmakla ve bir ni­met taddırıldığında da şımanp böbürlenmekle yerilmiş olan in­san nevinden istisna kılmıştır. İnsan yerilmekten ancak sabırla ve iyi amelle kurtulur. Nitekim mağfiret ve büyük mükafata ancak bunlarla erişilir.

Ondördüncü nevide, Allah Teala, musibetlere sabretmeyi azmedilecek işlerden kılmıştır. Yani bu işler çok büyük çok şerefli olduğundan mutlaka yapılmaları gerekir. Nitekim Al­lah Teala Hazretleri, «Her kim sabreder ve suç bağışlarsa, işte bu, azmedilecek işlerdendir.» (Şura/43) diğer bir ayette de, «(Lokman oğluna nasihat ederken şöyle demişti) iyiliği emret. Kötülüğü yasakla,. Başına gelen belaya sabret. Çünkü bunlar, kesin olarak farz kılınan işlerdendir.» (Lokman/17) buyurmuş­tur.

Onbeşİnci nevide, Allah Teala mü'minlere yardımı ve zaferi va'd etmiştir. Bu va'd, ilm-i ezelde verilmiş olan vaaddir Allah Teala Hazretleri, mü'minleri yardım ve zafere ancak sabretmeleri sebebiyle ulaştıracağını haber vererek şöyle buyur­muştur, «Rabbinin, İsrailoğullarına olan o güzel va'di, sabret­meleri sebebiyle, tamamen yerine getirildi.» (A'raf/137)

Onaltıncı nevide, Allah Teala, muhabbetini sabra ve sa­bırlılara bağlayarak, «Nice peygamberler (geçti ki) beraberle­rinde bir çok alimler savaştı. Ama Allah yolunda başlarına ge­lenlerden gevşeyip, za'fa düşmediler, miskinlik etmediler. Allah sabredenleri sever.» (Aî-i İmran/146) buyurmuştur. '

Onycdinci nevide, Allah Teala, Kitabının iki yerinde, Ön­ce hayır hasletlerine ancak sabredenlerin kavuşturulacağını ha­ber vererek, «Kendilerine ilim verilenler, 'yazıklar olsun size! İman edip, salih amel işleyenler için Allah'ın sevabı daha ha­yırlıdır. Ona ise ancale sabredenler kavuşturulur' dediler.» (Ka-sas/80); sonra, kuluna, kötülüğü en güzel şekilde önlemesini emretmiş, bunu yaptığı takdirde Kendisi'yle arasında düşman­lık bulunan kimsenin yakın bir dost gibi olacağını haber ver­dikten sonra şöyle buyurmuştur, «Bu rütbeye ise, ancak sab­redenler kavuşturulur. Bu rütbeye ancak büyük nasip sahibi kavuşturulur.» (Fussilet/35).

Onsekizinci nevide, Allah Teala ayetleriyle, ancak sabre­dip, şükredenlerin faydalanıp, öğüdü kabul edeceklerini haber vererek, «And olsun ki, biz Musa'yı, 'kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onları Allah'ın (nimet) günlerini hatırlat' diye mucizelerimizle gönderdik. Şüphesiz ki, bunda çok sabırlı, çok şükreden, her kimse için ibretler vardır.» (İbrahim/5); diğer bir ayette, «Baksana! Size ayetlerinden bazılarını göstermek için, Allah'ın nimetiyle gemiler, denizde akıp gidiyor! Şüphesiz bunda, her şükreden sabırlıya bir çok ibretler vardır.» (Lok­man/31), diğer bir ayette, «Biz de onları masallara çevirdik ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz ki, bunda, çok şükre­den her sabırlı için ibretler vardır.» (Sebe'/19); diğer bir ayette de «O'nun ayetlerinden biri de, denizde dağlar gibi akıp giden-gemilerdir. Dilerse rüzgarı durduruverir de, gemiler suyun üs­tünde durakalırlar. Şüphesiz bunda çok sabırlı, çok şükreden herkes için bir çok ibretler vardır.» (Şura/32, 33) buyurmuş-

tur. Kur'an-t Kerimin dört yerinde zikredilen bu ayetler Allah Teala'nın ayetlerinden ancak şükredip sabredenlerin faydala­nacağını bildirmektedir.

Ondokuzuncu nevide, Allah Teala kulu Eyyüb'ün sabrını en güzel şekilde Överek, «Doğrusu biz, onu sabırlı bulduk o, ne güzel kuldu! o, gerçekten Allah'a yonelici idi» (Sad/44) Al­lah Teala Hazretlerinin Eyyüb aleyhisselamı sabırlı bulmakla onun güzel bir kul olduğunu açıklaması başına bir bela gelip de sabretmeyenin fena bir olduğunu bildirir.

Yirminci nevide, Allah Teala, iman etmeyenlerin, hak ve sabır ehlinden olmayanların hepsinin zarar ve ziyanda oldukla­rına hükmetmiştir. Nitekim Allah Teala, «Asra yemin ederim kî, insan kesin bir ziyandadır. Ancak iman edenlerle güzel amel (ve hareketlerde bulunanlar, bir de birbirine hakkı tavsiye, sabrı tavsiye edenler böyle değildir.» buyurmuştur. Bundan do­layı İmam Şafii demiştir ki, «Eğer insanlar bu sûre ile amel etmiş olsaydı, bu sûre onlara yeter artardı. Çünkü kulun olgun­luğu, ilim kuvvetiyle amel kuvvetinin olgunluğuna bağlıdır. Bunlar da iman ile salih ameldir. Nitekim kul, kendi nefsini olgunlaştırmaya muhtaç olduğu gibi, başkasını da olgunlaştır­maya muhtaçtır. Bu da hakkı tavsiye ve sabrı tavsiye etmesidir. Bunların aslı, esası ve temeli de sabırdır.

Yirmibirinci nevide, Allah Teala, sağ ehlini, sabırlılar ve merhametliler olarak tahsis etmiştir. Onlar sabır ile merhamet kendilerinde bulunduğu gibi, başkalarına da bunları tavsiye ederler. Nitekim Allah Teala Hazretleri, «İman edip, birbirine sabır tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiye edenlerden olun.» (Beled/17) buyurmuştur. Bu ayet-i kerimede, sabır ile merha­met vasıflarının ancak sağ ehlinde bulunduğu açıklanmıştır. İnsanlar bu vasıfların kendilerinde bulunmalarına göre dört kısımdır.

Birinci kısım, bu iki vasıf kendilerinde bulunanlardır. Bun­lar, insanların en hayırlılarıdır. İkinci kısım, kendilerinde bu iki vasıf bulunmayanlardır. Bunlar da insanların en şerlileridir. Üçüncü kısım, kendilerinde sabır bulunup merhamet bulunma­yanlardır. Dördüncü kısım, kendilerinde merhamet bulunup sabır bulunmayanlardır. Üçüncü kısım ile dördüncü kısımda bulunan İnsanlar, birinci kısımdakîlerden daha aşağı derecede ama ikinci kısımdakİlerden biraz üst derecede bulunurlar.

Yirmükinci nevide, Allah Teala sabrı, İslam'ın esaslarına ve imanın makamlarnıa yakın kılmıştır. Nitekim Allah Teala Hazretleri sabrı, namaza yakın kılarak, «Sabır ve namazla (Al­lah'tan) yardım isteyin.» (Bakara/45) buyurmuştur. Yine Allah Teala Hazretleri sabrı her çeşit salih amele tek tek yakın kı­larak, «Sabredenler ve salih amel işleyenler müstesna.» (Hud/ II); sabrı takvahğa yakm kılarak, «Şu muhakkak ki, her kim takva yoluna gider ve sabrederse bilsin ki, Allah iyilik eden­lerin mükafatını zayi etmez.» (Yusuf/90); sabrı kesin bilgiye yakın kılarak, «Sabrettikleri için, emrimizle doğru yolu göre­cek önderler yetiştirdik. Onlar, ayetlerimizi kesin olarak bili­yorlardı.» (Secde/24); sabrı doğru söylemeye yakın kılarak, «Doğru söyleyen erkekler, doğru söyleyen kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar» (Ahzab/35) buyurmuştur.

Allah Teala sabrı, muhabbetine, beraber olmasına, nusret ve yardım etmesine, güzel mükafat vermesine sebep kılmıştır. Bunların sadece bir kısmı bile sabrın ne şerefli ve ne faziletli olduğuna kifayet etler. Allah her şeyi iyi bilir. [16]




Eserin yazarı: İbn Kayyım El-Cevziyye Eser: Sabredenler ve şükredenler

  • Yeni Ekle
Yorumlar (3)