Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
İRŞAD VE DAVET SORUMLULUĞU
Muhterem Müslümanlar!
İnsanı saygın ve mükerrem bir varlık olarak yaratan Yüce Allah, diğer varlıklardan farklı olarak ona nice meziyetler bahşetmiştir. Bu meziyetlerin başında şüphesiz akıl gelmektedir. Akıl, insanın doğru yolu bulmasında en önemli cevherdir. Ancak sadece akıl, kişinin hakkı ve hakikati bulmasında her dem yeterli değildir. Bu nedenledir ki Yüce Allah, doğru yolu göstermek üzere çok sayıda Peygamber göndermiştir. İnsanlık için rahmet olan bu elçiler, Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını, hak ve batılı, insanî ve ahlakî erdemleri her türlü zorluğa rağmen insanlara tebliğ etmişlerdir. Peygamberlerin gönderilmesi, toplumda irşad ve davetin gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır.
Değerli Müminler!
İnsanlar, tabiatları gereği her zaman irşad ve davete, öğüt ve nasihate muhtaçtırlar. “Öğüt ver;doğrusu öğüt inananlara fayda verir.” [1] âyeti, irşad ve davetin gerekli olduğunu vurgulamaktadır. Gerçekten sıkıntı ve problemlerle bunalan gönüller, katılaşan kalpler, rahmet yüklü ilahi mesajlarla huzur bulmakta, zihinler berraklaşmaktadır. Yeter ki gönül ve zihinler, insana hayat verecek, hayatı ve ölümü, varlık ve yokluğu, dünya ve ahireti anlamlandıracak, ilahi mesajlara açık olsun… Bu mesajlara kapalı kulak ve gönüller ise, elbette rahmetten gerekli haz ve huzuru alamayacaklardır. Rahmet elçilerine gönüllerini açma yerine sırt dönecekler ama kaybedenler kendileri olacaklardır.
Aziz Müminler!
Dinimiz İslâm, iyiliklerin ve ahlaki değerlerin yaygınlaştırılması ve kötülüklerle mücadele konusunda, bütün fertlere bir sorumluluk yüklemiştir. Nitekim “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a inanırsınız...” [2] âyeti, bu konudaki sorumluğu dile getirmektedir. Her sözü bizler için mesaj yüklü Sevgili Peygamberimiz de “Sizden kim bir kötülük görürse, eğer gücü yetiyorsa, onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle o kötülüğü değiştirsin. Buna da gücü yetmiyorsa, o zaman kalbiyle buğzetsin. İmanın gerektirdiği en alt sorumluluk bilinci budur.” [3] buyurarak bu hususa işaret etmiştir. Buna göre hepimizin, eşimize, evladımıza, komşularımıza, arkadaşlarımıza karşı bir sorumluluğumuz vardır. Sorumluluğun gereği yerine getirildiği takdirde, kötülükler ve ahlaksızlıklar zemin bulamayacak, kök salamayacaktır. Sorumluluğun ihmali durumunda ise, ortaya çıkacak olumsuzluklara bütün toplum olarak bedel ödenecektir. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.s) gayet dikkat çekici bir üslupla, kötülüklerle mücadele edilmesini vurguluyor: “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emir ve kötülükten men edersiniz, yahut Allah Teâla size toplumsal kargaşa (azap) verir. Sonra kurtulmak için Allah’a yalvarırsınız da duanız kabul edilmez.” [4]
Muhterem Müslümanlar!
İnsanlık geçmişte nasıl peygamberlere muhtaç idiyse, bugün de dinin emir ve yasaklarını, güzelliklerini insanlara anlatacak din hizmetini ihlas ve samimiyetle yerine getirecek gönül erlerine muhtaçtır. Yaratılanı yaratandan ötürü hoş gören Yunuslar, kapısını ve gönlünü herkese açan Mevlanalar, baba şefkatiyle herkesi kucaklayan Hacı Bektaş-ı Veliler misali, özü-sözü, eylem ve söylemi birbiriyle uyumlu gönül erleri, bir toplum için büyük kazanımdır. Unutulmamalıdır ki, irşad ve davet belirli liyakate sahip fertlerin ifa edeceği bir görevdir. “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk (sınıf) bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” [5] buyurulmak suretiyle irşad ve davetin genelin değil bu hususta ehliyet sahibi kimselerin görevi olduğu vurgulanıyor.
Hutbemi irşad ve davette temel esasları içeren bir âyet mealiyle bitirmek istiyorum: “Ey Muhammed! Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır, onlarla en güzel şekilde mücadele et; doğrusu Rabbin kendi yolundan sapanları daha iyi bilir.” [6]
[1] Zâriyât, 55.
[2] Âl-i imran, 3/110.
[3] Tirmizi, Fiten, 11.
[4] Tirmizi, Fiten, 9.
[5] Al-i İmrân, 4/104.
[6] Nahl, 16/125.
Eser: Cuma Sohbetleri
Cuma Sohbetleri
- SEVVAL AYI VE ORUCU
- HİCRET EMRİ VE HİCRET HAZIRLIĞI
- ASR-I SAADET’TEN KARDEŞLİK ÖRNEKLERİ
- Kur’an okumak berekettir
- Yeme, İçme Ve Uykuda Ölçülü
- Yeme, İçme Ve Uykuda Ölçülü Olmak
- NASÎHAT VE ALLAH’A DAVET
- ÜC AYLAR VE RECEBI-SERIF
- HUTBE ISLAMDA GAYRET VE MÜCADELE
- MUTLULUK VE ISLAM
- Sabani Serif ve Berat gecesi
- ISLAMDA HARAMLIK VE SELAMLIK
- YARATILMISLARIN EN SEREFLISI
- HUTBE DÜNYA VE ALDATICILIGI
- RAMAZAN AYI
- HAC HUTBESI VE ALLAHIN MÜSAFIRLERI
- EŞHURU'L-HURUM VE MUHARREM AYI
- HUTBE MERHAMET VE SEFKAT
- HUTBE HARAMLARDAN KACINMAK
- HUTBE UNUTULAN SÜNNETLER
- TEVBE VE ŞARTLARI
- TEVBE VE İSTİĞFAR
- HUTBE SABIR
- HUTBE ALLAH YOLUNDA NÖBETİN FAZİLETİ
- ZEKÂT ve MALI IBADETLERIMIZ
- HUTBE DILIN AFETLERI
- RABI-UL-EVVEL AYI PEYGAMBERIMIZIN VELADETI VE VEFATI
- HUTBE DÜA VE FAZILETI
- HUTBE RASÜLÜLLAHA SEVDALI COCUKLAR
- HUTBE NASIHAT
- İRŞAD VE DAVET SORUMLULUĞU
- Kutlu Doğum, kâinatın baharıdır
- ALLAH'IN EN SEVGİLİ KULU HZ.MUHAMMED (S.A.V.)
- MAHREMIYYET VE DIKAT EDILMESI ICAB EDEN HUSUSLAR
- MAHREMIYET
- HUTBE ALLAH KORKUSU
- Allahtan Korkunuz!
- MÜMİNLER KARDEŞTİR
- SEVILMESI ICAP EDEN SEYLER
- HUTBE COCUK TERBIYESI VE TALIM
- HİCRET
- Namazin ehemmiyyeti ve namazda tadili erkan
- SABAH NAMAZININ ÖNEMİ
- Namazi terk
- HUTBE GIYBET
- HUTBE KADER VE KAZÂYA İMAN
- Mirac kandili
- REGÂİB KANDİLİ
- MIRAC
- MI´RAC
- Mirac
- Sabani-serif ve berat gecesi
- HUTBE ÖlÜM VE DÜNYA
- ÖLÜM
- KONUSURKEN DIKKAT ETMEMIZ GEREKENLER
- HUTBE.TEVEKKÜL
- Salavât-I Şerîfe okumak
- HUTBE MÜMİN VE EHL-İ CENNETİN KİMLER
- HUTBE EHLI SÜNNET VEL-CEMAAT AKIDESI
- HUTBE GÜZEL AHLAK
- Rasülüllahin güzel ahlakindan
- AHLAK-I HAMÎDE (GÜZEL AHLAK)
- KURBAN VE KURBAN BAYRAMI
- TAHARET VE ABDESTE UYULMASI ICAP EDEN SEYLER
- BEYTÜL-MALE RIAYET
- CUMA GÜNÜ VE NAMAZI
- NOEL VE MİLADİ YILBAŞI
- HUTBE Zilhicce ayi ve hac