Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Hatime

Ey ahiret yolcusu! Senin İçin bir maksad ve bir hedef ta­yin edilmiştir. Kalıbınla, kalbinle, bütün varlığın ve benliğinle ona ulaşmak için çalış ve elinden gelen gayreti göster. Çünkü ona ulaşmak İmkanları sana verilmiştir. Bu yolculuğu, Allah' m nimetini ve İhsanını görmekle kendi nefsinin ayıplarını ve amelindeki kusurlarını görmek arasında yap. Allah'ın nimeti­nin ve İhsanının devamlı ve baki olduğunu görmek ne kadar büyük bir şeydir. Bir arif Allah'ın af ve mağfiretiyle değil de, yapmış olduğu iyiliklerle cehennem azabından kurtulacağına inanırsa günaha girmiş olur. Çünkü her insan Allah'ın affına ve mağfiretine muhtaçtır. Her kulun «Allah'ım bana lütuf ve İhsan buyurduğun nimetleri ikrar ve itiraf ederim, günahımı da İtiraf ederim, Sen beni affet, ben günahkar bir miskinim, Sen Rahim'sin, Gafur'sun» diye af ve mağfiret dilemesidir. Se­nin bütün amellerin Allah'ın sana vermiş olduğu nimetlerin­den en. küçük bîr nimetin bile karşılığı olamaz. Allah sana ni­metini verdiği andan itibaren o nimetin şükrü kargılığında re­hinsin. Allah'ın sana verdiği nimetin hakkını ödedin mi? O nimet senin elinde ve senin tasarrufundadir. Tevbe ve salih amel kapısından girip, Allah'ın rahmetine bağlan. Çünkü Ce­nab-ı Hak Gafur'dur, Şekur'dur.

Cenab-ı Hak kuluna şükredeceği nimetini verir, kul o ni­meti Allah yolunda değil de, kendi nefsine harcasa bile Allah ondan razı olur. Ccnab-ı Hak bîr kul kendisine verilmiş olan nimeti kendisine sarf ederse ona en, güzel mükafat vereceğini ve onu kendisine yakın kılacağını vaad etmiş olduğu gibi, bir kul da günahlarından tevbe ederse, onun günahlannı da mağ­firet edip huzurunda rezil ve kepaze etmeyeceğini vaad etmiş­tir. Çünkü Rabbimiz elbette Gafur'dur, Şekur'âur.

Yamlarak günah işleyenlerin günahlarını Allah'ın affı kap­lamıştır. Allah'ın Iütfuna ve keremine bağlanarak iyilik eden­lerin umudlannı Allah boşa çıkarmaz. Dua edenlerin ve tevbe edenlerin duaları yedi kat göğü delerek Allah'a ulaşır. Allah da kabul eder. Allah'ın affı, mağfireti ve rızkı bütün mahlu-katı kuşatmıştır. Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yok­tur ki, rızkı Allah'a ait olmasın. O, onların meskenlerini de bilir, emanet bulundukları yeri de. Çünkü Rabbimiz elbette Gafur'dur, Şekür'dür.

Cenab-ı Hak, kullarına istenıeden önce bağışta bulunur.

Cenab-ı Hak isteyenlere,, umud edenlere istediklerinin ve umud ettiklerinin kat kat fazlasını verir. Cenab-ı Hak kendisine tev-be eden kimsenin günahları dalgaların, çakılların, toprakların ve kumların adedince olsa bile o kimseye af ve mağfiret eder. Çünkü Rabbimiz elbette Gafur'dur, Şekür'dür.

Tenab-ı Hak kullarına bir ananın çocuğuna olan merha­metinden daha merhametlidir. KuFun tevbesinden dolayı Al­lah'ın sevinci, bir kimsenin bir çölde üzerinde yiyeceği ve içe­ceği bulunan bineğini kaybedip de tekrar bulduğundaki sevin­cinden daha fazladır. Cenab-ı Hak kulunun az iyiliğine büyük mükafat verir. Bir kul Allah'a zerre kadar iyilikle yaklaşırsa Allah ona şükredip, onu medheder. Çünkü Rabbimiz, elbet­te Gafur'dur, Şekür'dür.

Cenab-ı Hak, kullarına isimlerini, sıfatlarını bildirdi. On­lara hilmini ve nimetlerini sevdirdi. Onların günahları kendi­lerine nimet vermesine engel olmadı. Tevbe edenin günahları­nı mağfiret edeceğini, ibadet, taatda bulunana kıyamet günü mükafat veerceğîni vaad etti. Çünkü Rabbimiz elbette Gafur' dur, Şekür'dür.

Bütün saadet Allah'a ibadet ve taattadır. Bütün kârlar Al­lah'la iyi muamelede bulunmaktadır. Bütün mihnetler, meşak-katlar, belalar ve musibetler ise, Allah'a isyan etmekte ve Al­lah'a muhalefet etmektedir. Kul için Allah'a şükredip, O'na tevbe etmekten daha faydalı bir şey yoktur. Çünkü Rabbimiz elbette Gcfur'dur, Şekür'dür.

Cenab-ı Hak, bütün mahlukatı üzerine nimetini akıtıp, rahmet etmeyi kendi üzerine aldı. Cenab-ı Hak, Levh-i Mah-fuz'da «Muhakkak rahmetim gazabımdan üstündür» diye yaz­dı. (Buharı, Müslim, Tirmizi, İbn-i Mace.) Çünkü Rabbimiz elbette Gafur'dur, Şekür'dür. Cenab-ı Hak kendisine ibadet ve taat edenlere şükreder, yani onlara bol bol ecir ve mükafat vcıir. Yapılan ibadet ve taatlar da Allah'ın tevfiki ve fazlıyla­dır. Cenab-i Hak kendisine isyan edenlere de halfm davranır, yani onların cezasını ahirete bırakır. Kulun günah işlemesi kendi zulmünden ve cehaletindendir. Günahkar bir kul Allah'a tevbe edip, Allah da onu affeder ve mağfiret ederse, sanki o kimse hiç günah işlememiş gibi olur. Çünkü Rabbimiz elbette Ga/wr'dur, Şekür'dür.

Cenab-ı Hak bir iyiliğe karşılık olarak on misli sevap ve­ya sayısız ve hesapsız kat kat sevap verir. Bir kötülüğe karşı­lık olarak da bir kötülük yazar. Bir kötülüğün varacağı yer de Allah'ın affı ve mağfiretidir. Tevbe kapısı Allah katında yer­leri gökleri yarattığı andan itibaren kıyamete kadar açıktır. Çünkü Rabbimiz elbette Gafur'dur, Şekür'dür.

Allah'ın kerem ve rahmet kapısı umudların toplandığı ve günahların atıldığı yerdir. Allah'ın bahşiş ve hediye semasının yağmuru kesilmez, bilakis bahşiş ve hediyeleri devamlı bol bol akar. Allah'ın kerem hazinesi doludur harcamak onu ek­siltmez, o gece gündüz daima akar. Çünkü Rabbimiz elbette Gafur'dur, Şekür'dür.

Allah'ın emirlerini ancak sabredenler kabul eder." Allah'ın bahşiş ve ihsanına ancak şükredenler nail olur. Allah'ın azabı? m ancak azgınlar hak eder. Çünkü Rabbimiz elbette Gafurdur, Şekür'dü.

Ey azgın ve asi! Allah'ın seni birden bire yakalamasından sakın, çünkü Allah çok gayretlidir. Eğer Allah sana nimetini ihsan ederken sen O'na isyan etmekte devam edersen, O'rtdan sakın, çünkü Allah seni ihmal etmez, fakat O, çok sabırlı ol­duğu için senin cezanı ahirete bırakır. Ey Tevbe eden! sana Allah'ın mağfireti ve rahmeti müjde olsun. Çünkü Allah Ga­fur'dur, Şekür'dür.

Bir kimse Allah'ın, Şekür yani az bir amele ve azıcık bir iyiliğe kat kat ecir ve mükafat verdiğini bilirse O'nunla çeşitli muamelelerde bulunur. Bir kimse Allah'ın mağfiretinin geniş olduğunu bilirse, mağfiretinin eteklerine sarılır. Bir kimse Al­lah'ın rahmetinin gazabından üstün olduğunu bilirse rahme­tinden ümidini kesmez. Çünkü Rabbimiz elbette Gafurudur, Şekür'dür.

Bir kimse Allah'ın sıfatlarından bir sıfatına sarılırsa, o sı­fat onun elinden tutup, Allah'a götürür. Bir kimse Esma-i Hüsna (Allah'ın doksan dokuz güzel ismi) ile Allah'a giderse, O'na ulaşır. Bir kimse Allah'ı severse, O'nun isimlerini, sıfat­larını da sever. Kalplerin hayatı Allah'ın varlığını birliğini tasdik edip O'nu sevmektedir. Azaların olgunluğu ibadet ve taat-Ia Allah'a yaklaşmaktadır. Vücudun olgunluğu Allah'ın hiz­metinde bulunmaktadır. Dilin olgunluğu Allah'ı zikretmekte ve O'na hamd-ü sena etmektedir. Allah'a şükredenler Allah'ın nimetlerine nail olanlardır. Allah'ı zikredenler Allah'ın rah­metine yakın olanlardır. İbadet ve taat edenler, Allah'ın lütuf ve keremine nail olanlardır. Cenab-i Hak günah işleyenlerin umudunu rahmetinden kestirmez. Eğer onlar tevbe ederlerse Allah onları af ve mağfiret edert eğer tevbe etmezlerse onla­rın günahlarına keffaret olsun ve kusurlarını temizlesin diye onlara çeşitli bela ve musibetler verir. Çünkü Allah Gafur'dur, Şekür'dür.

Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsusdur. Allah'ım sana çok, riyadan uzak ve kendisinde feyiz ve bereket olan hamd ile hamd ederiz. Rabbimiz sana senin sevdiğin ve senin razı olduğun, senin zatına ve celaline layık olan gökleri, yeri ve bunların arasını dolduran hamd ile hamd ederiz. Rabbimiz sana senin, dilediğin şeylerin adedince ve sana yapılan bütün hamdlerin adedince hamd ederiz. Rabbimiz sana senin bilinen ve bilinmeyen nimetlerin adedince hamd ederiz. Rabbimiz sa­na hamd edenlerin adedince, senin zikrinden gafil olanların adedince, kalemin yazdıklarının adedince, levh-i mahfuzda zabtedilmiş olanların adedince, ve senin ilminin kuşattığının adedince sana hamd ederiz.

Allah Teala'nm selatı ve selamı efendimiz Muhammed aleyhisseîam'a ve onun bütün aline ve ashabına ve diğer bü­tün nebilere ve peygamberlere olsun. Cenab-i Hak kıyamete kadar onlara güzellikle tabi olanlardan da razı olsun. Günah­lardan sakınmak ve ibadet ve taatlara güç yetirmek ancak Aziz ve Hakim olan Allah'ın yardımıyla olur. Allah bize yeter. Hem O, ne güzel Vekildir. Tevfik Allah'dandir. Vesselam.[16]









--------------------------------------------------------------------------------

[1] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 175-178.

[2] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 178-185.

[3] Denildi ki, îmam Ahmed, -bu hadis yalandır, münkerdir» dedi. Muhaddisler, «Bu hadisin ravüeri arasında Ammare vardır. Ammare ile münker hadisleri, rivayet eder» demiş­lerdir. Ebu Hatem er-Razi, «Ammare b. Zazan'm hadisiyle getirilemez» demiştir

[4] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 185-190.

[5] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 190-202.

[6] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 202-203.

[7] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 203-205.

[8] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 205-206.

[9] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 207-208.

[10] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları:208-216.

[11] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 216-276.

[12] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 276-299.

[13] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 299-327.

[14] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 327-335.

[15] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 335-338.

[16] İbn Kayyım El-Cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler, İnsan Yayınları: 338-342.


Eserin yazarı: İbn Kayyım El-Cevziyye Eser: Sabredenler ve şükredenler

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Sabredenler ve şükredenler

MollaCami.Com