Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

MUSHAF-I OSMAN NASIL KARŞILANDI?

Hicri 25-30 yılları arasında Hazreti Osman'ın
kurduğu istinsah heyeti, işini tamamladı. Etrafa nüshalar gönderildi. Böylelikle Hazreti Osman Müslümanları bir Mushaf etrafında topladı, ihtilafları kaldırdı.
İbni Esir (H. 630/M. 1232) "Tarih-i Kâmil"inde 30 senesi haberlerinde halkın Kur'an'daki ihtilafını şöyle zikreder: "Humus halkı, kendi kıraetlerinin diğerlerinden daha doğru olduğunu iddia ediyor, çünkü Kur'an'ı Mikdad'dan aldılar. Şam halkı kendi kıraetlerini başkalarından daha doğru buluyorlar, Kûfeliler de aynı şeyi söylüyorlar ve biz Abdullah Bini Mes'ud'dan okuduk diyorlar. Basralılar Ebu Musa El-Eşarî'nin okuttuğu gibi okuyorlar ve onun Mushafına (Lübabül-Kulûb) adını veriyorlar.
İşte bu gibi ihtilafları önlemek için Hazreti Osman, İmam Mushafı yazdırdı. Merkez şehirlere Mushaflar gönderdi. Bütün Müslümanlar yapılan bu işin ehemmiyetini ve iyiliğini takdir ettiler. Ancak Kûfeliler öyle yapmadı. Çünkü Kûfe'ye Hazreti Osman'ın gönderdiği Mushaf gelince Resulûllahın ashabı sevindiler. Ancak Abdullah İbni Mes'ud taraftan olanlar bundan çekindiler. Abdullah İbni Mes'ud ise onların arasına girip: "Böyle yapmayın" dedi, onları itaata davet etti, teskine çalıştı. Osman'ın Mushafını tenkid edene şöyle dedi: "Sus, Osman'ın geçtiği mevkie ben geçmiş olsaydım ben de aynı yolu tutardım," Bu sözü bazıları ters anlayıp İbni Mes'ud'un Hazreti Osman'ın işini beğenmediğine hamlederler. Yâni: "Osman'ın mevkiinde ben olsaydım, onun Mushafına aynını yapardım" dediğini rivayet ederlerse de bu doğru değildir. Mustafa Sadık Rafii bu hususta diyor ki: "Eğer İbni Mes'ud'dan bu rivayet sahih ise bunu Osman'ın Mushafına dahi ve tariz için değil, Zeyd'i bu istinsah işine reis yaptılar diye gücendiğindendir."
İbni Mes'ud, Küfe'de, Übey, Şam'da, idi. Ebubekir zamanında Kur'an cem'olunurken İbni Mes'ud Medine'de değildi. Onun için Zeyd yaptı. Sonra istinsah olunurken Medine'de ise de cem' işiyle meşgul olduğundan bu işde mahareti olan Zeyd kâtip olarak kullanıldı. İbni Mes'ud buna gücendi. "Zeyd çocuklar arasında oynarken ben Resulûllahtan 70 şu kadar sûre okumuştum." dediği rivayet olunur. Aşağıda geleceği veçhile bu ve emsali rivayetlerin sonradan bir maksadı mahsusla ortaya atılmış olmaları ihtimali uzak değildir.
Burada bir noktayı biraz izah edelim: Eski kaynakların bazısında mezheb ve bâtıl fıkraların, bâtıniyye kavgalarının, kaynaştığı o devirlerde uydurulduğu ve düzüldüğü şüphesiz olan bir takım rivayetler Hazreti Osman'ın diğer Mushafları yaktığını söylüyorsa da bu gerçekte böyle değildir. Osman, bozuk ve yanlış kıraatlere yol açan Mushafları yakmıştır. Yazıda nokta ve hareke yok, yeni Müslüman olmuş bir çöl Arab'ı veya Acem'i, gayri Arap Müslüman, doğru yazıp okuyamıyor, İmlâ tesbit edilmiş değil, kaideler yok. İşte böyle bir devirde ne gibi
imlâlarla yazılacağı ve nasıl kaidelerle okunacağı bir düşünülsün. İşte Osman bu gibi yanlış, tashihi kaabil olmayanları yakmıştır.
İtkan'ın, Ulûmü Kur'an'a dair yazılan diğer eserlerin incelenmesinden anlıyoruz ki:

1- Hazreti Osman; Ali, Abdullah İbni Mes'ud, Übey Bini Kâab gibi kibar ashabın Mushaflarına asla dokunmamıştır, Sebep malûm. Onlar düzgün yazılı idi.

2- Vakıa bunlarda da Osman'ın Mushafına uymayan bazı cihetler vardı. Fakat bu sûrelerin tertibi bakımındandı. Hazreti Ali nüzul sırasiyle tertip etmişti. İbni Mes'ud uzunluk ve kısalık bakımından bir başkalık yapmıştı.
Hatta bazı rivayetlere göre İbni Mes'ud, muavvazateynin heyet tarafından Mushaf-ı Osman'a yazılmasına itiraz etmişti. Neden? Evvelâ bu rivayet zayıftır. Haydi sıhhatini kabul edelim. İbni Mes'ud bunu bilinişinden dolayı yapıyordu. bu husustaki nakilleri görelim:
İbni Hacer (H.852/M.1448) Buharî şerhinde diyor ki: İbni Mes'ud'un muavvazateyni Mushafına yazmadığı haberi, rivayet bakımından sabittir. Âhmed ve İbni Hibban rivayet ederler ki, o muavvazateyni Mushafına yazmamıştı. Diğer bir rivayette (Muavvazateyni kazırdı) deniyor. Bunun (Muavvazateyn) kelimesini kazırdı olmak ihtimali de vardır. Çünkü Gazalî'nin de İhyail-Ulûm'da izah ettiği gibi ashab Mushafı her şeyden tecrid ederek yazar-lardı.
Bezzar ve Taberanî (H. 360/M. 970) İbni Meş'ud'un muavvazateyni okumadığını söylüyorlar. Fakat okumazdı, demek, Kur'an'dan değildi demek midir? Bundan inkâr mânası nasıl çıkar bilmem?
Müslim ((H. 261/M. 874) şârihi İmamı Nevevî (H. 676/M. 1277) "Şerhi Mühezzeb" de diyor ki: "Bütün Müslümanlar muavvazateyn ve Fatiha'nın Kur'an'dan olduğunda ittifak ve icma' etmişlerdir. Onların Kur'an'dan olduğunu inkâr eden kâfir olur. İbni Mes'ud'dan rivayet olunan şey bâtıldır, doğru değildir."
İbni Hazm (H. 456/M. 1063) da "Bu, İbni Mes'ud'a yalandır ve iftiradır" diyor. Fahreddin Razî de bu rivayeti kabul etmemektedir. Bu, İbni Mes'ud'a iftiradır, diyerek bu müşkileden çıkıyor.
Kadı Ebubekir Bakıllânî diyor ki: "İbni Mes'ud'a nisbet olunan bunların Kur'an'dan olmadığı rivayeti sahih değildir. Onları Mushafından kazıdı, ıskat etti. Çünkü onların yazılmasını inkâr ederdi. Kur'an'dan değildir diye değil." İşte en doğru tâlil, neden de bu olsa gerek. Çünkü rivayetlerin arasını telif ediyor. Yazılmasını inkâr ediyordu. Bazıları bunu Kur'an'dan olduğunu inkâr ediyor şeklinde anladılar. Rivayetin ibaresine bak: "Onları Mushafından kazıdı ve ıskat etti." Kadı İyaz'a göre de böyledir, o, bunların Kur'an'dan olduklarını değil, yazılmasını inkâr ediyordu. İstinsah işine kadar bu fikirde idi. Sonra umumun dediğini o da kabul etti. Çünkü İbni Mes'ud'a göre sünnet olan ancak Resulûllahın yazılmasını emrettiklerini yazmaktır. Halbuki muavvazateynin yazılmasını emrederken işitmemiş ve yazdırırken görmemişti. İşte işin içinden çıkmak için en emin yol Bakıllânî'nin dediği bu tevildir. Bu, Kur'an'ın sıhhatına ve tevsikına, tahriften âzare olduğuna, Kur'an umuruna ne kadar ehemmiyet verildiğine bir delildir. Ashab bu hususta çok titiz davranıyordu.
Bilhassa Fatiha hususunda nisbet olunan kavil ne yersizdir. Fatiha beş vakit namazda okunan bir sûre olduğundan onun etrafında şüpheye düşürmek pek garazkârane bir iftiradır. Bu hususta ihtilaf olsa şöhret bulurdu. Kur'an cem'olunurken, istinsah edilirken kibar ashab sağ, işi ilân ettiler, İbni Mes'ud'un böyle bir itirazı duyulmadı. Bunlar sonradan uydurulmuş garip rivayetlerdir. Zındıklar bunları maksadı mahsusla ortaya atmışlardır. Yukarıda İbni Mes'ud'un Mushaf-ı Osman'a itaat etmelerini Kûfelilere tavsiye ettiğini nak-letmiştik. İbni Mes'ud'dan doğru olan o rivayettir.
İbni Kuteybe (H. 276/M. 889) "Müşkilül-Kur'an" nam eserinde diyor ki: "İbni Mes'ud, Fatihayı ıskat etmiştir. Çünkü Kur'an deffeteyn arasına şek ve nisyan, ziyade ve noksan korkusundan dolayı toplandı. Halbuki Fatiha Sûresi için böyle bir tehlike varid değil. Namazda daima okunuyor. Kısadır, herkes onu belliyor. Artık onda da şüphe edilecek değil ya."
İbni Hacer de (H. 852/M. 1448) Ebubekir Bakıllânî'nin (H. 403/M. 1012) yukarıda geçen telifini makul görüyor: Yazmayı inkâr ederdi, Kur'an'dan değildir, demiyordu. Onun görüşü şöyle idi. Onlar biribirlerinin görüş ve kanaatlarına hürmet etmesini bilirlerdi, öyle senetsiz, sepetsiz söz söylemezlerdi.
Bu hususta söz sahibi olanlara ittibadan başka çare yoktur. Ashab, Kur'an'ı Resulûllahtan telâkki etmiştir. Bu hususta onlar rey sahibidir. Osman'ın heyeti ne yaptıysa onu kabul ettiler. Çünkü, Kur'an'ı, Sahibi Vahiyden telâkki eden en salâhiyetli adamlar bu işi yapmıştı.


Eserin yazarı: Osman Keskinoğlu Eser: Kuranı Kerim Bilgileri

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Kuranı Kerim Bilgileri

MollaCami.Com