Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

BEŞERİYETE NELER BAHŞETTİ

Kur'an-ı Kerim, İslâmiyetin ana kitabıdır. Dinin esasıdır. Ümmül-Kitaptır. Peygamberimiz Hazreti Muhammed'e nâzil olup ondan tevatüren naklolunan nazmı celildir. Usulü fıkıhta beyan olduğu üzere din, ahkâmı şer'iye dört delile dayanır. Hükümler onlardan alınır. Delilsiz hüküm yoktur.
O dört delil de şunlardır:
1-Kitap,
2-Sünnet,
3- İcma'ı ümmet,
4- Kıyas-ı fukaha.
Asıl deliller bunlardır. Bunlardan başka, istishab, istihsan, mesalihi mürsele, zaruret; belvayi âm gibi fer'î deliller de varsa onlara göre verilen hükümler azdır.
Dört delili de kitap ve sünnete ircâ ederler. Çünkü kıyas, müsbit değil, muzhirdir. Yâni kıyasa behemehal bir makîsün aleyh lâzımdır. Makîsün aleyh-teki hüküm, aradaki müşterek illet dolayısiyle makise de geçirilir. Oradaki hüküm aslın deliliyle sabit olmuş olur. Böylelikle kıyas diğer edillenin içine girer. İşte kıyas müsbit değil, muzhirdir, demekle usülcüler bunu ifade etmiş oluyorlar.

İcmaı ümmete gelince: İcmaa da bir senedi icma' lâzımdır. Senedi icma' ya kitap veya sünnet olduğundan böylece icma' da onlara dayanmış olur.
Sünnet de kitabın şerh ve tefsiri mesabesindedir. Böylelikle aslı asil Kur'an'dır. "Tibyanen li-külli şey'in, mâ ferratna fil-kitâbi min şey'in" ile tavsif buyurulan kitap odur.
Kitabı Celil de nazmı elfazdan müteşekkildir. Lâfzın ise vaz'ı itibariyle, istimal itibariyle, mânasının zuhuru ve hafası yâni mânaya delâlet itibariyle ve o mânaya vukuf itibariyle taksimi vardır. Lâfız bir mânayı ifade için o mânaya
vazolunur, O mânada istimal edilir, istimal olunduğu mânaya delâleti nasıldır, o mânadan ne anlaşılır, ne çıkar, işte bunları usulü fıkıh etrafiyle inceler ve bu çeşitli itibarlarla Kur'an'ın elfazı şöyle taksim olunur:
1- Vazı' itibariyle: hâs, âm, müşterek ve cem'i münekker.
2- Mânaya delâlet itibariyle:
Mana açıksa: Zahir, nas, müfesser ve muhkem
Mana kapalıysa: Hafiy, müşkil, mücmel ve müteşabih.
3-İstimal itibariyle: Hakikat, mecaz, sarih ve kinaye.
4- Müctehidin mânaya vukufu itibariyle: İbâre, işâret, delâlet ve iktizâ.

İşte bunları ihata ederek müctehid Kur'an'dan hüküm istinbat eyler. İslâm fıkhı böyle metin esaslara dayanır. Çok geniştir. Bir çok hukukî esaslar vazetmiştir. Delilsiz hüküm yoktur. Her hükmün bir sebep ve illeti vardır. Hüküm illetle beraber deveran eder. Fıkhı hükümler öyle gelişi güzel değildir. Bir usul ve kaideye göredir. Fukaha hüküm verirken ne kadar incelikleri gözönünde bulundurduklarına bir örnek vermiş olmak için buracıkta bir misal zikredip geçelim:
Yırtıcı kuşların artığı temiz, yırtıcı hayvanların ise temiz değildir. Hepsi yırtıcı iken neden arada fark yapılıyor. Fukaha şu ince noktaya göre hükmü ayırıyorlar: Kuş gagasiyle su içer. Gaga kemiktir; ona necaset bulaşmaz, içine işlemez. Gaga necaseti nâkil değildir. Hele gagasını tüyüne veya otlara silince bir şey kalmaz. Hayvan ise dudağiyle içer. Dudak rutubetlidir. Necaseti nâkildir. Eğer leş falan yediyse dudağında necaset vardır. Suya onu sokup su içince su necis olur. Onun için yırtıcı hayvanların artığı temiz değildir. İşte aradaki fark bundandır.
Nazm-ı celil-i Kur'an'dan hüküm istinbatı için usulü fıkıha lüzum vardır. Tefsirde de mühim yer alır.
Gazali ve sair ulema Kur'an'da ahkâm âyetlerinin 500 olduğunu söylerler, bazıları daha az sayar.


Eserin yazarı: Osman Keskinoğlu Eser: Kuranı Kerim Bilgileri

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Kuranı Kerim Bilgileri

MollaCami.Com