Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Sultan Hamid'in Ruhaniyetinden İstimdat


Sultan Hamid'in Ruhaniyetinden İstimdat

Mabeyn Başkâtibi TAHSİN PAŞA'nın Hatıratından.

Nerdesin, şevketli Sultan Hamid Han,
Feryadım varır mı bârigâına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör bak günahına!

Tarihler ismini andığı zaman, Sana hak verecek, hey koca Sultan; Bizdik utanmadan iftira atan Asrın en siyasi Padişahına!

Divâne sen değil, meğer bizmişiz! Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz! Sade deli değil, edepsizmişiz! Tükürdük atalar kıblegâhına.

Sonra, cinsi bozuk, ahlâkı fena, Bir sürü türedi, girdi meydana. Nerden çıktı bunca veled-i zina? Yuh olsun bunların ham ervahına!

Rıza Tevfik
Mithat Paşa'ya İngiliz Sefirinden Gelen Mektup
Mithat Paşa'ya İngiliz Sefirinden Gelen Mektup

Mithat Paşa, henüz Türkiye'ye dönmeden, Girit adasında bulunduğu günlerde İngiliz Sefiri Sor Austin Layard'ın bir mutemedinden 3 Ekim 1878 tarihli aşağıdaki mektubu almıştı.

Altes;

Sefir Sor Austin Layard bana dedi ki: Sadarette bulunduğunuz sıralarda her gün sofranıza oturan adamlardan birinin, Rus Generali İgnatiyef'e para mukabilimde casusluk ettiğine dair eline gayet kesin deliller geçmiş. Sadık bir adamınız olduğunu zannettiğiniz bu casus, safranızda konuşulan şeyler hakkında her gün Rusya Sefirine muntazaman raporlar vermekteymiş.

Sefir cenapları bundan başka Padişahın etrafında para almakta olan adamların bulunduğunu da haber almış. Altesiniz hakkında Abdülhamid'in vehmini tahrik edenler ve bunun sonucu olarak uzaklaştırılmanıza sebep olanlar da bunlarmış... Bu sebeple Sefir hazretleri, Abdülhamid'e sizden bahsederken, çok ihtiyatlı bir dil kullanmak zorunluğunda kalıyormuş ve söylediğine göre, Viyana'da bulunduğunuz bir sırada, Padişahın ihsanını reddetmiş olmanız da fena tesir yaratmış.
Sefir cenaplarından aldığını talimat üzerine, Altesinize şunu da bildirmek isterim ki, Abdülhamid, her ne kadar sizi bir aralık Girit'e Vali tayin etmeyi düşünmüş ise de, Sefir, elinden geldiği kadar buna engel olmaya çalışmış. Zira, Girit'deki hoşnutsuzluk azalmayacağı için, ne yapılsa beyhude olacak ve büyümekte devam edecekmiş. Zaten, memleketinize faideli olabilmeniz için, mutlaka bundan daha

yüksek bir makama geçmeniz icap ediyormuş... Sefir, Altesinizle bir yerde buluşup görüşmeyi çok arzu ediyorsa da, buna, şimdilik imkân görememektedir. Kendisi ile gizli olarak yazışmak istediğiniz takdirde, Sefiri çok memnun edersiniz.
Sefir, sizin şahsî iştirakiniz olmadan, Türkiye'de devam edilecek İslâhatın büyük güçlüklerle karşılaşacağına kanidir, İngiltere'nin Doğu'da takip etmesi en uygun olacak politika ile, Türkiye'de yapılması lâzım gelecek İslâhat hakkında vereceğiniz fikirler, Sefir tarafından büyük bir ehemmiyet ve alâka ile telâkki edileceğinden şüphe etmeyiniz. Sefire, doğrudan doğruya yazmayı daha muvafık gördüğünüz takdirde, benim vasıtamdan büyük bir güven içinde faydalanabilirsiniz. Sizi şerefimle temin ederim ki, Sor Austin Layard ile yapacağınız yazışmadan kimsenin asla haberi olmayacaktır.Hürmetlerimle...

İngilizlerin ünlü Başvekili Disraeli, Lord Salisbury'e Abdülhamid için şunları yazıyor:

«Avam Kamarasının 'Mavi Kitap'ını çevirtmiş.Foster'in Bulgar sorunu üzerindeki söylevlerini de okumuş! Hem de bir tek karısı var. Bir Roxalana! Acaba bir muhteşem Süleyman olabilir mi?..

BLAK, 598

Mithat Paşa'nın oğlu Ali Haydar Mithat, hatıralarında aynen şunları yazıyor:

«Mithat Paşa İzmir'de tevkif olunduğu zaman, mahrem bir vasıta ile kışladan haremine bir mektup göndermişti. Bunda şöyle diyordu:



Siyah kaplı çanta içinde bir mektup var. Bu mektubu, Londra'da 6 avenue İndia'da Mr. Meyer'e gönderiniz; olmadığı surette ise, mahvediniz.
Gönderilmeğe vakit ve imkân bulunmadığı için, mektup validem tarafından imha edilmişti.
Şehadet haberi geldikten sonra, Validem beni yanına çağırarak mahvedilen mektuptan maada diğer evrakı, mezkûr siyah çantadan çıkardı ve Fransızca yazılmış oldukları için birer birer hepsini bana okuttu. Bunların içinde meşhur Gambeta'nın Mithat Paşa'ya hitaben yazdığı mektuplara da tesadüf ettim. Cumhuriyet idaresinden birçok bahisler vardı. Fakat o zaman yaşım, bu mektupları tam manasiyle anlamama müsait olmadığından, Valideme sadece tercüme etmekle iktifa ettim. Validem mektupları hemen elimden alarak, kimseye buna dair bir §ey söylemememi tenbih ettikten sonra yaktı.»

Namık Kemal'in tutuklu bulunduğu sırada babasına gönderdiği istintak pusulasının 3 numaralısında aynen şöyle denmektedir:

Mustantikler : Sen başına birkaç adam toplayacak da Sultan Murad'ı arayacakmışsın. Sen «Padişaha, verilen maaş çoktur, yüzbin kuruş maaşla Şerife biat e'delim,» demişsin.
Kemal : Lâkırdıların beyninde tenâkkuz var. Sul
tan Murad tarafdarı isem, Şerife biati
terviç etmem. Şerife biat fikrindeysem,
Sultan Murad'ı aramaya ne hacet? Ben
padişahın inayet - didelerindenim. Huku
kunu hem bilir, hem de muhafaza ederim.
Hattâ Kanun-u Esasî'den hükuk-u salta
nata müteallik olan bendleri kaldırıp da
ettikleri zaman, huzur-u hümayuna

en evvel ben feryatnameleri yetiştirmiştim. Bu hezeyanları kim ihtiyar ediyor?..

Süleyman Paşa hatıralarında; Mithat Paşa ve yakınlarının «Hediye-i askeriyye» cemiyeti ile, «Asakiri milliyye» cemiyetlerinin kurulduğunu, bu cemiyetlerden Mithat Pa-şa'nın Saray'a malûmat vermediğini öğrenmesi üzerine, Cemiyetin başkam Ziya Paşa (şair) ya:

«— Bu millet askeri teşkili hususunda, Zat-ı Şahane'ye malûmat verilmiş midir? diye sual ettim. Ziya Paşa cevaben :

— Bilmiyorum, fakat zannederim ki o yolda bir muamele cereyan etmemiştir, dedi. Onun üzerine:

— Benim evde misafirlerim var, gidemem. Fakat siz doğruca Mithat Paşa hazretlerine gidiniz; ve Asâkiri Milliye teşkili meselesini Zat-ı Şahane'ye arz ve istizan etmesini ve Avrupa'da bile Asâkiri Milliyye, İmparator ve Kralların emriyle teşkil ve kuşat olunageldiğini benim lisanımdan olarak arz ediniz.

Dedim. Doğrusu Ziya Paşa dahi:

— Re'yiniz makul ve mülahazanız becâdır. Şimdi gider söylerim, dedi. Ziya Paşa o akşam (Mithat Paşa'nın) devlethanelerine giderek takrir etmesi üzerine, intibah ve kabul etmeleri iktiza ederken, katiyen ehemmiyet vermemiş ve Zat-ı Şahane'ye de arz etmemiş oldukları muahharan anlaşıldı. Hattâ Hediyei Askeriye Cemiyetinin ve Asâkiri Milliye Patır-dılarının katiyen ref'u ilgası hakkında sadır olan iradei se-niyyei takdirâmız üzerine müşarünileyh hazretlerine (Mithat Paşa'ya).

— Bendeniz Ziya Paşa ile, âkibetin bu hale müncer ola
cağım ve Asâkiri Milliyye meselesinin, hak-i pây-i şahaneye lüzum-ı arzını ihtar etmiştim. Size 'söylemedi mi?.. Diye vaki olan istizahıma karşı:
— Hayır, bana böyle bir şey söylemedi.
Buyurmuşlardı. O sırada Köse Raif Efendi dâhi hazır idi.
Paşa'nın yanından çıktıktan sonra Raif Efendi yanıma gelerek:
— Paşa yalan söyledi! Ziya Paşa, ihtaratı şaibenizi teb
liğ etmişti. Hattâ ben de hazır idim. Lâkin paşa mühimsemedi,» dedi.

Namık Kemal'in sürgün gittiği Midilli'den gönderdiği mektuplardan parçalar.

Midilli'ye varır varmaz, kızı Feride Hanım'a gönderdiği mektuptan :
«Selâmetle Midilli'ye vasıl olduk. Amma görsen, ne kadar güzel yer. Seni düşünmesem, hiç buradan ayrılmasını is-temiyeceğim.»


Eserin yazarı: İsmet Bozdağ Eser: II. Abdülhamid Han'in Hatıra Defteri

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

II. Abdülhamid Han'in Hatıra Defteri

MollaCami.Com