Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
Ermeni Meselesi
Ermeni Meselesi
12.Mart.1333 (1917) Beylerbeyi Sarayı
Dün yazdığım satırları bugün bir daha okudum. Gladis-ton'un «Kızıl Sultan»! tarih sahnesinden çekileli sekiz yıl on bir ay oldu. Acaba Ermeni vatandaşlarım hallerinden daha memnun ve geleceklerinden daha güvenli midirler?..
Fitneyi Bastırmak îçin Elimden geleni yaptım.»
Çok geçmeden buna Fransızlar ve İngilizler de katıldılar. Osmanlı ülkesinden koparılacak yeni parçada, onlar da söz sahibi olmak istiyorlardı, ilk Ermeni komitesinin Türkiye'de değil de Pariste kurulmuş olması, her şeyi ortaya koyar. Fitnenin başı dışarda idi.
Ben, fitneyi bastırmak, bu iyi Osmanlıları, yanlış yollara sapmaktan kurtarmak için elimden geleni yaptım. Bir yandan kendilerine şefkatle muamele ettim, bir yandan Katolik ve Ortodoks Ermeniler arasındaki anlaşmazlığı kullanarak, uzun müddet, bir fikir etrafında toplanmalarını engelledim.
Fransızlar, Katolikleri himaye ediyorlar, Ruslar, Ortodokslara arka çıkıyorlardı. Ben, bazen birini, bazen ötekini tutarak, ama her ikisinin de Osmanlı Reayası olduğunu hatırdan çıkarmayarak, tahrikleri önlemeğe çalıştım. Önce birbirlerini kırdılar, sonra dönüp Müslüman ahaliye saldırdılar.
Bu oyunu, ben de dünya da biliyordu. Çünkü Bulgaristan'da denenmiş ve sonunda Bulgaristan'a muhtariyet adı altında bağımsızlık kazandırmıştı. Onun için zabıta kuvvetleri ile, Ermeni - Müslüman çatışmasını önlemeğe çalışıyordum. Ermenilerin muradı, Müslümanları kışkırtmak, üstlerine saldırtmak, sonra da dünyayı ayağa kaldırtmaktı. Bundan sonra Avrupa devletleri işe karışacaklar, bu iki unsurun bir arada yaşayamayacaklarını ileri sürerek muhtariyet isteyeceklerdi.
Papazlar, Öğretmenler, Ajanlarla sürdürülen bu tahrikler, önceleri pek itibar görmedi. Birçok Osmanlı Ermeni, bu kışkırtmaları hoş karşılamadı. Bunun üzerine kurulan çeteler, önce bu namuslu Ermeni vatandaşlarımı yola (!) getirmek için bunları kesip öldürmeğe başladılar. Bu namuslu Ermeniler, bir taraftan hükümetten, bir taraftan çetelerden çekmiyorlardı. Sonra, sonra bunlar da çeteleri desteklemeye, beslemeye, saklamaya başladılar.
Türk Kılığına Girmiş Ermeni Eşkıyaları
Birinci safhası böyle biten oyunun ikinci safhasına geçildi. Türk kılığına giren Ermeniler, kendilerine yardım etmek istemeyen kendi vatandaşlarını öldürüp sonra da «Görmüyor musunuz, sizi Türkler kesiyor, siz hâlâ bizimle birlik olmuyorsunuz» demeğe başladılar. Bir yandan da Türk köylerine giriyorlar ve Müslüman halkı türlü işkencelerle öldürüyorlardı. Bunların içinde, vücudu bıçakla yarılıp içine barut doldurulduktan sonra tutuşturulanlar da vardı!
Bu Ermeni tahrikçileri özellikle Sason bölgesinde tahriklerini sürdürüyorlardı. Bu Ermeni - Müslüman kavgasını sona erdirmek için, müşir Zeki Paşa emrindeki orduyu, bu sahaya sevk ettim ve ayaklanmayı bastırdım. Büyük devletler elçileri, birbirleri peşinden Saraya koştular; zavallı Ermenilerin kılıçtan geçirildiğini ve bunun zulüm olduğunu söylüyorlardı. Hele İngiltere elçisi, hemen bir tahkikat heyetinin kurulmasını istiyor ve buna öncülük etmek için de bir İngiliz Askerî Ataşesinin hemen olay yerine gönderileceğini söylüyordu. Bütün elçilere ve bu arada daha sert bir dille İngiliz Elçisine, bunun bir asayiş meselesi olduğunu, Ordunun buralardaki eşkiyaları temizlediğini söyledim ve ilâve ettim : «Ataşe göndermenize müsade edemem. Çünkü bu günlerde buralarda bir İngiliz Ataşesinin görünmesi, yatışmış toplumları yeniden birbirine düşürebilir.»
Elçi yanımdan hayret içinde ayrıldı. Çünkü ben o günlerde İngiltere'nin uzak doğuda Ruslarla başlarının iyice derde girmiş olduğunu biliyordum. Hem Rusya, hem İngiltere, hem de Almanya'dan çekinen Fransa ciddî bir müdahalede bulunamazdı. Nitekim bulunmadı da.. Fakat bunu izleyen yıllar İngiltere Ermeni meselesini ayakta tutmak için, elinden geleni yaptı. Çünkü bu suretle Mısır'da giriştiği işleri örtmüş oluyor, dünyanın dikkatini Türkiye üzerinde uyanık olarak tutuyordu.
Türk Kılığına Girmiş Ermeni Eşkıyaları
Birinci safhası böyle biten oyunun ikinci safhasına geçildi. Türk kılığına giren Ermeniler, kendilerine yardım etmek istemeyen kendi vatandaşlarını öldürüp sonra da «Görmüyor musunuz, sizi Türkler kesiyor, siz hâlâ bizimle birlik olmuyorsunuz» demeğe başladılar. Bir yandan da Türk köylerine giriyorlar ve Müslüman halkı türlü işkencelerle öldürüyorlardı. Bunların içinde, vücudu bıçakla yarılıp içine barut doldurulduktan sonra tutuşturulanlar da vardı!
Bu Ermeni tahrikçileri özellikle Sason bölgesinde tahriklerini sürdürüyorlardı. Bu Ermeni - Müslüman kavgasını sona erdirmek için, müşir Zeki Paşa emrindeki orduyu, bu sahaya sevk ettim ve ayaklanmayı bastırdım. Büyük devletler elcileri, birbirleri peşinden Saraya koştular; zavallı Ermenilerin kılıçtan geçirildiğini ve bunun zulüm olduğunu söylüyorlardı. Hele İngiltere elçisi, hemen bir tahkikat heyetinin kurulmasını istiyor ve buna öncülük etmek için de bir İngiliz Askerî Ataşesinin hemen olay yerine gönderileceğini söylüyordu. Bütün elçilere ve bu arada daha sert bir dille İngiliz Elçisine, bunun bir asayiş meselesi olduğunu, Ordunun buralardaki eşkiyaları temizlediğini söyledim ve ilâve ettim : «Ataşe göndermenize müsade edemem. Çünkü bu günlerde buralarda bir İngiliz Ataşesinin görünmesi, yatışmış toplumları yeniden birbirine düşürebilir.»
Elçi yanımdan hayret içinde ayrıldı. Çünkü ben o günlerde İngiltere'nin uzak doğuda Ruslarla başlarının iyice derde girmiş olduğunu biliyordum. Hem Rusya, hem İngiltere, hem de Almanya'dan çekinen Fransa ciddî bir müdahalede bulunamazdı. Nitekim bulunmadı da.. Fakat bunu izleyen yıllar İngiltere Ermeni meselesini ayakta tutmak için, elinden geleni yaptı. Çünkü bu suretle Mısır'da giriştiği işleri örtmüş oluyor, dünyanın dikkatini Türkiye üzerinde uyanık olarak tutuyordu.
Eserin yazarı: İsmet Bozdağ Eser: II. Abdülhamid Han'in Hatıra Defteri
II. Abdülhamid Han'in Hatıra Defteri
- Abdülhamid'in Hatıra Defteri Peşinde 30 Yıl
- Bir Tarih Hazinesi
- «Utarit» Dergisi'nde Yayınlanmış.
- Üstünden 14 Yıl Geçti
- Hikaye Tazeleniyor
- Üstünden 12 Yıl Daha Geçti.
- Kolze Bulunuyor
- Her Kolze ile Karşı Karşıya
- «Benden Ne istiyorsunuz?»
- Babam Çok Severdi Abdülhamid Sultanı
- «Hatıraları Niçin Yayınlamadınız?»
- «Artık Sana Emanet»
- YENİ DEVLET TAKVİMİ
- Şehzadelik Günleri
- Veliahd Murat Efendî'nin Mektubu
- Ben Edebiyatçıların Değil, Edepsizlerin Düşmanıyım
- «Ben Yangın Bırakmışım!»
- Ben Ödedim, Onlar Borçlandı.
- Ben Ne Şahıs Olarak, Ne Makam Olarak Sorumluyum.»
- Mithat Paşa
- «Mithat Paşa'nın Politikası Hatalı İdi.»
- O İşret Gecesinde
- Mithat Paşa'nın Ölümünde Parmağım Yok...»
- Sultan Abdülaziz Öldürülmüştür.
- Mithat Paşa'nın Ölümünde Parmağım Yok...»
- Mithat», «Deva-i Devlet» Demekti..
- Şerif Abdülmuttalibin ihbarı
- Sait Paşa Bazen Cesurdu.»
- Mithat Paşa İngilizlere Güveniyor.
- Mithat Paşa'nın Sürgün Günleri
- Namık Kemal
- Allah Taksiratını Bağışlasın.»
- Ermeni Meselesi
- jön Türkler
- 33 yıl süren siyasetin sırrı...
- DÜNYADA YALNIZIZ.
- İngiltere pirelendi.
- İngiliz Aldatmacası
- Şahsıma Bağlı Müstakil Bir İstihbarat Teşkilâtı Kurdum..
- 24.Mart.1333 (1917) Beylerbeyi
- Zağra ve Pilevne Zaferler!
- 93 Muharebesini Tarih Şaşırmadan Yazacaktır.»
- Ruslar İstanbul Kapısında
- Vatan Hainlerine Karşı Sansür
- Fitne Patlıyor..
- Halk Sinirleniyor, İttihatçılar Gözdağı Veriyorlar
- Mahlu Bir Padişah
- Selanik Göçü
- Hemen Kumandanı Arattım.
- Gayr-i Mes'ul Bir Heyet Devleti Toptan Ele Geçirmişti
- Teminatı, Millet Meclisi Vermeliydi...
- Servet, Orduya Teslim Ediliyor.
- Ali Muhsin Bey, Hapis Ediliyor
- Halit Ziya Bey Geliyor.
- «Gece Hızlı, Hızlı Kapım Vuruldu.»
- Talat Paşa'nın Ziyareti.
- Enver Paşa, Kılıcını Çıkarmıştı.
- ABDÜLHAMİD'İN DİLEKÇESİ
- Padişaha Bir Suikast İhbarı ve Abdülhamid'in Tutumu
- Abdülhamid ve Kolera
- Sultan Hamid'in Ruhaniyetinden İstimdat
- Türk Tarih Kurumu Kitaplığı 499 numaralı dosya
- Namık Kemal'in damadı
- Abdulhamid İle Bir Görüşme
- Abdülhamid ve İdaresi