Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
Amel
Benim söylediklerimle amel etmeyen, onları
anlayamaz. Ancak amel ederse anlar.
Çalış. İleri atıl. Ara. Zira hiçbir şey, sana
kendiliğinden gelmez. Nasıl ki, rızık elde etme
hususunda külfete katlanıyorsan, aynen bunun gibi,
salih ameller işlemek için de külfete katlanman
gerekir.
Senin amellerinin suret ve şekli değil, bilakis
mânâsı makbul ve muteberdir. Amellerde esas olan
şekil ve suret değil, tersine mânâ ve ruhtur.
Akıllı kişiler olunuz. Akıllı kişiler gibi hareket
ediniz. Siz, amellerinizle Allah’a karşı âdeta
övünüyorsunuz. Halbuki Allah’ın nazarında sizin o
amellerinizin bir sinek kanadı kadar değeri yoktur.
Meğer ki gerek halvet, yalnızlık anlarınızda ve
gerekse bütün diğer hallerinizde Allah’a karşı hep
ihlasla, içtenlikle hareket etmiş olasınız.
Hiç tükenmeyen hazine sıdktır, doğruluktur,
ihlastır, İzzet ve Celâl sahibi Allah’tan korkmaktır,
yalnız ve ancak O’ndan ummak ve her ahvalde
O’na dönüp, O’na teslim olmaktır.
Unutma ki, ilim ve bir de bilmediğin hususlarda
teslimiyet, İslam’ın ta kendisidir.
İnsanlarla, hem ilme, hem amele, hem de ihlasa
sahip bir dille konuş. Amelsiz, sadece ilme sahip
bir dille konuşma. Zira böyle bir dil ne sana fayda
verir, ne de yanındakilere.
Amelsiz ilmin bereketi gider. Kendisi ise senin
aleyhinde delil olarak ortada kalır. İlmine meftun
bir âlim olursun. İlmin ağacı senin yanında kalır,
meyvası ise yok olur gider. Çünkü onun meyvası
ameldir. İlminle amil olmayınca, meyva yok
demektir.
Allah’tan, kendi huzurunda senin için bir hal ve
makamı nasip etmesini iste. Eğer sana bu makamı
nasip ederse, bu sefer de onu gizlemeyi iste. Zira
Allah ile arandaki bir şeyi açığa vurmaktan
hoşlanman, senin mahvolmana sebep olur.
Neticesinden emin olmadıkça ve Allah’tan kalbine
kesin bir işaret gelmedikçe konuşma, bir cümle bile
sarfetme. Düşün bir kere: Eğer evinde yiyecek bir
şeyler hazırlamamışsan, bir kısım insanları orada
yemeğe nasıl davet edebilirsin? Nasıl ki bir bina
inşa edileceği zaman önce temele ihtiyaç varsa ve
bina ancak temelin üzerinde yükselebiliyorsa, tıpkı
bunun gibi, Allah dostları kervanına katılabilmek
için de önce bir temele ihtiyaç vardır.
Önce kalp arazini kaz. Ta, ondan hikmet suyu
fışkırıncaya kadar. Sonra ihlas, mücahede ve salih
amellerle binayı yap. Ta, köşkün yükselinceye
kadar. İşte bundan sonra da insanları oraya çağır,
davet et.
Allahım; bizim amellerimizin ruhsuz cesetlerini
Senin ihlasının ruhu ile ihya et, dirilt.
Halk senin kalbinin içinde olduktan sonra, onlardan
ayrı kalmak ve halvete çekilmek sana ne fayda
verir ki?
Uzuvların ilacı, onların günah işlemesine engel
olmaktır. Uzuvlarının günah işlemesine meydan
bırakmayan kişi, onların devasını vermiş demektir.
Mesela sen, elini haramdan, başkalarının hakkına
uzanmaktan, başkalarına zulüm ve haksızlık
etmekten alıkoyarsan, işte o zaman onun devasını
vermiş olursun.
Eserin yazarı: Abdülkadir Geylani Eser: Fethü´r Rabbani