Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
Allah Korkusu ve Sevgisi
Cennet ve cehennemi yaratmamış olsa bile, İzzet
ve Celâl sahibi Allah, korkulmaya ve ümit
beslenmeye lâyıktır. Sırf zatını ve rızasını taleb
ederek O’na itaat ediniz. Üzerinizde ne O’nun lütuf
ve ihsanının düşüncesi bulunsun, ne de azabının
endişesi. O’na kulluk; emirlerine boyun eğmek,
yasaklarından kaçınmak ve takdirlerine karşı sabırlı
olmakla mümkündür. O’na dönünüz. Bir daha
işlememek üzere günahlarınıza tövbe ediniz. O’nun
huzurunda ağlayınız. Hem gözlerinizin yaşları, hem
de kalp gözlerinizin yaşları ile O’nun için tevazu
gösteriniz. O’nun huzurunda kendinizi hakir
görünüz. Ağlamak, bir ibadettir. Ağlamak,
tevazuda mübalağa demektir.
Sana dünyada da, ahirette de O’nun muhabbeti
gerek. O’nun sevgisi gerek. O’nun muhabbetini
kendin için en mühim şey addet. Muhabbet, yani
Allah sevgisi, sana behemehal lâzım. Sana faydası
dokunacak yegane şey odur. Her insan, seni gene
kendisi için, kendi menfaati için arar, ister. İzzet ve
Celâl sahibi Hak ise seni bizzat senin için murad
eder, senin için taleb eder.
Kimin ki umudu korkusuna galip ise, o zındık olur.
Kimin de korkusu umuduna galip ise, o da Allah’ın
rahmetinden ümit kesmiş duruma (kâfirliğe) düşer.
Yani mümin, aynı derecede hem Allah’tan
korkmalı, hem de onun rahmetine umut
bağlamalıdır. Peygamber Efendimiz şöyle
buyururlar: “Eğer müminin Allah korkusu ile,
O’nun rahmetine olan ümidi tartılsa, ikisi birbirine
denk gelir.”
Hakk’a talip olan kimse, O’nun cennetini istemez.
Cehenneminden korkmaz. Bilakis, sadece O’nun
cemâlini ister, O’na kavuşmayı diler. O’ndan,
sadece yakınlığını bekler. O’ndan uzak kalmaktan
ise korkar, endişe eder.
Kul, dünyanın, ahiretin ve Allah’tan başka bütün
varlıkların sevgisini silip attığı ve kalbi, Allah’ın
lütuf, minnet ve yakınlık evinde karar kıldığı
zaman, Allah onu her çeşit rızık kazanç ve
endişesinden muaf kılar. Kalbini böyle şeylerle
meşgul olmaktan kurtarır. Allah onu kendisinden
başka hiçbir kimseye muhtaç etmez.
Eserin yazarı: Abdülkadir Geylani Eser: Fethü´r Rabbani