Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

KUR'AN VAHİYDİR, İBDA' DEĞİLDİR

Kur'an'ın vahiy olduğuna en açık delillerden birisi de Hazreti Muhammed'in aleyhinde olan âyetlerin bulunmasıdır. Hiç bir insan kendi aleyhinde bir şey uyduramaz. Halbuki Hazreti Peygamber Bedir esirleri hakkında verdiği hükümden dolayı muahaze olunuyor. "Ma Kâne linebiyyin en yekûne lehu esra" eğer vahiy gelmese böyle muahaze olunur mu? Bir adamın kendini muahaze etmesi mutasavver midir?

Vahiy ile olmayıp içtîhad ile olan hâdiseleri bildirirdi. Meselâ harp için bir yere iniyorlar. Ashaptan Hubab Bini Münzir:
"Buraya vahiy ile mi indin, yoksa re'y ile mi?" diye sordu. Peygamber de: "Re'y ve içtihad ile" dedi. Demek vahiy ve içtihad ile olanlar belli.
Tarihin akışını değiştiren Peygamber tevazuu, asaleti bırakmazdı. Bir kere Mekke ulularından birisiyle konuşurken fakir bir köre iltifat etmemişti. Hemen vahiy indi. Muahaze etti: "Abese ve tevellâ en caehül-âmâ" عبس وتولي ان جاءه الاعمي Kendi arzusuna bağlı değildi. Vahiy idi. İbda etmiyor: "Kendiliğimden onu değiştirmek benim için asla olamaz"(Kur'an). Bir yerini
değiştiremez. Allahın vahyi ne ise onu tebliğ eder. O tebliğe memurdur. Leh ve aleyhinde ne vahiy olunursa onu aynen ümmetine tebliğden başka bir şey yapmamıştır.

Böyle, Peygamberi muahaze eden âyetlerin bulunması Kur'an'ın vahiy olduğuna açık bir delil olduğu gibi, Kur'an'ın müteferrik nüzulü de onun vahiy olduğunu gösterir. Hiç bir edebî eser bu şekilde meydana gelmemiştir. Şair, muharrir başlar, söyler, yazar bitirir. Böyle bir cümle oraya, bir kısım buraya serpiştirerek meydana getirilsin, ileriden, geriden yazılsın, sonra 23 senenin mahsulü hepsi bir araya dizilince bir kül teşkil etsin. İşte bu vahiyden başkasında kaabil değildir.

Haydi baştan hazırlamış diyelim. Kur'an hâdiselere ve suallere cevap olarak iniyordu. On, yirmi sene sonra ne sorulacağı, hangi hadise olacağını ne ile bilir. Demek bu vahiydir. İlmi her şeyi muhit olan Allah indinden nâzil olmuştur, öylece mahfuzdur.
Kur'an-ı Kerim, semavî kitaplar arasında gökten indiği gibi aslını muhafaza eden ve hiç tahrife uğramayan yegâne kitaptır. Bunda asla şüphe yoktur. Bu şeref diğerlerine nasip olmamıştır. Kur'an-ı Kerim'in her türlü tahriften uzak kaldığı, vahiy olunduğu üzere asıl sâfiyetini koruduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu hususta sünnî ve şiî bütün müslümanlar müttefiktir. Kur'an-ı Kerim'in cemedilip mushaf halinde bir araya, iki kapak arasında toplanmasını ve başta bu işi yü-rüten Zeyd İbni Sâbit olmak üzere Ashabın bunda ne kadar dikkatli ve titiz davrandıklarını yukarda geçen bahislerde anlatmış bulunuyoruz. Sonraları, bü-tün asırlar boyunca müslümanların aynı dikkati gösterdiklerini anlatmak için şu vak'ayı nakledelim:

Büyük Hadis âlimi Beyhakî (Vefatı: 458 H. / M. 1065) anlatıyor: Bir yahudi, bir gün Abbasi halifelerinden Me'mun'un huzuruna girer. Her konudan güzel güzel bahseder. Yahudinin konuşması, halifenin hoşuna gider ve onu İslama davet eder. Yahudi bu teklifi kabul etmez, çıkar gider.
Aradan bir yıl geçer. Yahudi yine halifenin huzuruna gelir ve müslüman olduğunu söyler. Halife ona, eskiden yaptıği teklifi reddettiği halde sonradan müslüman olmasının sebebini sorar, o da şöyle anlatır:
"Sizden ayrıldıktan sonra içimde bir şey uyandı, şu dinleri bir anlayayım dedim. Evvelâ Tevrât'la işe başladım. Üç nüsha yazdım, ziyâde ve noksan yaptım, bazısına kattım, bazısından attım. Üçü de birbirinden farklı oldu. Bunları havraya götürdüm, üçünü de satın aldılar. Sonra İncil'i ele aldım, üç nüsha yazdım, yine ziyade ve noksan yaptım. Onları kiliseye götürdüm, üçünü de sattım. Sıra Kur'an'a geldi. Üç nüsha yazdım, ziyade ve noksan yaptım. Onları kitapçılara götürdüm, alıp baktılar, incelediler, ziyade ve noksan olduğunu görünce almadılar. Anladım ki, bu Kitap vahiy olunduğu gibi mahfuzdur, Müslümanlar bu hususta çok dikkatlidir.
İşte benim müslüman olmamın sebebi budur."






Eserin yazarı: Osman Keskinoğlu Eser: Kuranı Kerim Bilgileri

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Kuranı Kerim Bilgileri

MollaCami.Com