Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

KUR'AN ÂYETLERİ NE ÜZERİNE YAZILIYORDU?

Kur'an sahifeler üzerine yazılırdı. Burada kullanılan sahife kelimesi, bugünkü mânada sahife, kâğıdın sahif eleri, kitabın sahifeleri mânasına değildir. Yazmaya elverişli geniş ve yassı her şey sahifedir: Yassı taş parçaları, taş kapakları, kemik, hurma dalı, papirüs, tuğla, deri, bez vesaireyi Araplar yazı için kullanırdı. Şüphesiz deri, bez gibi kolay kullanışlı şeylere yazarlardı, Bulamayınca da taşa, kemiğe, hurma kabuğuna yazarlardı. Böyle muhtelif şeyler üzerine yazmak âdetti. Üzerine yazılmış bu gibi şeyleri bugün kütüphanelerde, müzelerde görüyoruz. Mekke'de Kur'an'ın hemen hemen üçte ikisi nâzil olmuştu. Bunların hepsi taş, hurma dalı gibi ağır şeylere yazılmış değildir. Öyle olsa nakli güç olurdu. Medine'ye hicretten sonra yazacak şeyler bollaştı, Çünkü orada Yahudiler vardı. Onlarda kitap boldu. Yazacak şey tedariki kolaydı. Mekke'de iken de bu gibi sahifeleri bulamıyor değildiler. Kâbe'ye asıldığı söylenen Muallakât-ı Seb'a (27) elbette ince şeyde idi. Sonra Beni Hâşim'e karşı boykot için yazılan
ahitnameyi de Kâbe'ye asmışlardı. Bu sahifeyi yazan Mansur Bini İkrime idi. Muhasara uzayıp Beni Hâşim çok sıkıntıda kalınca Zuheyr Bini Ümeyye demişti ki:
— Ey Mekke ahalisi, biz bol bol yiyoruz, giyiyoruz. Beni Hâşim'se helâk oluyor. Allaha yemin olsun ki bu zalim sahife yırtılmadıkça yerime oturmam. Birisi sahifeyi yırtmak için kalktı. Baktı ki güve nev'inden bir kurt "Bismikel-lâhümme" den başka yerlerini yemiş. Burada geçen kelimelere bakın: "Yırtmak için" deniyor. Taş falan olsa yırtılmazdı. Demek kağıt nev'inden bir şey varmış. Sonra güve kâğıt ve bez gibi şeyleri yer. Taş ve kemiği yemez. Demek Araplar bunları biliyormuş ve kullanıyormuş. Yalnız her zaman herkes bunları bulamadığından diğer ağır ve sert şeylere de yazılmıştır.

_________

(27) Muallâkatı Seb'a: Yedi Askı demektir. Araplar eski devirlerden beri şiire ve edebiyata pek kıymet verirlerdi. Şiir ve edebiyat Arap hayatında mühim bir yer almıştı; şairlerin biribirle-rinden üstünlüğünü ve en güzel şiirleri tayin etmek için müsabakalar yaparlar, meclisler kurar-lardı. En güzel şiiri söyleyenler takdir edilir, ün kazanırdı. Seçilen en güzel şiirler şeref nişanesi olarak Kâbe'ye asılırdı. Bunlara askı mânasına gelen "Muallâkat" denirdi. Bunlar yedi Arap şairinin seçilmiş en güzel birer kasidesidir.


Eserin yazarı: Osman Keskinoğlu Eser: Kuranı Kerim Bilgileri

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Kuranı Kerim Bilgileri

MollaCami.Com