Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

ÜMMİ KELİMESİNİN MANASI

Tefsirlerin ve lûgatların beyanına göre ümmî keli-mesi şu mânalara gelir:


1- (Ümm) e nisbettir. Yâni anasından doğduğu hal üzere kalmış bulunan, tâlim ile doğduğu halinde değişiklik vukubulmamış olandır.

2- Arap ümmetine mensup ki, Araplar hesap kitap bilmez bir millet olmakla maruf idi.

3- Ümmül Kura'ya mensup yâni Mekke'li demektir. Görülüyor ki bu nisbetlerin üçünde de (ümmî) okuyup yazmaya uğraşmamış mânasını taşır.

Her meseleyi, inceliğini kavrar kavramaz kurcalıyan müsteşriklerden bazı-ları bu hususta da ortaya bir takım boş iddialar, yanlış dâvalar atmışlardır. Güya Kur'an'da zikrolunan "Ümmî" kelimesi okuyup yazma bilmeyen mânasına değilmiş. Peygamber okuyup yazma biliyormuş. Bazıları "Önce kitap oku-mazdın ve yazmazdın" âyetinden Peygamberin sonra yazma öğrendiğini çıkarıyorlar ki bu fâsid bir anlayıştır. Âyetin mânası açıktır.
Bu hususta İslâm uleması arasında geçen bir rivayetten bahsedelim, İbni Kesir diyor ki: "Müteahhirin-i fukahadan Kadı Ebül-Velid El-Bâci ve ona uyanlar şöyle bir zan taşırlar: Aleyhisselâm Efendimiz Hudeybiye Muahedesi yapılırken "Muhammed Bin Abdullah" diye yazmış. Bâci'yi bu fikre götüren şey Sahihi Buhari'deki "Sonra aldı ve yazdı" rivayetidir. Halbuki bu rivayeti diğer bir rivayet izah etmektedir: "Sonra emretti ve yazıldı." Onun için Şark ve Garb
fukahası Bâci'nin bu sözünü şiddetle inkâr etmişlerdir. Birinci rivayete göre de olsa böyle bir mâna çıkamaz. Çünkü büyükler yazmazlar, yazdırırlar. Fakat yazılan onlara nisbet olunur."

Hükümdarlar arasındaki muhabere ve mürasele böyle yapılmıyor mu? Belki Bâci, adamcağızın sözünün zahirine bakarak salâha hamledelim, mucize kabi-linden yazdı demek istiyor. Yazma bilirdi iddiası zaten yok. O defaya mahsus olarak mucize kabilinden yazıverdi. Kendisi yazmak bilmiyordu. Eski ve yeni rivayetler bu hususta böyledir. Nâmelerini, vahiy kâtiplerine yazdırıyordu. Vahyolunanı hıfz ve zatp için kendisinin yazmaya ihtiyacı yoktu. Melekten telâkki ettiği vahyi belliyordu. Ümmetin hıfzı için yazdırıyordu. Burada hatıra ancak şöyle bir şey gelebilir: Yazmamakla beraber acaba yazılanı okumayı nü-büvvetten sonra bilmiyor muydu? Buna cevap hayırdır. Yalnız 23 sene Kur'an'ı okumak ve yazdırmak vazifesi olmuş olan Hazreti Peygamberin, yazının şeklini bellemiş ve tanımış olması akla gelebilir.

Hazreti Peygamber Kur'an'ın hıfzına ve zaptına büyük ehemmiyet veriyordu. Ashab Kur'an'ı yazıyordu. Bu şüphesizdir. Hattâ "Benden Kur'an'dan başka bir şey yazmayın" لا تكتبوا عني شيأ غير القرآن Hadîsle karışmasını bile önlemiştir. Ancak şunu da açık olarak belirtelim ki, nâzil olan âyetler yazılmakla beraber bugünkü şekilde tertiple yazılı değildi. Dağınık sahifeler halinde idi. Ashab onları okuyor, dinliyor, öğreniyor ve öğretiyorlardı.




Eserin yazarı: Osman Keskinoğlu Eser: Kuranı Kerim Bilgileri

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Kuranı Kerim Bilgileri

MollaCami.Com