Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

ZİRAAT ORTAKLIĞI (MÜZARAA)



1524 Önce kelime üzerinde duralım. Mûzaraa: "Zer" kökünden olup, müfaale babındandır. Tohum ekmek, tarla sürmek, ziraat yapmak gibi manalara gelir.(264) İslâmi ıstılahta: "Bir taraftan arazi, diğer taraftan iş gücü ortaya konularak, elde edilen mahsulün belli oranda aralarında taksim olunması şartıyla kurulan zirai bir şirkettir"(265) şeklinde tarif olunmuştur.



1525 İmam-ı Azam Ebû Hanife (rha) indinde müzaraa (ziraat ortaklığı) fasid bir akiddir, sahih değildir. Çünkü Hz. Rafii b. Hadic'in rivayet ettiği Hadis-i Şerife göre, Resûl-i Ekrem (sav) böyle bir ortaklığı nehyetmiştir.(266)



1526 İmam Ebû Yusuf (rha) ve İmam-ı Muhammed (rha) indinde, müzaraa belli şartlarla sahih olan bir akiddir. Zira Resûl-i Ekrem (sav)'in Hayber'in fethinden sonra; o beldedeki insanlarla ortaya çıkan mahsulün (Meyva ve ekinin) yarısı karşılığında muamele yaptığı bilinmektedir. Müzaraa; bir taraftan mal (arazi), diğer taraftan iş gücü konularak akdedilmesi açısından, tıpkı mudarebe gibidir. Sahabe-i Kiram ve Tabiûn'dan bununla amel edenler olmuş ve bu çeşit ortaklık günümüze kadar gelmiştir.(267) Hz. Rafii b. Hadic'in rivayet ettiği Hadis-i Şerif haber-i vahid durumundadır, ayrıca hususiyet belirtmektedir. Muteber fıkıh kitaplarında "Müzaraa" hususundaki ihtilaflar zikredildikten sonra; "Fetva, İmameyn'in kavli üzeredir"(268) kaydı hassaten konulmuştur.



1527 MÜZARAA'NIN RÜKNÜ: Ziraat ortaklığının rüknü; icap ve kabuldür.(269) Yani arazi sahibinin, çalışacak olan kişiye hitaben: "- Şu tarlamı veya arazimi; elde edeceğin mahsulün şu kadarını bana vermek üzere, sana ziraat etmen için verdim" demesi, çalışacak kimsenin de: "- Bu teklif ve şartları kabul ettim, razı oldum" şeklinde, olumlu cevaplandırmasıyla müzaraa akdi gerçekleşir.



1528 MÜZARAA'NIN SIHHAT ŞARTLARI: Müzaraa'nın sıhhatli olabilmesi için, sekiz şart vardır. Bunlardan herhangi birisi bulunmazsa, müzaraa fasid olur. Bu şartları, kısaca izaha gayret edelim.



Birincisi: Gerek arazi sahibinin, gerek işleticinin; akid yapabilecek durumda olmaları esastır. Yani herhangi bir ehliyet arızası söz konusu olmamalıdır.

İkincisi: Müzaraa akdine konu olan arazinin (toprağın) ziraate elverişli olması gerekir. Zira müzaraa'dan beklenen gaye; başka türlü gerçekleşemez.

Üçüncüsü: Ortaklık tesis edilirken, müddet beyan edilmelidir. Bir-iki yıl vs.

Dördüncüsü: Tohumun; kimin tarafından temin edileceği bilinmelidir.

Beşincisi: Tohumun cinsi ve vasfı kat'i olarak beyan edilmelidir.

Altıncısı: Hem arazi sahibinin, hem işçinin; meydana gelecek olan mahsüldeki payları belirtilmelidir.

Yedincisi: Arazi sahibi; toprağı işleticiye teslim etmelidir. Eğer arazi sahibi: "- Ben de seninle birlikte çalışacağım" der ve bunu şart kılarsa, akid fasid olur.

Sekincisi: Araziye ne ekileceğinin tesbiti veya bu hususta işleticiye serbestlik tanınması esastır.(270).



1529 MÜZARAA'NIN ŞEKİLLERİ: Fûkaha; müzaraa'da yedi şekil tesbit etmiş; bunlardan üçünün sahih, dördünün fasid olduğunu zikretmiştir.

Sahih olanlar şunlardır:



1) Arazi ile tohum bir taraftan; işçilik, hayvan ve tarım aletleri diğer taraftan!..

2) Arazi, tohum, hayvan ve diğer tarım aletleri bir taraftan, işçilik diğer taraftan!..

3) Arazi bir taraftan; işçilik, hayvan, tohum ve diğer tarım aletleri diğer taraftan!.. Bu durumda işçi; mahsulden belli bir nisbet karşılığı araziyi kiralamış olur.

Fasid olan şekillere gelince:



1) Arazi ile hayvan bir taraftan; işçilik ile tohum diğer taraftan!.. Burada tohum; alet kapsamına girmez. Dolayısıyla işleticiye, kendisiyle alakalı olmayan bir yük yüklenmiştir. Bu sebeble fasiddir.

2) Arazi ile işçilik bir taraftan; tohum, hayvan ve diğer tarım aletleri diğer taraftan!.. Burada arazi sahibi; bir bakıma kendi arazisini (işçiliği yüklenmek suretiyle) kiralamış oluyor ki, bu sahih değildir.

3) Arazi, tohum ve işçilik bir taraftan, hayvan ve alet diğer taraftan!.. Burada da arazi sahibi; işçiliği üstlenmiştir. Bu durum; kendi tarlasını kiralamayı beraberinde getirir.

4) Arazi, işçilik ve hayvan bir taraftan, sadece tohum diğer taraftan!..(271).



1530 Ziraat ortaklığında (Müzaraa'da); arazi sahibi ve işletici, meydana gelen mahsulü aralarında paylaşırlar. Bu yarı yarıya olabileceği gibi, üçte biri, dörtte biri şeklinde de olabilir. Mesele bu payların; mahsul meydana gelmeden önce kararlaştırılmış olmasıdır.(272) Mahsül işleticinin elinde "Emanet" hükmündedir. Herhangi bir afet sonucu; (işleticinin kasdı olmaksızın) telef olursa, herhangi bir tazminat ödemez.(273) Araziyi verimli hale getirmek için yapılacak bütün işler (sulama, ıslâh vs.) işleticiye ait bir hadisedir.



1531 ZİRAAT ORTAKLIĞININ (MÜZARAA'NIN) SONA ERMESİ: Müzaraa'nın sıhhat şartlarını izah ederken; "Müddet tayin etmenin" şart olduğunu zikretmiştik. Dolayısıyla müddetin dolmasıyla; ortaklık sona erer. Ayrıca; taraflardan birinin delirmesi veya vefatı hallerinde de, müzaraa kendiliğinden sona erer. Bu iki hal; tarafların iradelerinin dışında zuhur eder. Gerek arazi sahibinin, gerek işleticinin; bazı şartlara riayet ederek akdi feshetme hakları da mevcuttur. Şöyle ki; arazi sahibinin acil ödenmesi gereken bir borcu çıkar ve tohum ekilmeden tarlayı satma arzusunu ızhar ederse, müzaraa'yı feshedebilir. Bunun dışında; işleticinin meydana gelecek mahsulü çalabileceği, zann-ı galiple ortaya çıkarsa, feshetme hakkı vardır. İşletici, hastalanır, sefere çıkar veya başka bir işle meşgul olmayı düşünürse, müzaraa'yı feshedebilir.(274) Dikkat edilecek husus; hem arazi sahibinin, hem işleticinin zarara uğramamasıdır. Zira Resûl-i Ekrem (sav): "Zarar ve mukabele-i biz'zarar yoktur"(275) buyurmuştur. Yani müslüman; kardeşine ne başlangıçta zarar verir ne de onun zararına karşılık (mukabil) zarar verir. Bu hususta asıl olan; zararın ortadan kaldırılmasıdır.




Eserin yazarı: Yusuf Kerimoğlu Eser: EMANET VE EHLİYET

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

EMANET VE EHLİYET

MollaCami.Com