Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

İLÂÇ KULLANMANIN HÜKMÜ

820 Oruca niyyet eden bir mükellefin; aniden hastalanması halinde, mü'min ve mütehassıs bir doktora müracaat etmesi esastır. Eğer ona iğne veya herhangi bir ilâç verirse; mümkün olduğu takdirde, iftardan sonra yaptırması gerekir. Zira iğne; vücûdun iç kısmı ve dimağa ulaştığı zaman oruç bozulur.(65) Hukne yoluyla bağırsaklara ilâç ve su verilmesinde de durum aynıdır.(66) Ancak kullanılan ilâç kuru ve katı olursa, yara üzerine sürüldüğü zaman orucu bozmaz. Zira deri üzerindeki kuru ilâcın; vücûdun derinliklerine ve dimağa uluşma imkânı yoktur.(67) Feteva-ı Hindiyye'de: "İğne vurulan, burnuna veya kulağına ilâç damlatılan kimsenin orucu bozulur. Ancak keffaret gerekmez. Bir kimsenin kulağına, kendi isteğinin dışında ve elinde olmaksızın yağ girmiş olsa o kimsenin de orucu bozulur. Serahsi'nin Muhiyt'inde de böyledir"(68) hükmü kayıtlıdır. Sonuç olarak; oruca niyyet eden bir mükellefin; hastalanması halinde söz, mü'min ve mütehassıs doktora düşer!.. Eğer iğne yapılmasını şart görürse yapılır. Mükellef; o günün orucunu, daha sonra kaza eder!.. Deri üzerine sürülen kuru ve katı ilâçlar orucu bozmaz.




Eserin yazarı: Yusuf Kerimoğlu Eser: EMANET VE EHLİYET

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

EMANET VE EHLİYET

MollaCami.Com