Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

KURANIN MÜTEFERRİK NÜZULÜ

Kur'an-ı Kerim, Levhi Mahfuzdan toptan
indirilmiş, sonra hâdiseler ve vak'alara göre âyet âyet nâzil olmuştur. Bu husustaki naslar şöyledir:
بل حو قران مجيد في لوح محفوظ وانه لفي ام الكتاب لدينا لعليم حكيم
"Bel Hüve Kur'anün Mecidün Fi Levhin Mahfuz.Ve İnnehu Lefi Ümmil-Kitabi Ledeyna Lealiy-Hakîm."
Kur'an-ı Kerim Levhi Mahfuzdadır, o ümm-i kitaptadır. İbni Abbas Kur'an'ın Kadir GecesiLevhi Mahfuzdan Beyti İzzete toptan indirildiğini, sonra oradan Cibril vasıtasiyle Hazreti Peygambere vahyolunduğunu söylüyor. انا انزلنا ه في ليلة القدر ''İnna Enzelnahü Fi Leyletil-Kadr'' budur.
İlmi her şeyi muhit olan Allah hâdisatı biliyor, ona göre takdir ediyor, Cebrail o kelâmı getiriyor. Müfessirler Levhi Mahfuz, Ümm-i Kitab, Leylei Kadir gibi lâfızları çeşitli surette tefsir etmişlerse de bunlar da Kürsi, Arş, Sidrei Münteha gibi müteşâbihâttandır. Bu hususta selefin mesleki çok ihtiyatlıdır. Bunlara îman ederiz, Mahiyetini anlamaktan beşer aklı âcizdir. Bunların ilmi ind-i ilâhidedir. Lügat mânalarından bu kelimelerin medlullerine, bu isimlerin müsemmalarına intikal güçtür. Lügat mânaları belli. Fakat bunlar birer dinî ıstılah olmuştur. Bunlar hakkında "Allah bilir" demek düşer. Mev'iza kitaplarında bu hususlara ait tafsilâtın çoğu sahih bir senede, doğru bir rivayete dayanmaz.
Kur'an-ı Kerim bazan, Fatiha'da olduğu gibi, bütün bir sûre inerdi. Bazan bir, iki, beş, on âyet inerdi. İkra' beş âyet inmiştir. Bakara kıssasında on âyet inmiştir. Daha çok ve az indiği de vakidir. Zemahşerî (19) ve Beyzavî (20)'ye göre uzun sûrelerden Tevbe, Yusuf birden inmişlerdir. Bir âyetin bir kısmı da ayrı. nâzil olduğu vardır.
غير اولي الضرر "Gayri Ülid-darari" gibi.
Buhâri rivayet ediyor: Vahiy kâtibi olan Zeyd Bini Sabit'e Hazreti Peygamber,
لا يستوي القاعدون من المؤ منين والمجا هدون فيسبيل الله
"Lâ yestevil kaidune minel Mü'minine vel-Mücahidune fi Sebilil-lâh" âyetini yazdırıyormuş, İbni Ümm-i Mektum gelerek: "Ya Resûlullah" demiş. "Eğer cihad yapmak elimden gelseydi, kudretim olsaydı ben de yapardım." Çünkü kendisi kördü. Bunun üzerine "Gayri Ülid-darari'' nâzil oldu.
Kur'an böyle kısım kısım nâzil oluyordu. Bunun hikmeti hakkında ulema şunları söylüyor:
1- Hazreti Peygamber Ümmî idi, vahyolunanı yazmıyordu. Kısım kısım inince belliyor, eshabına talim ediyor, vahiy kâtiplerine yazdırıyordu. Toptan inse bellenemez, eshap ta öğrenemezdi. Bu husustaki naslar çok açıktır:

"Kur'an'ı Kısım Kısım Gönderdik ki
O'nu İnsanlara
Azar Azar Okuyasın
O'nu Parça Parça
İndirmiş Bulunuyoruz."
(İsrâ Sûres'i: 106)

"Sen Kur'an'ın vahyi tamamlanmadan onu okumakta acele etme, Yarabbi, ilmimi arttır de." (Tâhâ:114)

Kâfir olanlar derki, Kur'an onun üzerine toptan indirilseydi, ne olurdu sanki? Bizse kalbini onunla sağlamlaştırmak için böyle indirdik, onu âyet âyet ayırdık, tane tane okuduk.'' (Furkan: 32) "Vahyi çarçabuk almak için dilini kımıldatma, onu toplamak ve kıraetini sabit kılmak bize aittir. Sana biz Kur'an'ı okuyunca sen de onun okunuşuna uy. Onun izah ve beyanı da yine bize düşer." (Kıyame: 17-20)


2- Kur'anda nâsih ve mensuh (21) var. Bu ise ancak kısım kısım nüzulle olur.

3- Kur'an bir çok suallere cevaptır. Sorulan hâdisenin beyanıdır. Sebeb-i nüzul bahsinde zikrolunacağı gibi bir çok yerlerde "Yes'elûne" (Sana sorarlar) geçer. Bu suretle daha kolay kabul olunur, kalblere yerleşir, maksat ve meram daha iyi bilinir, anlaşılır.

4- Böyle müteferrik nüzulde şu hikmet de vardır: Araplar İslâmiyetten önce mutlak bir İbaha içinde idiler. Haram tanımazlar. Eğer Kur'an toptan nâzil olsa, teklifler onlara ağır gelir, kabul etmezler, ne emir, ne nehiy tanırlardı. Dinde tedriç kısmında da gelecektir. Ahkâm tedricen teşri' kılınmıştır. Buhari'nin Hazreti Aişe'den rivayet ettiği şu hadîs bu hikmeti anlatır:
"Kur'an'dan ilk nâzil olanlardan biri de mufassal sûrelerden biridir, onda Cennet ve Cehennem zikrolunmuştur. İnsanlar İslâmiyete alıştıktan sonra helâl ve haram nâzil olmuştur. Eğer ilk defa: Şarap içmeyin diye nâzil olsaydı: "Asla şarab'ı bırakmayız!" derlerdi. Yahut zina etmeyin nâzil olsaydı: "Zinadan vazgeçmeyiz!" derlerdi."

5- Şu husus da yine bu hikmetler cümlesindendir: Kur'an, üdebaya, bülegaya meydan okuyordu, toptan inse, bu çok uzun, hepsinin mislini nasıl getirelim derlerdi. İşte böyle kısım kısım inerken bile, ondan örnek alarak, mislini yapa-madılar. İşte böyle kısım kısım nâzil olup heyeti mecmuası bir kül teşkil etmesi, onun vahyolduğuna en açık delildir. Başka hiç bir eser böyle meydana gelemez. Zaman ve mekân ayrı, fakat onda vahdet var.
_________

19) Zemahşerî: Adı Carullah Ebul' Kasım Mahmut bin Ömer'dir. Harzem'in Zemahşer kasabasında (H. 467/M. 1074) de doğmuş bir Türk âlimidir. Arap edebiyatı, Tefsir, Hadis sahasında çok meşhur ve değerli eserler yazmıştır. En meşhur eseri "Keşşaf" adlı tefsiridir. Carullah kendisine verilmiş manevî değeri haiz bir ünvandır. (H. 538/M. 1143)'de öldü.
(20) Beyzavî: Büyük İslâm alimi olub ismi Abdullah bin Ömer'dir. En meşhur eseri Envar al-tenzil ve Esrar al-tevil adlı tefsiridir. Bu eser bir çok defalar basılmış ve tefsirlere kaynak olmuştur, bir çok şerhleri vardır. Beyzavî (H. 691/M. 1291)'de Tebriz'de öldü.
(21) Nâsih ve Mensuh: Bu, sonra gelen âyetlerin önce gelen âyetlerin hükmünü değiştirmesi mesele-sidir ki ilerde daha geniş incelenmiştir.


Eserin yazarı: Osman Keskinoğlu Eser: Kuranı Kerim Bilgileri

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Kuranı Kerim Bilgileri

MollaCami.Com