Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
Resulullahın üç vazifesi
Büyük âlim seyyid Abdülhakîm Arvâsî buyuruyor ki: Resûlullahın üç türlü vazîfesi vardı:
Birincisi, ahkâm-ı Kur'aniyyeyi, yâni îman edilecek bilgileri ve ahkâm-ı fıkhiyyeyi, fıkıh bilgilerini bütün insanlara “teblîg” etmek, bildirmek idi. Fıkıh bilgileri, yapılması emir veya yasak edilen işlerdir. İkinci vazîfesi, Kur'an-ı azîmüşşânın ahkâm-ı maneviyyesini, yâni Allahü teâlânın zatına ve sıfatlarına âit marifetleri, yalnız ümmetinin yüksek olanlarının kalblerine akıtmaktır. Bu vazîfeyi, birinci teblîg vazîfesi ile karıştırmamalıdır. Vehhabiler, Mezhepsiz olan kimseler, bu ikinci vazîfeye inanmıyorlar. Hâlbuki, Ebû Hüreyre hazretlerinin rivayet ettiği Buharide geçen hadis-i şerifte bu husus bildirilmektedir. Üçüncü vazîfesi, ahkâm-ı fıkhıyyeyi tatbik etmektir.
Resûlullahdan sonra dört halîfeden herbiri, bu üç vazîfeyi tam olarak başardı. Hz. Hasenin imameti zamanında, fitneler, bid'atler çoğaldı. İslâmiyet üç kıtaya yayıldı. Resûlullahın nûru, yer yüzünden uzaklaştı. Sahâbe-i kiram azaldı. Bu üç vazîfeyi, bir kişi yapamaz oldu.
Bunun için bu üç vazîfe, başka başka üç sınıfa ayrıldı. İmanı ve ahkâm-ı fıkhiyyeyi bildirmek vazîfesi, din imamlarına, yâni müctehidlere verildi. Bu müctehidlerden îmanı bildirenlere “Mütekellimîn”, fıkhı bildirenlere “Fukaha” denildi. İkinci vazîfe, yâni dileyen müslümanları, Kur'an-ı azîmüşşânın mânevî ahkâmına kavuşturmak, Ehl-i beytin oniki imamına ve Abdülkadiri Geylani hazretleri gibi tasavvuf büyüklerine verildi. Cüneyd-i Bağdâdî ve Sırrî-yi Sekatî, İmam-ı Rabbani hazretleri de bunlardandır.
Üçüncü vazîfe, yâni ahkâm-ı dîniyyeyi tatbik etme işi, meliklere ve sultânlara verildi. Birinci sınıfın kısmlarına “Mezhep”, ikincisinin kısmlarına “Tasavvuf” denildi.
Îmanı bildiren mezheplere “Îtikatta mezhep” denir. Îtikat mezheplerinin yetmişüçe ayrılacağını, bunlardan yalnız birinin doğru, ötekilerinin bozuk olacağını, Peygamberimiz haber vermişti. Öyle de oldu. Doğru yolda olduğu müjdelenen fırkaya, “Ehl-i sünnet velcemâ'at” mezhebi denir. Yanlış oldukları bildirilen yetmişiki fırkaya “Bid'at fırkaları” denir.
Bunlardan, Kur'an-ı kerimde veya hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş ve müslümanlar arasına yayılmış bilgilere inanmayanlar dinden çıkmıştır. Zamanımızda bu şekilde dinden çıkıp kâfir olmuş, müslüman adını taşıyan, bozuk fikirlerini yaymaya çalışan çok kimse vardır.
Eserin yazarı: Mehmet ORUÇ Eser: MEZHEPLER DOSYASI
MEZHEPLER DOSYASI
- İSLAMİYET NAKİL DİNİDİR
- KURAN-I KERİMİ HERKES ANLAYABİLİR Mİ?
- ALİMLERİN DİNDEKİ YERİ
- “Âlimlere tabi olun!”
- Cahilliğin kurbanı olmamak için
- Âlimler peygamberlerin varisleridir
- Bütün bozuk akımların akıl hocası!
- Gerçek âlimler çok azalmıştır
- İslamiyeti bize ulaştıran âlimlerdir
- Alimin ölümü alemin ölümüdür
- Herkes doğru yolda olduğunu zanneder
- Doğru ilim gerçek âlim çok kıymetlidir
- Âlimin önemini bildiren Hadis-i şerifler
- “İlim üstâddan öğrenilir.”
- İlme âlime hürmet gerekir
- Doğruyu eğriden ayırt edememe zorluğu
- İlim öğrenmede usul önemlidir
- İlim sahibi olmanın faydası ve zararı
- Sürüden ayrılanı kurt kapar
- "Malın azdırdığı gibi ilim de azdırabilir."
- “Hattâ hayvandan daha aşağıdırlar”
- “Birlikte rahmet, ayrılıkta azab vardır”
- Vehbi ilim ve ilham
- Rasih ilimli âlimler
- Resulullahın üç vazifesi
- Nakle değil akla güvenenlerin hali
- İslam âlimini felsefecilerden ayıran fark
- İCTİHAD VE MEZHEPLER
- DİNDE FIKHIN ÖNEMİ
- Fikih İlmi ve İmam-i a’zam
- MAKALELER