Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
İslam âlimini felsefecilerden ayıran fark
Ehli sünnet âlimleri, dinin bildirdiklerini herşeyin üzerinde tutmuşlar, Felsefeciler ise aklı herşeyin üzerinde tutmuşlar. Felsefeciler, herşeyi akıl ile anlamaya, akla uydurmaya kalkışan ve yalnız aklın beğendiğine inanan kimselerdir. Bunlar, aklın erebileceği şeylerde doğruyu bulabilir ise de, aklın kavrıyamadığı, erişemediği birçok şeylerde yanılıyor, aldanıyorlar. Nitekim, eski Yunan felsefecilerinin sonra gelenleri, öncekilerinin yanlışlarını çıkarmış, birbirlerini beğenmemişlerdir.
İslâm âlimleri, zamanlarına kadar olan fen bilgilerini okuyup ve seksen bilgiyi iyi öğrendikten sonra, islâmiyetin gösterdiği yolda, kalblerini açarak, nefslerini temizliyerek, aklın erişemediği bilgilerde de doğruyu bulmuşlar, hakîkate varmışlardır. İslâm âlimlerine filozof demek, bunları küçültmek olur. Felsefeciler, yanılıcı olan aklın esîri, mahkûmu kimselerdir. Bunlar tecrübe etmeyip, akıl ile söylediklerinde ve deneyleri açıklarken vehmlerine kapıldıkları zamanlarda aldanıyor, zararlı oluyorlar. Bunun için ve aklın üstüne çıkamadıkları için, bunlar, islâm âlimi gibi yüksek olamaz.
Aklı olmıyan delidir. Aklını kullanmıyan sefîhdir. Akla uygun iş yapmamak sefâhettir. Aklı az olan da ahmaktır. Yalnız akla uyup, yalnız ona güvenip, aklın ermediği şeylerde yanılan kimse, felsefecidir. Aklın erdiği şeylerde ona güvenen, aklın ermediği, yanıldığı yerlerde, Kur'an-ı kerimin ışığı altında akla doğruyu gösteren yüksek insanlar da, islâm âlimleridir. O hâlde, islâmiyette felsefe yoktur, islâm felsefesi, islâm filozofu yoktur. Felsefenin üstünde olan islâm ilimleri ve felsefecilerin üstünde olan islâm âlimleri vardır.
Akıl, göz gibidir, din bilgileri de ışık gibidir. Yâni insanın aklı, gözü gibi zayıf yaratılmıştır. Gözümüz, maddeleri, cismleri karanlıkta göremiyor. Allahü teâlâ, görme âletimizden faydalanmamız için, güneşi, ışığı yaratmıştır. Güneşin ve çeşitli ışık kaynaklarının nûru olmasaydı, gözümüz işe yaramazdı.
Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, Peygamberlerin gösterdiği yolda gitmedikce, hiçbir fert, hiçbir cemiyyet mesûd olamaz. Ne kadar neşeli, sevinçli görünseler de, içleri kan ağlamaktadır. Dünyada da, âhırette de rahat ve mesûd yaşayanlar, ancak, Peygamberlere, onun varisi olan Ehli sünnet âlimlerine uyanlardır. Rahata, saadete kavuşmak için, müslüman olduğunu söylemek, müslüman görünmek yetişmez. Müslümanlığı iyi öğrenmek ve emirlere, yasaklara uymak lâzımdır.
Eserin yazarı: Mehmet ORUÇ Eser: MEZHEPLER DOSYASI
MEZHEPLER DOSYASI
- İSLAMİYET NAKİL DİNİDİR
- KURAN-I KERİMİ HERKES ANLAYABİLİR Mİ?
- ALİMLERİN DİNDEKİ YERİ
- “Âlimlere tabi olun!”
- Cahilliğin kurbanı olmamak için
- Âlimler peygamberlerin varisleridir
- Bütün bozuk akımların akıl hocası!
- Gerçek âlimler çok azalmıştır
- İslamiyeti bize ulaştıran âlimlerdir
- Alimin ölümü alemin ölümüdür
- Herkes doğru yolda olduğunu zanneder
- Doğru ilim gerçek âlim çok kıymetlidir
- Âlimin önemini bildiren Hadis-i şerifler
- “İlim üstâddan öğrenilir.”
- İlme âlime hürmet gerekir
- Doğruyu eğriden ayırt edememe zorluğu
- İlim öğrenmede usul önemlidir
- İlim sahibi olmanın faydası ve zararı
- Sürüden ayrılanı kurt kapar
- "Malın azdırdığı gibi ilim de azdırabilir."
- “Hattâ hayvandan daha aşağıdırlar”
- “Birlikte rahmet, ayrılıkta azab vardır”
- Vehbi ilim ve ilham
- Rasih ilimli âlimler
- Resulullahın üç vazifesi
- Nakle değil akla güvenenlerin hali
- İslam âlimini felsefecilerden ayıran fark
- İCTİHAD VE MEZHEPLER
- DİNDE FIKHIN ÖNEMİ
- Fikih İlmi ve İmam-i a’zam
- MAKALELER