Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

MÜSLÜMAN BİR KADININ BAŞ ÖRTÜSÜNÜ TESBİTTE İSLÂMÎ ÖLÇÜ

Kadının fizikî özelliklen ve fıtrî güzellikleri, onun hakkında koruyucu tedbirlerin alınmasını zarurî hâle getirmektedir. Bu sebeple Cenâb-ı Hak, kadına başını ve vücudunu örtmesini emretmiş bulunmaktadır. Esasen el,, ayak ve yüzden başka kadın vücudunun her uzvunun örtülmesi gerekmektedir. Namaz ile erkeklerin bakışları için örtünmede keyfiyet farklarının bulunması, mükellefiyetin asgarî noktasında değil, azamisinde olmaktadır. Bu cihet, asılla değil, teferruatla alâkalıdır.
Tesettürle ilgili âyet-i kerimenin hükmünü, asr-ı saadette uygulanan tesettür şeklini ve emr-i ilâhîdeki inceliği ihatalı olarak kavrayamayan veya bu hükme temelden karşı çıkan bazı kimseler, "Kur'ân'da kadının baş ve saçlarının örtüleceğine dâir bir âyet yoktur. Şayet varsa haydi göstersinler" demek suretiyle hem cehaletlerini hem de dine olan düşmanlıklarını açığa koymaktadırlar.
Arap lisanının kelime hazinesi çok zengin bulunduğundan, bu dilde pek çok şeyin müstekil adı vardır. Müslüman kadınların baş örtmekte kullandıkları şeylerin, büyüklük ve küçüklüklerine, dokunuş özelliğine ve -hatta- ham maddesine göre ayrı ayrı isimleri vardır. Bunları kısaca sıralandırmak ve tafsilatta bulunmak istiyoruz.
a) Himar:
Arap alfabesinde "hı" harfiyle yazılan bu kelime, kadının başını örttüğü yaşmak*1) veya elbise nev'inden olup da baş örtmekte kullanılan giysidir.*2) Diğer bir ifade ile, kadının erkekten ayırt edilebilmesi iç, başını örtmede kullandığı beze "himar" adı verilmektedir.(3)
b) Cilbâb:
"Himâr"dan daha geniş bir başörtüsü olup/4) tepeden tırnağa kadar vücudu kapatan ve sokağa çıkarken kullanılan bir örtüdür.(5)
c) Gifâr:
Bu isimle anılan örtü, "himar" kelimesi ile aynı mânâda kullanılmaktadır/6)
d) Miknaa:
Mutlak mânâda bir baş örtüşüdür.
e) Kına:
Miknaa'dan daha geniş bulunan baş örtüşüdür.^
Bu isimlerden biri gerek âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflerde, gerekse diğer ibarelerde görüldüğü zaman, başkaca bir ifadeye ve karineye ihtiyaç duyulmadan, başın örtülmesi anlaşılmalı, daha sonra örtünün hususiyetine göre, tamamlayıcı diğer mânâlar düşünülmelidir. "Çorap" denildiği zaman nasıl "eldiven" mânâsı çıkarmıyorsak, bu kelimelerden birini gördüğümüzde de, "omuz üzerine örtülen şal" mânâsı çıkaramayız. Zira her lafız, belirli bir mânâ hizasına konulmuş bulunmaktadır.
Nûr sûresinin 31. âyeti ile, kadının baş örtme mükellefiyeti en kâmil seviyeye getirilmiş ve "Baş örtülerini yakalarının üstün (ü kpaya-cak sûret)e koysunlar" buyrulmuştur. Bu âyet-i kerime ile emredilen baş örtme mükellefiyeti, "Kadınlar; saçlarını, boyunlarını, kulaklarını ve sinelerini açık tutmayıp başlarını sımsıkı örtsünler" şeklinde ihatalı bir mânâ taşımaktadır.

Bu sebeple, baş örtmede kullanılacak şeyin, altını göstermeyecek kalınlıkta ve genişlikte olması gerekmektedir.




(1)el-Muğarrib fî tertib'il-muarrib s. 154; Elmalı tefsiri c. 4 s. 3505.
(2)Mûcem'ül-elfâz ve âlâm'ül-kur'âniye s. 175.
(3) Müfredât-ı Râğıb s. 159; H. Muhammed Mahlûf, Kelimât'ül-Kur'ân s. 260.
(4)el-Muğarrib fî tertib'il-muarrib s. 87.
(5) Hak Dîni Kur'ân dili (Elmalı tefsiri) c. 5 s. 3927.
(6) Lehcet'ül-lüğât s. 164.
(7) Ahteri kebir.
(8) Hak Dini Kur'ân Dili (Elmalı) tefsiri c. 5 s. 3505.


Alt Konulari