Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

NELERDEN ALLAH'A SIĞINILACAĞINDA ÖLÇÜ

İnsan; benliğine yerleşmiş bulunan nefsin hevâ ve heveslerine, şeytanın teşviklerine ve kötü arkadaşların sapkınlıklarına kendini kapdırarak dünya ve âhirette zarara uğrayabilir. İnanç zayıflığını ve bilgisizliği de hesaba katarsanız tehlikenin hudutları daha fazla genişlemiş olur. Allah Teâlâ'nın siyaneti olmasa insan kendini lâyıkıyla koruyamaz. Cenab-ı Hakk'a sığınacak ve irademizi bu istikamette kullanacak olursak zararlardan korunmuş ve kurtulmuş oluruz.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.)in nelerden Allah'a sığındığından.birkaç örnek sunarak din kardeşlerimize yardımcı olmaya çalışalım.
a) Üşengeçlikten ve tembellikten:
Üşengeçlik, dinî ve dünyevî çalışmaların yüzüstü kalmasına sebep olan kötü bir alışkanlık ve atâlet hâlidir. İşlerini düzenli yapmak, mânen ve maddeten terakkiye sebep olur.
b) Kocamışlıktan:
Yaşlanma devresinde, aşırı güç kaybı olur ise, insan kendi işini bizzat göremiyecek hâle düşer. Başkalarının yardımı ile devam eden bi zordur. Yaşlılık çağında güç kaybından Cenâb-ı Hakk'a sığınmalı ki kendi hizmetini başkalarına muhtaç olmadan yapabilsin.
c) Günâh işlemekten:
Günâh, amel defterimizde bir leke âhiret hayatı için tehlikedir. Günâhları arıtmak için istiğfar ve tevbe yolu varsa da kirlememek, kirleri temizlemekten evlâdır. Bu sebeple günâh işlemekten sakınmak için Allah Teâlâ'ya sığınmalıdır.
d) Borçtan:
Borçlanan bir kimse, verdiği sözü zamanında yerine getirmezse, alacaklı şahsa karşı mahcup düşer. Mahkemeye intikal eden davalar ve malına konan haciz muamelesi ile bu mahcubiyet son hadde ulaşır. İnsan, borç üzerine borç eklememeli, hayâlî hesaplardan fayda beklememeli ve borçlu duruma düşmekten Allah Teâlâ'ya sığınmalıdır.
e) Kabirde imtihana çekilmekten:
Kabir, mevta için bir nevi hapishanedir. Kafesteki kuşun veya kapandaki canlının durumunu andıran daracık "bir hücre". Bir de burada sorgu ve imtihana tâbi tutulmak, inanan kimseler ve düşünen beyinler için çok zor bir sınavdır. Allah Teâlâ'ya sığınmak en emin kurtuluş yoludur.
f) Kabir azabından:
Kabir imtihanındakı zorluk insanın tüylerin ürpertecek seviyede korkunç olursa, bu imtihanın azaba dönüşmesi daha feci bir durum meydana getirir. Kabrin daralması, kaburga kemiklerinin birbirine geçmesine; buranın cehennem çukurlarından bir "hufre" hâline gelmesi, azabın dehşetini kavramaya yeterlidir. Bu korkunç akıbetten korumak için Allah Teâlâ'ya sığınmak, yegâne çâredir.

Buraya kadar olan hususlara belge teşkil edecek ve Cenâb-ı Hakk'a iltica ederken okunacak duayı buraya alıyoruz: "Allahümme innî eûzü bike minel keseli ve'l-heremi, ve'l-me'semi ve'l-mağrami ve min fitnetil-kabri ve za|bil-kabri ve min fitnetilnâri ve azâbinnâri ve min şerri fitnetil-ğinâ ve eûzü bike min fitnetil-fakri ve eûzü bike min fitnetil-mesîhiddecâli: "Yâ Allah tembellikten, kocamışlıktan, günâhtan, borçtan, kabrin imtihanından ve azabından, ateşin imtihanından ve azabından, zenginlik fitnesinin zararlarından, zâtına ilticâ ediyorum! Fakirliğin fitnesinden sana sığınıyorum ve deccâlin fitnesinden zâtına iltica ediyorum".
k) Sapıtmaktan ve zelil olmaktan:
İnsan hak olan yoldan yapacak olursa zelil olur, rezi-ü rüsvay olur.
I) Zulüm etmekten ve haksızlığa uğramaktan:
Bir kimse zulm edecek olursa Hakk'ın gadabına uğrar. Adaletten ayrılacak olursa haksızlığa maruz kalır.
m) Câhilce hareketten ve cehlin galebesinden:
Bir insan, câhilce hareketlere kendini kaptıracak olursa Allah Teâlâ erbabını onun üzerine musallat eder de kendini işinin cinsinden bir emel ile cezalandırmış olur. Bu sebeple Fahr-i kâinat (s.a.v.), "Yâ Allah sapıtmaktan, zelil olmaktan, zulüm irtikâp etmekten, haksızlığa uğramaktan, câhilce hareket etmekten veya üzerime câhillerine musallat olmasından zâtına iltaca ediyorum"(3) diye duâ etmiştir.
Biz, Resûlullah, (s.a.v.) in Hâfız-ı hakiki olan Allah Teâlâ'ya ilticasından bazı örnekler sunduk. Bunlara kıyasla dilimizin, gözümüzün
kulağımızın zarar ve sorumluluk getirecek sahalara kaymasından, cimrilikten, nifaktan ve kötü huydan Yüce Rabbimize iltica ederiz




(2) Buhârî c. 7 s. 159
(3) İbni Mâce c. 2 s. 1278
(4). Zira bahsi geçen hususlar tadat ifade etmekte ise de tahdit (sınırlama) getirmemektedir.


Alt Konulari