Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
VELİLİK VE DERECELERİ
VELİ EVLİYA
Velilik çok yüksek bir mertebedir.Bu sebeple herkese kolay kolay nasib olmaz.Veliliğin belli çileleri vardır.Gerçek velilerin hayatını okuduğumuzda bu çilelerin neler olduğunu kolayca anlamak mümkündür.
Evliya veli kelimesinin çoğuludur.Veli lugatte dost manasınadır.Din ve tasavvuf istilahında ise;Allahın kendilerini dost olarak seçtiği, keramet sahibi şeriat ehli mümin zatlardır.Velilerde derece derecedir.Veliliğin en küçük derecesine “velayeti suğra makamı denir.”Bunun işareti şudur:
Bu derecede olan bir veli, yüzlerce sene uğraşsa kalbine Allah fikrinden başka bir düşünce sokmak isteseyinede kalbine Allahtan başka bir düşünce sokamaz.Velayette bu makamın adına fenai kalb makamı denir.Manevi derecesi bu durumda olmayan birine veli veya evliya demek caiz değildir.Yine, bu durumda olmayan birinin velilik iddiasında bulunması dini açıdan son derece mahsurludur.
Veliliğin diğer üst derecesi şöyledir:Velayeti kübra, velayeti ulya, velayeti nübüvvet, velayeti risalet velayet-i ülül azmiyyet makamlarıdır.Tasavvufta velilere “Velayet-i ülya ” ve diğer üst makamların esrarında haber vermek yasaktır.Bunlara velilik sırlarıdır.Çünkü sıradan insanlar bu hakikati anlayamazlar.(Nitekim Ebu Hureyre Hazretleri de Rasülüllahın kendisine sır olarak bildirdiği fakat açıklamaya izin vermediği bilgilerden bahsetmektedir.
İMAM-I GAZALİ HAZRETLERİ BUYURUYOR
Velilik ve velayet sırları hakkında İmamı Gazali (r.a.)Hazretleri “el munkızu mineddalal” isimli eserinde şu izahatı yapmaktadır:
-“Zahiri ilimleri bırakıp, çalışma ve gayretimi tasavvuf üzerine verdim.Yakinen anladım ki, hak yolunda olanlar ancak tasavvuf erbabı olan sofilerdir.Onların iç alemleri (kalpleri ), yolları ve ahlakları en güzel şekildedir.Eğer akıl, ilim ve hikmet sahipleri bir araya toplanıpda sofilerin tarikatini değiştirip ondan daha yüksek ve daha güzel bir YOL BULALIM DİYE BİRLEŞSELER, MÜMKÜN DEĞİL BULAMAZLAR.
Çünkü onların görünür ve görünmez hareket ve durumları, Hazret-i Rasülüllahın hallerinden örnek alınmıştır.Dünyada ve ahirette Peygamber nurundan daha yüksek nur yoktur ki onunla nurlanmak mümkün olsun.
Sofiler Peygamberlik nurundan o kadar istifade eder, Kuran ve sünnete bağlılıkla o kadar nurlanırlar ki bazen uyanık halde melekleri görürler.Peygamberlerin nurlarını müşahede ederler.Daha nice faydalara kavuşurlar.
Bundan başka, suret ve misal müşahadesinden (maddi alemden sıyrılıp öyle bir mertebeye varırlar ki, dil onu anlatmaktan acizdir.)”
KUTUP VE KUTUPLAR
Veliliğin en üst derecesindeki zatlara “kutup” denir.Kutuplar her devirde bir veya iki, en fazla üç kişi olur.Bunlara üçler denir:Kutbül Aktab, gavsül azam, kutbul üla diye isimlendirilir.Üçlerin en yüksek derecesinde olanı “Kutbü’l-aktab”tır.BU ZAT PEYGAMBER EFENDİMİZİN TAM VARİSİDİR.”El ülemaü verasetül enbiya” sırrının tam sahibi bunlardır.”Ulemai ümmeti enbiyai beni israil” hadisinin delalet ettiği zatlarda bunlardır.
Velayet derecelerinin en yüksek makamına çıkmış bu zatlara, mürşidi kamil, insanı kamil, Şeyh veya varis-i Rasül ismi verilir.Bu zatlar, Rasülüllahın manevi vücudundan aldıklarıAllahın nurlarını kendi manevi vücutlarına dağıtırlar.Yaşadıkları devrin insanlarını irşad ederler.
Eserin yazarı: Abdülkadir Dedeoğlu Eser: TASAVVUF BAHÇESİ