Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

2. KISIM G i r i s ..

Rahman Rahim Allah'm adı ile.. Âlemlerin Rabbı Allah'a hamd olsun.
Salât ve selâm; efendimiz Muhammed'e, âline ve ashabının tamamı­na şamil olsun.
Ya Resulellah, salât ve selâm sana...
Ya Habibellah, salât ve selâm sana.'..
Ey Evvel Gelenlerin, Sonra Gelenlerin Efendisi, salât ve selâm sana...
Sonra...
Bu eserin derlenip yazılmasına kalkmaya ve başlamaya sebeb olan durum şudur :
Hicrî 1259 (M. 1843) yılı rebiülâhir ayında, kendi hücremizde tevec­cüh halindeydik.
Bu halde bulunduğumuz sırada; Enbiyanın Sultanı Evliyanın Asfi-yanın Müttakilerin Baş Tacı Efendimiz Hazretleri zuhur etti. Allah, ona. salât ve selâm eylesin.
Bu hiç bir şey hükmünde olan kula; ihsan, mürüvvet, lütuf ile Şöyle buyurdu :
— Nuri, evlâdım, vakitler bir başka oldu. Aşık, sadık,' mana yüzünü görmeyi isteyen ümmetlerim; esenlikle yollarını bulup hoşnutluk yoluna bel bağlayarak vuslat sırrına nail olsunlar.
Sofilerden bazısı da; arada vasıta olmadan takvası üzere giderek, yollarını düzeltmek için özlerine bir kabiliyet gelsin.
Zira, biralay kimseler vardır ki; ehlüllah kisvesini giymiş, kemer bağlamış, başına taç giymiş, şeriatıma da itibar etmemiş durumdadır. Geçen halinden ve tecellisinden söz ederek; ehlüllahın yazdıkları risale­lerden ve şiirlerden ezberleyip meclis meclis gezip o hallerden dem vu­rurlar.
— Kal ile hal ettim. (Söz ederek manaya erdim.)
Kıyası ile; kendi akıl, yersiz arzu ve nefsi ile vehmedip anladığı gibi konuşur. Hal böyle iken; gidişatımın, şeriatımın dışında itaat ve boyun eğmekteki kusurunu da görmez.
— Zevk ehli, hal ehli biri imiş... Desinler diye, ayrıca :
— insanlar arasında şöhretim artsın...
Düşüncesi ile hep kendi sapıtır, hem de başkalarını saptırır; bundan da habersizdir. Bu yüzden de, bazı okuyup yazması olmayan mahabbet ehli ümmetlerin yollarını kesmeye sebeb oluyorlar.

Bu arada ilmi isteyenlere, bildiği ile amel eden bilginlere, ibadet ehli iyilere de :
— Tarikattan nasipsiz.. Haricî..
Deyişi ile taş atılıp bütün tarikatlara eğri baktırmağa da sebeb olu­yorlar.
Bununla beraber; ilim yolunda olanlar, bildiği ile amel eden bilgin­ler, ibadet ehli iyiler Şeriat-ı Ahmediyemi bilirler. Muhammedi gidişatı­ma, üstün sünnetlerime temiz kalble bağlanıp tutunurlar. Böylece bizi bu­lurlar.
Ehlüllahın tamamının, ümmetin iyilerinin, aşık, sadık tüm ümmet­lerimin elinde şeriat bir asadır; gidişatım üzerlerinde bir abadır; Allah rızasını elde etmek dillerinde bir gıdadır. Bu böyle olmadıkça; kimse bizi bulamamıştır, bulamaz da... Anlatılanın dışında bir adım giden yolundan kalır; yüzünü haricîler zümresine döndürmüş olur. Bunun böyle olduğu­nu anlamaz, kendisinin hiç bir şey elde edemeden kaldığını da bilmez. Doğ­ru olanlara da kötü gözle bakılmasına, taş atılmasına sebeb olur.
Aralarında bazı kabiliyetli olanlar vardır. Ne var ki, bunlar da hal­den habersiz taklitçi olarak sözde kalırlar. Gidişatlarında ve bu yola gi­rişte/kendileri mükemmel bir mürşide muhtaç oldukları halde, mürşidlik iddiası ile geçinirler. Ne var ki, şundan da haberleri yoktur : Soğuk de­mir döverler.
îşte bu helak uçurumu mertebesinden, her birinin tecellisi gereği yakalarını kurtarmalarına sebeb olacağı gibi; şeriat, tarikat, hakikat, vuslat nedir bilmeleri için bir risale yaz. Aşık, sadık, mana yüzünü gör­meyi isteyerek doğru yollarını bulsunlar.
Yazılacak risalenin adı da şu olsun : MÎFTAH'ÜL - KULÜB SIRR-I ŞEMSEDDÎN.. (GÖNÜLLER AÇAN ŞEMSEDDÎN SIRRI..)
Böyle bir emir vermeleri üzerine :
— Memur mazurdur.
Kuralına göre, Enbiya Sultanı Resul-ü Kibriya Allah'ın Sevgilisi kı­yamet gününün şefaatçisi efendimizin fermanı yerine getirilmesi gereken bir vazifesidir; Allah ona salât ve selâm eylesin.


Efendimiz Hazretlerine tabi olmakta, emrini yerine getirmekte olan bu âciz kul ümmeti; bu risaleye başladı. Yüce Allah'ın vereceği başarı ile güzel bitmesi için niyaza geçti.
Bu durumda, kâtibin elindeki kalem, atıcının elindeki ok ve yay du­rumunda olduğumuzdan; umulan odur ki : Hatasını, yanlışını af eteği ile okuyanlar örteler. Çünkü :
— El-insan mahallün-nisyan.. (Unutma yeridir insan..)
Manası bizim içindir.



Başarımı Allah'a bağlarım. O'na dayanır, O'na güvenirim.1
وَمَا تَوْفِيقِي إِلاَّ بِاللّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ

(1) Hud suresinin 88. âyetidir.


Alt Konulari