Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
Yanlışın tersi doğruyu gösterir 27 Ekim 2000
Geçen haftaki, "Light İslam" yazımdan dolayı hayli arayan oldu. Tebriklerini, teşekkürlerini bildirdiler. Bu arada da, "Bu tür faaliyetlerden zarar görmemek için ne yapmamız lâzım?" diye sordular. Fazla yapılacak bir iş yok aslında. Ne diyorlardı, "Alimleri, fıkıh kitaplarını bir tarafa bırakın, dininizi doğrudan Kur'an-ı kerimden öğrenin!" Söylediklerinin tersini yapmak kafi zarar görmemek için.
Çünkü, asırlardır, dinimizin emir ve yasakları fıkıh kitaplarından, ilmihâl kitaplarından öğrenilmiştir. Bu yol sağlam yoldur. Fakat Meşrutiyetten beri, belli odaklar, Müslümanları sinsice fıkıh kitaplarından uzaklaştırıp, meallere, tefsirlere, tercümelere yönlendirme gayretine girmiş bulunmaktadır. Bu maksatla, "Dinimizi esas kaynağından öğrenin, aracıları ortadan kaldırın" gibi sloganlar ortaya attılar. İşin aslını bilmeyen çok kimse de, bu sinsice hazırlanmış tuzağa yakalandılar.
Birçok şey alıştıra alıştıra kabullendirilir. Bazı yanlış inanç, fikir, görüş, metot ve kanaatler vardır ki, insanlar onları önce iter, reddeder. Fakat devamlı propaganda, beyin yıkama ve telkin neticesinde, bu itiş ve reddetme, zamanla zayıflar ve toplumun direnişinde gevşeme başlar. Gün gelir, bakarsınız ki, o bozuk ve bâtıl fikir ve metotlar, aynı topluluk tarafından benimsenir ve kabul görür.
İşte, büyük-küçük her Müslümanın, bir adet Kur'an tercümesi edinerek, İslâmiyeti doğrudan doğruya kutsal kitabından veya kaynağından öğrenmesi fikri de böyle olmuştur. Bu, yıllardır yaptıkları beyin yıkama propagandalarının bir neticesidir. Maalesef zamanımızda Müslümanların çoğu, bu propagandanın tesiri ile, evlerinde bir meal bulundurma, dini buradan öğrenme yanlışlığına düştüler. Hâlbuki, bizim, dinin temel bilgilerini Kur'an tercümelerinden elde etmemiz, öğrenmemiz mümkün değildir.
İslâmiyeti içeriden yıkmak, dinimizin temellerini dinamitlemek isteyen reformcuların ve inkârcıların, yıllar boyu devam eden teraneleri şu olmuştur: "Herkes dinini doğrudan doğruya Kur'an-ı kerimden öğrensin. Bunun için de herkese bir tercüme, yahut meal veya tefsir temin edilsin. Onu okusunlar; eski kafalı hocalar, fıkıh kitapları aradan çıksınlar!.."
Nihayet onların dediği olmuş, bu sinsi oyun, yani dini bilgileri meallerden ve tercüme kaynaklardan almak fikri, doğru olarak kabul edilmiş ve tercümeler, mealler peynir ekmek gibi satılmaya başlamıştır.
Neticede ne olmuştur? İslâmî otorite ve hiyerarşi kavramları yıkılmış... Söz ayağa düşmüş... Reform hareketleri başlamış... Mezhepsizlik yayılmış... Hemen arkasından da dinsizlik yayılmaya başlamış. Bu hareketler, ne zaman ve kimler tarafından başlatılmış o da çok önemli. Bunu da, 1924 tarihli Sebilürreşad Mecmuasından öğrenelim:
"Kur'an-ı kerim'i tercüme etmek, basıp yaymak bir müddetten beri moda oldu. Ne gariptir ki, ilk defa bu işe teşebbüs eden, Zeki Megamiz isminde, Arap asıllı bir Hıristiyandır. Daha sonra Cihan Kütüphanesi sahibi Ermeni Mihran Efendi acele olarak, diğer bir tercümenin basımına başladı ve az zamanda sona erdirerek, "Türkçe Kur'an" ismiyle yayınladı."
Asırlardır, bütün ömürlerini dini yaymakla geçiren, bu uğurda hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan İslâm âlimlerinin, Kur'an-ı kerimin tercümesini, meallerini hazırlamayıp da, yabancıların böyle bir çalışma yapması, bizlere çok şey hatırlatmalıdır...
Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki, tercüme ve meal, gerçekten dine faydalı olsaydı, İslâm büyükleri bu faaliyeti gayri müslimlere bırakırlar mıydı? En güzelini kendileri yapmaz mıydı?
Eserin yazarı: Mehmet ORUÇ Eser: MEZHEPLER DOSYASI
MEZHEPLER DOSYASI
- İSLAMİYET NAKİL DİNİDİR
- KURAN-I KERİMİ HERKES ANLAYABİLİR Mİ?
- ALİMLERİN DİNDEKİ YERİ
- İCTİHAD VE MEZHEPLER
- DİNDE FIKHIN ÖNEMİ
- Fikih İlmi ve İmam-i a’zam
- MAKALELER
- Söz ayağa düştü... 24.12.1999
- Fıkıh kitapları ve mealler 25.12.1999
- Sadece bankalar mı boşaltılır? 20.10.2000
- Kendilerine benzetmek istiyorlar! 21.10.2000
- Yanlışın tersi doğruyu gösterir 27 Ekim 2000
- Usul hatası önemlidir! 28 Ekim 2000
- Mezhebe Uymanın Önemi 3 EYLÜL 1994
- İmâm-ı A'zam Hazretleri 4 EYLÜL 1994
- Dinimizi doğru şekilde öğrenmek için 22 NİSAN 1995
- Fıkıh öğrenmenin önemi 19 OCAK 1998
- Üç çeşit yobaz vardır 16 HAZİRAN 1997
- Dostu düşmanı tanımalı 25 ARALIK 1997
- Kimler tuzağa geliyor? 26 ARALIK 1997
- Niyetleri başka 27 ARALIK 1997
- "Sadece ben bilirim" 28 ARALIK 1997
- Bana arkadaşını söyle... 29 ARALIK 1997
- Dimyat’a pirince giderken... 10 OCAK 1998
- Dinimizi nereden öğreneceğiz?
- Musa Carullah Bigiyev (1) 8.10.2000
- Musa Carullah Bigiyev (2) 9.10.2000