Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

KUDSİ VAZİFE AŞKIYLE: TAİF YOLCULUĞU

Taif yolculuğu, İslâmın en gönül yakıcı ve acı hâtıralarından birini taşır.

İslâmın garip bulunduğu devirlerde, Milâdî 620 yılındayız. Bunlar müşriklerin Müslümanlara nefes aldırmadıkları devirler.
Resulü Ekrem Efendimiz, İslâmı neşir için yeni bir muhit bulmak ümidiyle Tâif'e
gitti. Sakıfî yâni Taif halkını İslâma dâvet etti. Ona "Putlarımızın aleyhinde bulunuyor" diye kızdılar. Ağaç ve taş parçalarına tapınan bu putperestlerin körleşen dimağları, İslâmın temiz akide ve kolay ibadetini anlayamadı, İslâmiyeti kabul etmediklerinden başka, putlarının aleyhinde bulunuyor diye kızdılar. Dönerken ayak takımını, baldırı çıplak kölelerini Resulü Ekremin peşine takarak üstüne kışkırttılar. Taşa tuttular. Ayakları kan içinde kaldı. Uzak akrabasından olan Utbe ve Şeybelerin bağına girerek siperlendi. Onların köleleri Resulûllahin "Bismillah" dediğini işitince: "Buralılar Allahın adını bile bilmezler" demişti.
İşte o zaman ellerini kaldırarak Allahına şöyle yalvardı:
"Yarabbi, kuvvetimin zayıf olduğunu, çaresiz kaldığımı, halk nazarında ehemmiyetsiz sayılışımı ancak sana arzederim. Yâ Erhamer-Rahimîn, zayıfların Allahı Sensin, İlâhi, beni kime bırakıyorsün? Beni imha etmek isteyen yabancılara mı? Yoksa mukadderatıma hâkim olacak düşmanlara mı? Senin gazab-ı ilâhiyene uğramıyayım da ne olursa olsun. Senin bahşedeceğin saadet elbet daha geniştir. İlâhi, senin gazabına uğramaktan, yahut rızay-ı ilâhînden uzak kal-maktan, senin o zulmetleri bile parıl parıl parlatan, dünya ve âhiret umurunun medar-ı salâhı bulunan nur-u vechine sığınırım. İlâhi, sen razı oluncaya kadar, işte affını diliyorum. Gufranını niyaz ediyorum. Bütün kudret ve kuvvet ancak sendendir, Yâ Rab!"
Bu yürek parçalayıcı seyahatten de eli boş döndü. Arap âdetince birkaç kişiye haber gönderdi. Himayesine almadılar. Seksenlik bir ihtiyar olan Mut'im himayesine aldı. Mut'im îman etmemişse de Müslümanlara iyi muamele yapmıştı. Boykotu yırtıp Müslümanları Ebu Talib mahallesindeki muhasaradan kurtaranlardan biri de odur. Oğlu Cübeyr sonraları Müslüman olarak muhacir olmuştur. Onun İslâm olmasına sebep şu hâdisedir: Müslüman olmazdan önce Bedir esirlerini fidye mukabilinde kurtarmak için müşrikler Cübeyr'i Medine'ye göndermişlerdi. Resulü Ekrem ile görüştüğü zaman;
— Senin ihtiyar baban Mut'im sağ olup ta şu kokmuş herifler için bana gelseydi, topunu birden ona bağışlardım! diyerek kadirşinaslık gösterdi ve, vaktiyle Taif dönüşünde yaptığı iyiliği anlattı.
Cübeyr bu seferi hakkında diyor ki:
— Esirleri kurtarmak için gelmiştim. İkindiden sonra vardım. Yorgundum. Mescidi Şerifte uzanıp yattım. Derken akşam namazına durdular. Resulûllah والطور وكتاب مسطور Vet-Turi ve Kitabin Mastur" sûresini okumaya başladı. Korku içinde kaldım. Kalbim az kalsın uçuyordu. Mescitten çıkıncaya kadar dinledim. İslâm muhabbetinin kalbime ilk girdiği gün odur.
İşte bu vak'a da bize iki ibret levhası arzetmektedir. Biri, Hazreti Resulü Ekremin gösterdiği kadirşinaslık. Diğeri de, yukarıki bahislerde geçtiği gibi; Kur'an-ı Kerim'in yüksek tesiri.



Eserin yazarı: Osman Keskinoğlu Eser: Kuranı Kerim Bilgileri

  • Yeni Ekle
Yorumlar (1)