Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Peygamber Efendimizin (S.A.V.) Vefatı

PEYGAMBER'İMİZİN (S.A.V) VEFATI

Ibni Mes'ûd der ki;

«Aramizdan ayrilacagi sirada Ayse'nin (validemiz için) evinde yatan Peygamber ´imizin yanina girdik. Bizi görünce gözleri yasardi ve söyle buyurdu:

«—Hos geldiniz. Allâh size ömürler versin, sizi korusun ve desteklesin. Size Allah'i ve O'ndan korkmayi tavsiye ederim. Ben size O'nun gönderdigi açiklayici bir ikâz ediciyim. Onun mülkü üzerinde ve O'nun kullari hakkinda sakin Allah'in emirlerine karsi gelmeyin. Ölüm ani, Allah'a dönüs ve Sidret-ül Münteha'ya, cennet barinagina ve dolu kadehe kavusma ani yaklasti.

Benden yana birbirinize ve benden sonra dininize girecek olanlara selâmimi ve Allah'in rahmeti dileklerimi ulastirin.»

Bildirildigine göre, Peygamber'imiz (S.A.S.) dünyadan ayrilacagi sirada Cebrail (A.S)'e:

«Benden sonra ümmetim kimin elinde kalacak» diye sorar. Ulu Allah (C.C) Cebrail (A.S) 'e bildirir ki. «Sevgili Rasülümü müjdele ki. O'nun ümmetini yüzüstü birakmam. O'na müjdele ki, insanlar yeniden dirilirken ilk defa mezarinin basina O çikacak ve Mahser toplantisinda ümmetinin basinda bulunacaktir. O'nun ümmeti içeri girmedikçe cennete girmek, diger ümmetlere yasaktir.» Bunun üzerine Peygamber 'imiz «Simdi gözüm arkada degil» diye buyurdu.

Hz. Ayse buyurdu ki: «Peygamber 'imiz aramizdan ayrilacagi sirada yedi kuyudan çikarilmis yedi tulum su ile kendisini yikamamizi emretti. Biz emrettigi gibi yaptik. Ferahladi. Sonra evden çikti, Cemâatle nemaz kildi, arkasindan Uhud sehidleri için istigfar ve dua etti.

Sonra da ensar hakkinda vasiyette bulunmak üzere sunlari söyledi:

«— Imdi, ey muhacirler! Siz artiyorsunuz. Fakat ensar, bu gün oldugundan daha fazlu artmaz oldu.
Ensar benim sigindigim barinagimdir. Onlarin iyilerine karsi iyi davraniniz. Hatalilarinin hatalarini da hos görünüz.»

Sonra sözlerine söyle devam etti, «Bir kul, dünyada kalmak ile Allâh'a yönelerek arasinda tercih yapmaya çagrildi ve Allah'in yanini tercih etti.»

Bu söz üzerine Ebû Bekir Peygamber ´imizin son sözü ile kendisini kasdettigini ve ölecegini sanarak aglamaya basladi.

Peygamber 'imiz durumu görünce söyle buyurdu. «Sakin ol, ya Ebû Bekir! (R.A.) Yalniz Ebû Bekir'in yoluna açilanin disinda Mescid'in sokaga açilan diger bütün kapilarini kapatiniz. Cünki ben Ebû Bekir ile sohbet etmekten daha degerli bir is bilmiyorum.»

Hz. Ayse diyor ki:

«Peygamber 'imiz benim evimde, benim günümde ve kucagimda ruhunu teslim etti. Ulu Allah O'nun agiz suyu ile benimkini ölümü sirasinda biraraya getirdi. (Bu da söyle oldu)

Kardesim Abdurrahman içeri girdi, elinde bir Misvak vardi. Peygamber 'imiz in gözü misvaka takildi. Hosuna gittigini anladigim için «Onu sana alayim mi» diye sordum. Basi ile «evet» diye isaret etti.

Misvaki eline verdim. Onu agzina götürdü, fakat sert geldi. «Onu senin için yumusatayim mi?» diye sordum. Basi ile evet diye isaret etti. Bunun üzerine misvaki agzimda yumusatip yine O'na uzattim.

Önünde bir su çanagi vardi. Elini suya daldirip «lâ ilâhe illallah. Gerçekten ölümün çesitü krizleri vardir» demeye basladi. Sonra da «Yüce dost, yüce dost» diyerek elini kaldirdi. O zaman «Demek ki, bizi tercih etmiyor» dedim.

Babasindan duyduguna dayanarak Said Ibni Abdullah der ki.

«Ensâr, Peygamber 'imizin hastaliginin agirlastigini görünce Mescid'in çevresinde toplandilar, önce Abbâs Peygamber ´imizin yanina girerek ensârin disarda ve endise içinde oldugunu bildirdi.

Sonra Fadl yanina girerek ayni seyleri söyledi. Arkasindan Hz. Ali (K.V.) içeri girerek ayni seyleri söyledi.

Bunun üzerine Peygamber 'imiz elini uzatarak «tutun» dedi. Hemen tuttular. Sonra «Ne diyorsunuz» diye sordu, yanindakiler «Öleceksin diye korkuyoruz» dediler.

Erkekler Peygamber 'imizin basucunda toplandiklari için kadinlari da bagrismaya basladilar. Bunun üzerine Peygamber 'imiz yataginda dogruldu ve Ali ile Fadl'a dayanarak kapiya çikti. Abbâs önünden yürüyordu. Basi sarili idi.

Kendi kendine yürüyerek minberin ilk basamagina oturdu. Herkes etrafinda toplandi.
Allah'a hamd ve sena ettikten sonra söyle buyurdu:

«— Ey insanlar!' Duyduguma göre ölecegim diye korkuyorsunuz. Sanki ölümü garip görür gibisiniz. Peygamber 'inizin ölmesinde ne gariplik görüyorsunuz? Ben size daha önce ölecegimi söylemedim mi? Kendiniz de zaten benim ölecegimi bilmiyor muydunuz? Benden önceki hiç bir Peygamber ümmeti arasinda baki kaldi mi ki, ben sizin aranizda bakî kalayim? Beni dinleyin, ben de siz de Rabb'imize kavusacagiz.

Ben size ilk muhacirlere karsi iyi davranmanizi ve muhacirlere de kendi aralarinda ayni seyi tavsiye ederim. Çünki Ulu Allah söyle buyuruyor:

"Yemin olsun asra ki, imân edip güzel amel isleyenler ile birbirirlerîne hakki ve sabri tavsiye edenlerden baska bütün insanlar hüsrandadirlar." (Asr Suresi).

Her sey Allah'in iznine göre yürür. Bir isin geç kalmasi sizi o konuda sakin acele etmeye sürüklemesin. Çünki Ulu Allah birinin acele etmesi ile acele etmez.

Allah'a karsi çikana O. baskin çikar. Allah'i aldatani O. gereken cezayi verir.

"Eger idareyi ele alirsaniz, yeryüzünde bozgunculuk çikaracak, akrabalik baglarini mi keseceksiniz?"

Ensâra karsi iyi davranmanizi tavsiye ederim. Onlar sizden önce Medine'yi yurt ve iman yuvasi edinmislerdi. Onlara karsi iyi olmanizi tavsiye ederim. Size aziklarindan pay ayiranlar onlar degil mi? Size yurtlarinda kolaylik gösterenler onlar degil mi? Mallarina ihtiyaçlari olmalarina ragmen sizi kendilerine tercih etmediler mi?

Beni dinleyiniz. Iki kisi arasinda hüküm vermek üzere selâhiyete sâhib kilinan kimse onlarin iyisinin sözünü kabul etsin ve kusurlusunu hos görsün.

Hey, ben sizden ayriliyorum. Siz de pesimden gelip bana kavusacaksiniz. Hey, bulusma yerimiz, Havuzdur. Havzim, Sam'in Basra sehri ile Yemen'in Sena sehri arasi kadar genistir. Kevser olugundan oraya sütten beyaz, ak köpükten daha yumusak ve baldan tatli bir su akar.

Oradan içenler artik hiç susamaz. Taslari inci ve yatagi misktir. Yarin hesaplasma günü ondan kim mahrum kalirsa, her türlü hayirdan mahrum olur. Hey, kim yarin oraya, benim yanima gelmek isterse, elini ye dilini gereksiz, seylerden alakoysun.

Bu arada Abbâs «yâ Nebi Allah Kureyslilere nasihat et» dedi. Peygamber 'imiz söyle buyurdu:

«— Bu nasihatlerim ancak Kureyslileredir. Insanlar Kureys'lilere tâbidir. Iyiler iyilerine, kötüler kötülerine baglidir.

Ey Kureys'liler, herkese karsi iyi davraniniz. Ey insanlar! Günahlar nimetleri degistirir ve daha önce ayrilan paylari baskalastirir. Halk iyi olunca bastakiler de onlara karsi iyi davranir. Halk kötü olunca basta bulunanlar, onlara karsi sert davranirlar. Ulu Allah;

«Böylece bir kisim zalimleri, istediklerine karsilik, digerlerinin basina musallat ederiz» buyuruyor. (En´am - 129))

Ibni Mes'ûd'un bildirdigine göre. Peygamber 'imiz Ebû Bekr'e

«Bir sey sormak istiyorsan sor» dedi. Ebû Bekr de (R.A.) «Ölüm ani yaklasti mi, ya Rasûlellâh» diye sordu. Peygamber (S.A.V) 'imiz «Ölüm ani iyice yaklasti, hattâ üzerime sarkti» diye cevab verdi.

Ebû Bekr de (R.A.) «Allâh´in katinda olan her sey sana kutlu olsun, ey Allah'in Rasûlü! Keski basimiza neler gelecegini bilseydim!» dedi. Peygamber (S.A.V)'imiz ona:

«Allah'a ismarladik. Sidrat-ûl Münteha'ya, cennet barinagina, yüksek Firdevs'e, dolu kadehe. Yüce Dosta, güzel nasib ve hayata!» dedi.

Ebü Bekr (R.A.) «Seni yikamayi kim üzerine alsin» diye sordu. Peygamber (S.A.V)'imiz «Yakinlik derecesine göre akrabamin erkekleri» diye cevap verdi. Ebû Bekr (R.A.) «Seni nasil bir kefene saralim» diye sordu. Peygamber (S.A.V)'imiz «Bu elbiselerime. Yemen kumasindan bir elbiseye ve beyaz misir bezine sararsiniz» diye cevap verdi.

Ebû Bekr (R.A.) «Namazini nasil kilalim» diye sordu. Bu sirada biz de Ebû Bekr (R.A.) de agliyorduk. Peygamber (S.A.V)'imiz söyle buyurdu. «Hele durun, Allah sizi afvetsin ve Peygamberimizden yana size iyilik versin. Beni yikayip kefene sarinca bu evdeki "sedirinin üzerine, kabrimin yanibasima koyun ve bir müddet yanimdan ayrilip disari cikin.

Çünki üzerime ilk defa Ulu Allah rahmet edecek. «O ve melekleri size rahmet ve istigfar ederler» Sonra benim için magfiret dilemek üzere meleklere izin verilecektir. Allah'in yarattiklari içinde yonima ilk girip benim için magfiret dileyecek olan Cebrail (A.S)'dir. Arkasindan. Mikâil (A.S), arkasindan Israfil (A.S), arkasindan kalabalik ordusu ile Azrail (A.S) gelir. Sonra da meleklerin hepsi yanima girerler.

Sonra sira size gelir. Yanima gurup gurup, girip önce birer birer selâm verin. Teskiye, feryad ve iniltiler ile beni rahatsiz etmeyin. Önce imam baslasin, arkasindan yakinlik derecesine göre akrabalarim, arkasindan kadinlar, en arkadan da çocuklar girsin.»

Ebû Bekr (R.A.) "Seni kim kabre koysun" diye sordu. Peygamber 'imiz «Yakinlik derecesine göre akrabalarimdan bir gurup, sizin görmediginiz, fakAt sizi gören bir çok melekler ile birlikte. Simdi kalkiniz ve benden sonrakilere sözlerimi iletiniz.»

Hz. Ayse (R. Anha) der ki. «Peygamber 'imizin aramizdan ayrildigi gün yanibasindakiler sabah saatlerinde hastaligini hafiflemis gördükleri için sevinç içinde evlerine ve islerine dagildilar. Onu esleri ile basbasa biraktilar. Bizler, bu duruma göre, daha öncesine göre ümid ve farahlik içindeyken Peygamber 'imiz ansizin kadinlara «Yanimdan çikin. Melek geldi, yanima girmek istiyor» dedi.

Benden baska bütün kadinlar disari çikti. Basi kucagimda idi. Bu sirada kucagimdan dogruldu. Ben evin bir kösesine çekildim. Melek ile uzun zaman söylesti. Sonra beni yanina çagirip basim yine kucagima dayadi. Kadinlara da «içeri girin» dedi.

Ben, «Bu Cebrail'in gölgesi degildi» dedim. Peygamber 'imiz bana «Evet ya Ayse. bu ölüm melegi (Azrail (A.S)) idi. Bana gelerek söyle dedi:

«— Ulu Allah beni sana gönderdi. Fakat izinsiz yanina girmememi emretti. Eger izin vermiyorsan geri giderim, izin verdigin takdirde girerim. Yine Allah, sen emir vermedikçe canini almamami söyledi. Simdi ne emrediyorsun?» dedi.

Ben de ona «Cebrail (A.S) bana gelinceye kader yanimdan uzaklas» dedim. Simdi nerede ise Cebrail (A.S) gelir.»

Hz. Ayse (R. Anha) söyle der: «Öyle» bir durumla karsi karsiya kaldik ki, ne bir cevap verebiliyor ve ne de görüs belirtebiliyorduk. Dilimiz tutulmustu. Her bakimdan bizi saskinliga gömen bir darbe altinda kalmis gibi idik.

Durumun ciddiyeti ve içimizi dolduran korku yüiünden. ev halkindan hiç birimiz konusmuyorduk.

Cebrail (A.S) tam zamaninda gelip selâm verdi. Gölgesini farkettim. Evdekiler disari çikinca içeri girdi ve söyle dedi:

«— Ulu Allah sana selâm söylüyor ve kendini nasil hissettigini soruyor. Gerçi
O, seni senden iyi bilir. Fakat senin seref ve itibarini arttirarak varligin hepsi üzerinde üstünlük ve degerini eksiksiz hale getirmeyi ve böylece ümmetine örnek olmani diledi.»

Peygamber 'imiz «Kendimi sancili hissediyorum» diye cevap verdi. Bunun üzerine Cebrail (A.S) «müjdeler olsun! Ulu Allah seni, senin için hazirladiklarina kavusturmayi diliyor» dedi.

Peygamber 'imiz «Yâ Cebrail (A.S), ölüm melegi benden izin istiyor, ona haber ver» dedi.

Cebrail (A.S) «Yâ Muhammed. (S.A.V.) Rabb'in seni özlemle bekliyor. Sana niçin geldigini söylemedi mi? Allâh'a yemin ederim ki, ölüm melegi simdiye kadar hic kimseden izin istemis degildir. Bundan sonra hiç kimseden de izin isteyecek degildir. Fakat Rabb'in senin serefini eksiksiz hale getirmek istiyor. Bunun ile birlikte O seni özlemle beklemektedir.»

Peygamber 'imiz «O halde ölüm melegi gelinceye kadar yanimdan ayrilma» dedi ve kadinlara içeri girmelerine izin verdi.

Bu arada «Yâ Fatma, bana yaklas» dedi. Fatma O'na dogru egildi. Peygamber 'imiz kulagina bir sey söyledi. Gözyaslari içinde basini kaldirdi. Konusamiyordu.
Arkasindan ona yine «Basini bana yaklastir» dedi. O'na dogru egildi. Kulagina bir seyler söyledi. Bu defa Fatma basini gülerek kaldirdi. Fakat yine konusamiyordu.

Gördügümüz durum sasirtici idi. Fatma'ya, daha sonra bu konuyu sorduk. Bize «Önce bana «ölecegim» dedi. O yüzden agladim. Sonra da «Rabbime seni bana kavustursun ve ev halkim arasinda ilk önce seni benim yanima versin diye duâ ettim» dedi. Bu yüzden gülümsedim» diye cevap verdi. Bu sirada Fatma iki oglunu O'na yaklastirdi. O da onlari kokladi.

Sonra ölüm melegi (Azrail (A.s)) gelerek selâm verdi, içeri girmek için izin istedi. Peygamber 'imiz de ona izin verdi. Ölüm melegi «Bize ne emir veriyorsun, ya Muhammed» (S.A.S.) diye sordu. Peygamber 'imiz ona «Beni derhal Rabbime kavustur» dedi. Bunun üzerine ölüm melegi söyle dedi:

«— Peki, hemen bu gün. Zaten Rabbin seni özlemle bekliyor. Sende oldugu gibi hiç kimse hakkinda tereddüt etmedi. Senden baska hiç kimsenin yanina izinsiz girmemi yasaklamadi. Fakat bekledigin an yakindir.»

Böyle dedikten sonra çikti. Cebrail (A.S) içeri girdi ve sunlari söyledi:

«— Ey Allah'in Rasûlü! Selâm üzerine olsun. Bu benim artik yeryüzüne son inisimdir. Vahiy ve dünya defteri artik dürüldü. Benim yeryüzünde senden baska hiç kimse ile isim yok. Seninle bulusmaktan gayri yeryüzü ile bir münasebetim yok. Seni hak üzere gönderen Ailâh'a yemin ederim ki, artik burada durmamin hiç bir gerekçesi kalmadi.»

Evde bulunanlardan hiç birimiz bu sirada O'na bir kelime ile bile saskinligimizi ifâde edemedik. Duydugumuz sözlerin öneminden dolayi erkek yakinlarina bir haber göndermek bile aklimiza gelmedi. Sasirdik, donakaldik!
Bu sirada basini gögsüme dayasin diye yer degistirip O'nun yanina vardim. Gögsünü tuttum. Bu arada bir bayginlik geçirerek halsizlesti. Alni hiç kimsede görmemis oldugum sekilde terlemisti. Terini silmeye koyuldum. O'nun bu son terinin kokusundan daha tatli bir koku hiç hissetmemistim. Kendine gelince O'na «Anam-babam, canim ve âilem sana feda olsun, alnin ne kadar terledi» diyordum. Bana «Ya Ayse! Müminin ruhu terleyerek, kefirin ruhu da esek ruhu gibi çeneleri crasindan çikar» dedi.

Iste o zaman kendimizi toparlayip âilelerimize haber gönderdik. Eve ilk giren ve O'nun görmedigi iik erkek babamin bana gönderdigi kardesim oldu. Böylece hic kimse gelemeden Peygamber'imiz (S.A.S.) aramizdan ayrildi!

Erkekleri O'nun yaninda bulunmaktan alakoyan Ulu Allâh'di. Çünki O'nun üzerine Cebrâil (A.S)'i ve Mikâil (A.S)'i görevlendirmisti. Bayginken «Yüce dosta» diyordu. Sanki tercihini yeniliyor gibiydi! Konusabildigi anlarda da «Namaza. Namaza» diye vesiyyette bulundu.

Hz. Aise (R.A.) Der ki: «Peygamber ´imiz pazartesi günü kusluk ile ögle arasi bir anda aramizdan ayrildi.»

Fatma (R. Anha) da buyurur ki, "Allah'a yemin ederim ki, bu ümmet, pazartesi günü tesiri hâlâ devam eden büyük bir hâdise ile karsilamistir."

Ümmü Gülsüm {R. Anha) Hz. Ali (R.A)'nin Küfe'de sehid edildigi gün bu sözün mislini söylemis «Pazartesi gününden beni neler çektim. Rasûlüllâh (S.A.S.) o gün öldü. Ali (R.A) o gün öldürüldü. Babam da o gün öldürüldü. Ben pazartesi gününden neler cektim, demistir

Hz. Ayse (R. Anha) sözlerine söyle devam eder. «Peygamber 'imiz aramizdan ayrilinca herkes Mescid'in etrafinda toplandi ve feryadlar yükselmeye basladi. Melekler Peygamber ´imizin üzerini benim elbisemle örtmüstü. Ve kalabaliga karismislardi.

Halkin bu hâdise karsisinda tepkisi degisik oldu. Kimi O'nun öldügüne inanmiyordu. Kiminin dili tutulmustu, ancak çok sonra konusabildiler. Bir kismi da mânâsiz, tutarsiz sözler söyleniyordu. Bazilarinin akli baslarinda idi. Diger bir kismi da oldugu yere çökerek kalmisti.

Hz. Ömer (R.A.) O'nun öldügüne inanamayanlardan idi, Hz. Ali (K.V.) yerine çöküp öyle kalmisti. Hz. Osman'in (R.A.) dili tutulmustu sanki.
Müslümanlarin hiç biri o anda Hz Ebû Bekir {R.A.) ve Abbâs (R.A.) gibi kendilerine hâkim olamamislardi. Ulu Allah bu ikisine güç vererek onlara en dogru sekilde davranma imkânini bagisladi. Herkes her ne kadar Ebû Bekir'in (R.A.) dedigine uyuyordu ise de Abbâs (R.A) gelince söyle konustu:

"Kendisinden beska iiâh olmayan Allah adina yemin ederim "ki, Allah'in Rasûlü ölümü tatmistir. Zaten henüz oramizda iken Ulu Allah Ona;

«Sen de ümmetin de öleceksiniz. Sonra da Kiyamet Günü Rabbinizin katinda hesaplasacaksiniz» diye buyurmustu (Zümer - 30 - 31).

Ebû Bekir (R.A)'e haber» Hazrec kabilesinden Haris ogullarinin evindeyken verildi. Hemen geldi. Peygamber ´imizin yanina girdi. Yuzüna bakti, üzerine egiiip O'nu öptü ve «Yâ Rasûlallah , anam - babam yoluna feda olsun, iki kere ölecek degilsin. Allah'a yemin ederim ki, Allâh Rasûiü öldü.» Arkasindan kapiya cikarak toplanan halka sunlari söyiedi:

«— Ey insanlar! Kim Muhammed'e (S.A.S.) tapiyor idi ise bilsin ki, Muhammed öldü. Kim Muhammed'in (S.A.S.) Rabbi'ne tapiyor idi ise O, diri ve ölümsüzdür.

Utu Allâh;

«Muhammsd, sadece bir peygamberdir. O'ndan önce nice peygamberler gelip geçmistir. Eger O, ölür veya öldürülürse, ardiniza mi döneceksiniz? Kim îki topugu üzerinde geri dönerse Allah'a hiç bîr zarar vermis olmaz. Allâh sükredenleri mükâfatlandiracaktir» buyurmustur. (Al-i Imran - 144)

Halk bu âyeti sanki ilk defa duymus gibi dinledi.»

Diger bir rivayete göre. Ebü Bekir (R.A.) haberi alinca selât-ü selâm getirerek Peygamber ´imizin evine girdi. Gözleri dolu dolu idi, girtlagi testinin bogazindaki su gibi durmadan asagi inip yukari çikiyordu. Buna ragmen sözlerine ve davranislarina gayet hâkim idi.

Peygamberimizin üzerine egildi, yüzünü açti. Alnindan ve yanaklarindan öptü, yüzünü oksadi. Sonra da gözyaslari içinde sunlari söyledi:

«— Babam, anam, canim ve aile halkim yoluna feda olsun. Hayatin da ölümün de güzel. Senin ölümünle, baska hic bir peygamberin ölümünde kesilmeyen vahiy, artik kesildi. Sen anlatilmaktan yücesin, o kadar büyüksün ki, senin için aglanmaz. Öyle seçkin olaun ki, hepimiz sana siginir olduk. Bizi öyle kaynastirdin ki, sende beraber olduk. Eger ölümün kendi tercihin ile olmasaydi, nefsimizi yasa bogardik. Eger Sen aglamayi yasak etmemis olsaydin, üzerinde aglamaktan gözyasîarimiz kururdu. Engel olamadigimiz gözyaslarimiz birbirinden ayrilmasi imkânsiz olan izdirabimizla seni hatirlamamizin nisanidir.

Allâh'im, bu duygularimizi bizden O'na ulastir. Ey Muhammed (S.A. S.) bizi Rabb'inin katinda hatirla, hep Senin aklinda kalalim. Eger bize biraktigin agirbaslilik olmasaydi, biraktigin yalnizliga hic kimse dayanamazdi. Allah'im! Bizim duygularimizi Peygamber 'ine ulastir ve O'nu aramizda tut. O'nun ile ilgili olarak bundan daha baska bir aci basimiza gelmesin. Kalblerimizi O'na dogru yücelt ki, Peygamber ´imiz bize güze! örnek oisun.

Allâh'dan kötülüklerimizi iyilige çevirmesini ve imanli olarak bizleri Peygamber ´imize kavusturmasini dileriz.

Hic süphesiz O, kendisinden istekte bulunanlarinin en keremlisi ve rahmetine umut baglananlarin en ulusudur! Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allâh'adir.»


Eserin yazarı: İmam Gazali Eser: Kalplerin Keşfi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (3)