Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
İMAN İLE AMEL ARASINDAKİ MÜNASEBET
116 Ehl-i Sünnet'in müctehid imamları; imanın bir bütün olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. İman, amelden bir cüz değildir. İmam-ı Azam Ebû Hanife "El Vasiyye" isimli eserinde: "Sonra amel imandan, iman da amelden başkadır. Çünkü çoğu zaman mü'minden amel yapma mükellefiyeti kalkabilir. Amel kalktığı zaman, iman da kalkar denilmesi caiz değildir. Zira hayız halindeki bir kadından; o hal içerisinde iken, namaz kalkar. Böyle bir kadın için iman da kendisinden kalkar diyemeyiz. Yahut kendisine imanı da terketmesi emredilir denilemez. Yine fakire zekat yoktur denilir, fakat fakire iman gerekli değildir denilemez. Eğer iman amelden bir parça olsaydı, amelin düştüğü hallerde imanın da düşmesi gerekirdi. Halbuki durum böyle değildir"(34) diyerek, bu inceliği ifade etmiştir.
117 Kur'an-ı Kerim'de: "Kim Allah'a iman eder ve salih ameller (ve hareketler) de bulunursa (Allah) onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar"(35) buyurulmaktadır. Burada Allahû Teâla (cc) imanı amelden ayırmış ve insana amelden ayrı olarak mü'min demiştir. Ayrıca Ayet-i Kerime'de "Salih amel işleyen" cümlesi, "İman eden" cümlesine atfedilmiştir. Arapça gramerinde; ancak ayrı manada olan şeyler birbirine atfedilir. Binaenaleyh ayette geçen imandan maksad, kalb ile tasdiktir. Bundan başka amelin imana dahil olduğu kabul edildiği takdirde, amelle ilgili hükümlerde olduğu gibi, iman esaslarında da neshin caiz olması gerekirdi. Oysa imanla ilgili konularda böyle bir şeyin sözkonusu edilmesi imkansızdır. Bu da gösteriyor ki, iman ile amel ayrı ayrı şeylerdir.(36)
118 Ancak herhangi bir amelin makbul olabilmesi için iman şarttır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: "Kim bir mü'min olarak iyi ve güzel amellerde bulunursa o ne artırılmasından, ne eksiltilmesinden endişe etmez"(37) buyurulmuştur. Bu Ayet-i Kerime'de, amelin makbul olabilmesi için imanın şart olduğu belirtilmiştir. Meşrutun (yani amelin) şartta (yani imanda) olamıyacağı aşikardır. O halde iman ve amel ayrı ayrı şeylerdir.
119 İmam-ı Maturidi: "Günah işleyenler günahları sebebiyle imandan çıkmazlar. Çünkü haber-i mütevatirle sabit olan husus, büyük günahların bağışlanma ihtimalinin bulunduğudur. Büyüğü bağışlanınca, küçüğünün bağışlanma ihtimali daha evladır"(38) hükmünü zikrediyor. Aliyyü'l Kari: "Ne kadar büyük olursa olsun, helal olduğuna inanmadıkça hiçbir müslümanı, işlediği herhangi bir günah sebebiyle tekfir etmeyiz"(39) demektedir. Bütün bunlar, iman ile amelin ayrı ayrı şeyler olduğunu göstermektedir.
120 İman kalb ile tasdik olduğu için; hakikati ve mahiyeti fazlalık veya noksanlık kabul etmez. İmam Ömer Nesefi: "Amel ve taatler esas itibarıyla (günbegün, anbean) artış gösterir. Halbuki iman ne artar, ne de eksilir"(40) hükmünü zikreder. Şurası da unutulmamalıdır ki; Allahû Teâla (cc)'ya kulluk ve salih amel hususunda ihlaslı olan kimselerin imanı kuvvetli, bu hususlarda laubalilik gösteren kimsenin imanı zayıf olur. Meselâ; mü'minlerden herhangi bir kimsenin imanı Resûl-i Ekrem (sav)'in veya Hz. Ebu Bekir (ra)'in imanı kadar tahkik ve yakin değildir.(41) Dolayısıylâ İlme'l yakin, Ayne'l yakin ve Hakka'l yakin arasında derece farkları mevcuddur.
Eserin yazarı: Yusuf Kerimoğlu Eser: EMANET VE EHLİYET
EMANET VE EHLİYET
- Takdim
- ÖNSÖZ
- Genel Bilgiler
- Tevhid ve Sıfat İlmi
- DİNİN TARİFİ
- İMAN NEDİR?
- İMAN İLE AMEL ARASINDAKİ MÜNASEBET
- İMAN'IN SAHİH VE KABULE ŞAYAN OLMASININ ŞARTLARI
- İMAN VE İSLÂM
- İCMALİ VE TAFSİLİ İMAN
- ALLAHÛ TEÂLA (CC)'YA VE SIFATLARINA İMAN
- SIFAT-I SELBİYYE:
- SIFAT-I SÜBUTİYE (Sıfat-ı Meâni):
- PEYGAMBERLERE İMAN
- MELEKLERE İMAN
- PEYGAMBERAN-I KİRAM'IN SIFATLARI
- CİNN'LERİN MAHİYETİ
- KİTAPLARA İMAN
- VAHYİN MANASI VE MAHİYETİ
- AHİRET HAYATINA AİT HADİSELER
- KIYAMETİN MAHİYETİ VE ALÂMETLERİ
- KAZA VE KADERE İMAN
- SİYASET, HİLAFET VE İMAMET MESELESİ
- İNSANI KÜFRE DÜŞÜREN HALLER
- MÜRTED İLE KAFİR ARASINDAKİ FARK
- İNSANI KÜFRE DÜŞÜREN FİİLLER
- DİĞER KONULAR
- Temizlik Bahsi
- Namaz Bahsi
- Cihad Bahsi
- Oruç Bahsi
- Zekat Bahsi
- Hacc Bahsi
- Kurban Bahsi
- Nikah Bahsi
- Had ve Hudud Bahsi
- Rızk ve Kazanç Temini Bahsi
- Kerâhiyat ve İstihsan (Adab-ı Muaşeret Bahsi)
- Adâlet Bahsi
- Ferâiz (Miras Hukuku) Bahsi
- Çeşitli Meseleler
96/Alak 9,10,11 Gördün mü, şu engelleyeni: Namaz kılarken bir kulu? Hiç düşündün mü o doğru yolda mıdır,
2/Bakara 222 Sana, kadınların aybaşı hali hakkında da sorarlar, de ki: "O bir ezadır". Aybaşı halinde iken kadınlardan el çekin, temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman, Allah'ın size buyurduğu yoldan yaklaşın. Allah şüphesiz daima tövbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.
Kur’an,da hayızla ilgili tek ayeti kerime budur, "O bir ezadır" yani hastalıktır.
Ayette açık ve net anlatılan, sadece kadınlara eşlerinin yaklaşmasının yasak oluşudur. Bugün bunun ( ay halinde iken birleşmenin ) tıpta da sakıncaları ortaya çıkmıştır.
Burada yasak olan sadece eşlerin birleşmesiyken, ne yazık ki kuran ayetlerinin bir çoğunu yanlış anladığımız gibi, bunu da yanlış anlamış ve yanlış uygulamışız.
Ayetin içeriğinde namaz kılınmaz, oruç tutulmaz, kuran okunmaz diye bir yasak yokken, ALLAH’ın koymadığı bir yasağı haram diyip, insanları ibadetten mahrum etmişlerdir. Bırakın mahrum edilmeyi bana göre her şeyimizi yaratan bizim bütün mahremimizi ve namahremimizi bilen ALLAH,dan uzaklaştırmışlardır. Yaratılmış hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur. Çünkü yüce yaratıcı Kur’an’da helallerin ve haramların çerçevesini belirtmiştir.
5/Maide 87 Ey iman sahipleri! Allah'ın size helal kıldığı şeylerin temiz ve güzel olanlarını haramlaştırmayın; azıp sınırı aşmayın; Allah azıp sınırı aşanları sevmez
16/Nahl 116 Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "şu helaldir, şu haramdır" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar
6/Enam 38 Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde haşredilirler.
16/Nahl 70/89 Her ümmet içinde, kendi aralarından, aleyhlerine bir şâhid getireceğimiz gün, seni de bunların aleyhine şâhid getirmiş olacağız. Sana bu Kitabı, her şeyi açıklayan ve Müslümanlara yol gösterici, rahmet ve müjde olarak indirdik.
Yukarda ki ayetlerden anlaşıldığı gibi, Kuran,da hiçbir şeyi eksik bırakmadığını, her şeyi açık seçik anlattığını görüyoruz. Bütün bu ayetleri incelediğimizde, şunu çok iyi anlamalıyız ki,
Allah mesajında her şeyi açık açık ve ayrıntılı olarak beyan etmiş, helalı ve haramı yalnız kendisinin emredeceğini defa at kereler bildirmiştir.
İşte bu ve buna benzer Kur’an’i ilkelere dayanarak ve bu paralelden yola çıkarak, yarın Rabbimin huzuruna çıktığımızda, Kur’an’da hayızlı iken namaz kılmayın, oruç tutmayın, Kur’an,a dokunmayın, diye bir ayet yokken neye dayanıp bu ibadetleri terk ettin? Sorusuna ne cevap veririz diye düşündüm ve tutarlı bir yanıt bulamadım ve ibadetlerimi yapmaya karar verdim.
Çünkü benim Rabbim inancımdan dolayı ibadet ettiğime, neden ibadet ettin diye hesaba çekmez, ama koymadığı bir yasaktan dolayı, böyle bir haram olmadığı halde, neden kendinize ibadetleri men ettiniz diye hesaba çeker.
Değerli kardeşlerim ALLAH her şeyi bildirdi de, bu çok önemli konuyu haşa unuttu mu yoksa?. Haşa ALLAH eksik ve noksan sıfatlardan münezzehtir.
Örneğin
4/Nisa 102 Sen de içlerinde bulunup onlara namazı başlattığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber namaza dursun ve silâhlarını da yanlarına alsınlar. (Namazda olanlar), secde edince arkanıza geçsinler; bu kez namaz kılmayan öteki bölük gelsin, seninle beraber namaz kılsınlar, korunma(tedbir)lerini ve silâhlarını da alsınlar. İnkâr edenler istediler ki siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gaflet etseniz de birden üzerinize bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir günâh yoktur. Ama korunma tedbirinizi alın (uyanık bulunun). Allâh, kâfirlere alçaltıcı bir azâb hazırlamıştır.
Savaşta bile namazın terkinin olmadığını ve sadece kısaltma olduğunu görüyoruz.
Yine oruçla ilgili ayette, 2/Bakara 184 Sayılı günlerdir.Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar.Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır.Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur.Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır.
Bakıyoruz burada da hayızlı iken oruç yasağı yok. “içinizden hasta olan yahut yolculukta bulunan tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar”2/184 diyen Allah, ay halinde oruç tutmayın demeyi unuttu mu?
Bakınız abdestle ilgili ayette de 5/Maide 6 Ey iman sahipleri! Namaza duracağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin/yahut yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin. Hasta yahut yolculuk halinde iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin: yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki şükredebilesiniz.
Namazı ertelememeyle ilgili, yüce Allah susuzluğu bile, savaşta ki gibi, namaza engel görmediği halde “Hasta yahut yolculuk halinde iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin” Şimdi biz kalkıp hayız’lı bir kadının namazı terk etmesi gerektiğini söyleme cüreti gösteriyoruz.
Bu kitabın ayrıntılı açık ve sarih olduğunu beyan eden yüce Allah, nasıl olurda kadınlar için bu kadar önemli olan bu hadiseyi, kitabında bahsetmeden es geçmiş olabilir.
Şimdi diyeceksiniz ki, Kur’an’da yok ama hadislerde var, çünkü birçok insan ibadetle ilgili her şey Kur’an,da olmaz , Kur’an’da bulamadığımızı hadislere baş vururuz demektedirler.
Bu konu (hadislerin dindeki yeri konusu) üzerinde fazla durmayacağım, gerekli araştırmayı, bazı kardeşlerimiz yapıyor zaten, onları dikkatlice inceleyiniz. Birincisi Resulullah (a.s) helal ve haram koyma yetkisine sahip değil. İkincisi bize kadar rivayet edildiği söylenen hadislerin ne kadarı gerçekten Resulullah ın sözleridir!?.
2/Bakara 2 İşte o Kitap; kendisinde hiç şüphe yoktur; muttakiler için yol göstericidir.
Muttakiler için yol gösteren bir kitabı, ben on gün elime almazsam, nasıl aydınlanırım bana nasıl yol gösterir?.
Kur’an ı niye elime almayayım? Benim rehberim,yol göstericim değil mi? Kur’an,ın kutsallığı mürekkeple yazılan yazıda değil, içindeki manadadır.
Ben böyle düşünüyorum, ALLAH tüm inananlara doğru yolu nasip etsin ALLAH inananlarla beraberdir.