Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler
HAFIZA EĞİTİMİNDE SAKLAMA
Bir bilgi zihinde saklanılamayacaksa onu öğrenmek zaman kaybından başka hiçbir anlam ifade etmez.
Şimdiye kadar elde ettiğimiz veriler bilgilerin unutulmasının 4 şekilde olduğunu göstermiştir.
1. Kullanılmayan Bilgilerin Silinmesi: Bilgiler düzenli olarak tekrar edilmezse, kullanılmazsa zamanla unutulur.
2. Hatıraların Sistemli Şekilde Bozulması: Zamanla bilgiler kendi istediğimiz şekle sokulma eğilimindedirler. Yani işimize geldiği şekilde bilgiler değiştirilirler.
3. Acı Veren Olayların Unutulması: İnsanlar farkında olmadan sevmedikleri olay, kişi ya da konuları unuturlar.
4. Bir Bilginin Başka Bir Bilgiyi Unutturması: Birbirine benzer bilgiler birbirlerini karıştırırlar ya da unuttururlar.
Yapılan araştırmalarda öğrenmeyi takip eden bir saat içinde öğrenilenlerin %44'ünü, bir gün sonunda %75'ini, bir haftanın sonunda ise %95'inin unutulduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca sadece okuyarak öğrendiklerimizin %90'ını, sadece dinleyerek öğrendiklerimizin (konferans, radyo) %80'ini bütün bunların yanında hem görerek hem dinleyerek öğrendiklerimizin %30'unu, hem anlatıp hem de yaptıklarımızın %10'unu unuttuğumuz tespit edilmiştir. Yani bilgilerin %90'ını hatırlanabilir.
Bütün bu bilgilerin yanında son yapılan bazı araştırmalar uzun süreli hafızaya kaydedilen bilgilerin mutlak bir şekilde unutulmadığını ortaya çıkarmıştır. Yani hastalık veya alkol gibi fizyolojik etkilerin dışında öğrenilen bilgilerin asla mutlak şekilde unutulmadığı ortaya çıkmıştır.
Bununla ilgili delilleri şöyle sıralayabiliriz:
1) Rüyalar: Rüya bir düşünce çeşididir. Nasıl meydana geldiği hakkında henüz kesin bilgiler mevcut değildir. Fakat rüyalarda uzun süre önce yaşadığımız hatıralarımız çok canlı bir şekilde görülebilir. Çoktan aklımızdan çıktığını sandığımız bir çok hatıramız rüyada görülebilmektedir.
Bu da şunu göstermektedir ki; Aslında unuttuğumuzu sandığımız bir çok bilgi zihnimizin bir yerinde saklıdır.
2) Hipnoz: Hipnoz bir çeşit uyku halidir. Fakat bilinç tamamen kaybolmaz. Başkasının kontrolüne geçer.
Hipnoz sırasında çok uzun yıllar önce öğrendiğimiz bilgiler ayrıntılı bir şekilde hatırlanabilir. Eğer hipnoz sırasında bilgiler hatırlanabiliyorsa demek ki unutulmamışlardır.
3) Araştırmalar: Psikoloji ilminin gelişmesiyle ortaya çıkan şu gerçek herkesi şaşırtmıştır. Mutlak unutma yoktur. Alexander R. Curia adlı bir Rus gazeteciyi 30 yıl boyunca inceleyen psikologlar bu kişinin hayatında hiçbir unutmanın olmadığını tespit etmişlerdir.
Hem de "15 yıl 6 ay 3 gün önce saat 17'de şu kişilerle görüştüm. Şöyle bir gündü, şurada bir araya geldik ve üzerimizde şu giysiler vardı" şeklinde net olarak bilgiler verebilmiştir.
Bu da göstermiştir ki eğer insan belli hafıza ilkelerini kullanabilse unutma çok az olabilecektir.
4) Beyinle İlgili Son Gelişmeler: Beyin hücreleri uyarılan epilepsi hastalarının çok eski hatıralarının canlandığı gözlenmiştir. Yani bu uyarma beyinde saklı olan bilgilerin ortaya çıkmasına sebep olabilmiştir.
Bu araştırmalarla öğrenmenin tanımı "fiziksel uyarımlar sonucu beyinde meydana gelen kimyasal değişikliklerdir" şeklinde tarif edilmiştir. Hatta bazı ilim adamları beyin hücrelerini dışardan kotlayarak, mühendis, öğretmen vb. mesleklerden insanlar yetiştirilebileceği iddia edilmektedir.
Bu konularla ilgili "sibernetik" ilmi çok daha geniş araştırmalar yapılmaktadır. Yani mekanik özelliklerin insan bedeni ile birleştirilip daha mükemmel bilgisayarlar yapılabilir mi konuları tartışılmaktadır.
5) İslam Dini Açısından: Dinimize göre insan öldükten sonra bütün yaptıklarından dolayı hesaba çekilecektir. Yani hiçbir şey unutulmadan hesabı verilecektir. Hatta insanın eli, gözü, kulağı ben şöyle yaptım diyerek şahitlik yapacaklardır. Demek ki hiçbir şey unutulmayacaktır.
[COLOR=darkred]Bu konu ile ilgili enteresan bir örnekte şudur:
Bütün ölüm tehlikesi atlatan insanlara o anda neler hissettiniz diye sorulduğunda "Bütün hayatım gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti" demektedirler. "Bir kısmı mı?" diye sorulduğunda "Hayır, hepsi" demektedirler. Öyle ise bir bilginin tamamen unutulduğunu söylemek çok yanlış olur. Bilgilerin unutulmaması için aşağıdaki hususların göz önünde bulunması gereklidir.
1) Beynin Özelliklerini Tanımalıdır:
Beyin iki ana bölümden oluşur.
a) Sol Yan: Daha çok kelimeler, rakamlar, sıralamalar, düzen vb. faaliyetlerin bu bölgede yerine getirildiği tespit edilmiştir.
b) Sağ Yan: Daha çok hayal kurma, renkler, kokular, ritimler, boyutlar vb. faaliyetler beynimizin bu bölümü tarafından yerine getirilir.
Beyimizin çok az bir kısmını kullanmaktayız. Beynini en fazla kullanan insanlar bile ancak beyninin %10-15 'ini kullanabilmektedir. Yani insan ne kadar bilgi sahibi olursa o kadar beyin kapasitesini artırır. Hele beyninin bu iki yanını bir bilgiyi öğrenirken kullanırsa daha zor unutur.
Mesela: Beynin sol yanı ile ilgili olan matematik ile ilgili öğrenirken beynin sağ yanı ile ilgili hayal gücünü kullanabilirse bilgi unutulmaz hale gelir.
Örnek 1:
2'yi kuğuya veya 3'ü çift hörgüçlü deveye benzeterek anlatmak kolay olacaktır.
Bunu yaparken hayallerimiz ne kadar abartılırsa, tuhaflaştırılırsa düzenleyerek, hareket vererek, sıralayarak, büyülterek, küçülterek, renk, ses, koku ve ritim vererek bilgiler kalıcı hale getirilebilir. Yabancı kelimeleri öğrenmede uzun sipariş listesini bu yöntemle daha kolay öğrenip hatırlama imkanımız olur.
Örnek 2:
Sosyolojide en zor öğrenilen konulardan biri evlilik türleridir.
Egzogami: Dıştan Evlilik.
Endogami: İçten Evlilik
Bunu ayırmak için çok bildiğimiz araba egzozundan yararlanabiliriz. Egzoz arabanın dışında, egzogamide dıştan evlilik demektir.
Felsefede filozof isimleri çok zor ezberlenir.
Örnek 3:
Pisagor : Ege bölgesinde yaşayan, kendi kurdukları çiftlikte yaşayıp, et yemeyen, giydiklerine önem vermeyen, ektikleri ile beslenen bir felsefi akımın kurucusu. Bu ismi ikiye bölebiliriz.
Pis: Temiz olmayan.
Agora: Meydan
Pis bir meydanda yaşayan, giysisi ve yitecekleri çok pis bir filozof.
Yabancı dil öğrenirken de kullanabiliriz.
Örnek 4:
İll: Hasta
İl il dolaşarak hastalığınıza şifa arıyorsunuz.
Drinking: İçmek
Derin bir kuyuya inerek su içmeye çalışıyorsunuz.
Akrofobi: Yükseklik korkusu.
Bir ipin üzerinde akrobasi hareketleri yapıyorsunuz.