Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Kurani kerimin Fazileti

Muhterem Müslümanlar!

Genab-ı Hak bizleri dünya ve âhiret saadetine eriştirmek için ki­taplar indirmiş ve o kitaplar vasıtasiyle emir ve yasaklarını kulları­na bildirmiştir. En son kitap olarak da Kur'ân-ı Azimü'ş-şanı, Pey­gamberimiz Hazret-i Muhammed vasıtasiyle bizlere göndermiştir.Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimize indirilen ve bize de teva­tür yoluyla naklolunan Allah kitabıdır
Kur'ân-ı Kerim; Allah Teâlâ'nın Cebrail aleyhisselâm aracılığı ile kullarına gönderdiği kitâb-ı ilâhîdir.
Kur'ân-ı Kerim, dünya okyanusunda çırpınan, çaresiz beşeriye­tin kurtuluşu için ilâhî bir gemidir.
Kur'ân-ı Kerim; hastalıklara deva, beşeriyyete manevî bir gıda­dır.

Kur'ân-ı Kerim, ins-ü cin Peygamberi Hazret-i Muhammed'e gön­derilmiş son kitabtır. Kıyamete kadar hükümleri bakidir.
Bu ilâhî kitabın belagat ve fasahatiyle, ifade ve üslûbundaki haş­metle hiçbir kitap kıyaslanamaz.
Kur'ân'ın diğer sözlerden üstünlüğü, Allah Teâlâ'nın kullarından üstünlüğü kadar farklı ve büyüktür.
Kur'ân, beşeriyyetin fikir ve kalbini aydınlatan bir nurdur. O nurdan nasibim almış insan, sapkınlıktan ve ruhî buhrandan kurtul­muş olur. O, her kelimesi yerli yerinde ifade buyrulmuş bir öğüttür. Onun nasihatine kulak veren yanılmaz. O, dosdoğru bir yoldur; Onun çizdiği istikamette giden asla dalâlete düşmez. Okumuş olduğum ayet-i kerimede Allahü Teâlâ buyuruyor ki:

«Gerçek bu Kur'ân (insanları) öyle bir şey'e (yola) doğrultup götürür ki, o en âdil ve en doğru bir (yol) dur. Güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunan mü'minlere kendileri için muhakkak bir ecr olduğunu da müjdeler o» (1).

Kur'ân-ı Kerim gönderilmezden önce, beşerin hâli feci bir du­rumda idi. insanoğlu mâbûd-i hakikîyi bırakmış, eliyle yaptığı putla­rın ^önünde secde yapmaya başlamıştı.
Kazancı çapulculuk, inancı putçuluktu. ibadet putlara yapılır, kurbanlar putlar adına kesilir, dilekler onlardan istenirdi.
Hayadan nasibi olmayan o günün insanı, gözüne kestirdiği kim­selerin hayatına kıymakta idi. Kendi öz kızını, diri diri toprağa gö­mecek kadar merhametsizlikte ileri gitmişti.
Ne namazdan haberi vardı ne de oruç tutardı. Kâbe-i Muazzama-yı çırılçıplak tavaf ederlerdi. Duası Kabe'nin karşısında ıslık çalmak ve el çırpmaktı. Taşlan ve ağaçlan mâbud kabul eden insanların ibadetleri de bu hâle gelecekti ve geldi.
Kur'ân-ı Kerim, âyet âyet inmeye, onun daveti beşerin kulağına gitmeye başlayınca insanoğlu uyandı, nefse esaret zincirlerini kırdı ve putları terkederek Allah'ın birliğine inandı. Kur'ân'a sarılıp onun feyziyle boyanan kavimleri, Cenab-ı Hak, yükseltti ve halkın basına geçirdi; inanmayan kavimleri de alçaltıp perişan hâle getirdi.

Aziz mü'minler!

Bu kadar büyük bir saadeti getiren Kur'ân'ın, bizim üzerimizde birtakım hakları vardır: Hükümleriyle amel etmek, onu müdafaa et­mek, haram kıldığı şeylerden sakınmak gibi
Bu hususlara dikkat gösterdiğimiz zaman Kur'ân-ı Kerim, kıya­met günü bize şefaatçi olacaktır. Peygamber Efendimiz şöyle buyur­maktadır:

«Kur'ân, şefaati kabul olunan bir şefaatçi, şikâyeti tutulan bir davacıdır. Kim onu önüne (rehber olarak) korsa Kur'ân onu cennete çeker (götürür). Kim onu arkaya bırakırsa Kur'ân onu cehenneme sevkeder» (2).
Kur'ân-ı Kerim bir hidayet meş'alesidir. Onun gösterdiği yolu ta­kip edene, onu elden ve dilden uzak tutmayana şefaat eder. Bunun içindir ki
Peygamber -Efendimize
«Kur'ân-ı okuyunuz. Çünkü o, kıyamet günü, ona sahip olanlara şefaatçi olarak gelecektir» buyurmuştur (3).'

Kur'ân okumayı bilmeyen kimse; içinde ışık yanmayan, bir ses işitilmeyen, sıvaları dökük, çatısı çökük ve harap olmuş ev gibidir.
insan, dünya menfaatleriyle ilgili olarak pekçok .şeyler öğrenir. Kur'ân okumayı öğrenmek, bizim Müslüman olmamızla ilgilidir. Onu okuyamaz isek namazımızı nasıl kılacağız? Bu sebepledir ki,

ResÜlul-lah Efendimiz, «Sizin hayırlınız, Kur'âm öğrenen ve öğretendir» (4) buyurmuş.

Kur'ân-ı Kerim, evvelkilerin ve sonrakilerin ilimlerini içinde top­layan bir kitaptır. Geçmiş milletlerin terakkilerine âmil olan veya batışını hazırlayan sebepler, onun içinde açıklanmaktadır. Bunları nazarı dikkate alan bir millet batmaya mı, yoksa yükselmeye mi nam-zed olduğunu anlar.
Peygamber Efendimiz bir gün şöyle buyurmuştu:
«Muhakkak, gelecek zamanda, karanlık gece kıt'aları gibi fitne­ler olacaktım. Ashâb tarafından:
«Ondan kurtuluşun sebebi nedir?» denildi

Resûlullna Efendimiz buyurdu ki:
«Allah TeÛIâ'nm kitabıdır. Onda sizden evvelkilerin ve sizden sonrakilerin haberi ve aranızdaki (hadise) lerin hükmü vardır. O sa­ka değil, (hakla bâtılı) ayırmak (ta olan bir kitap) tır. Onu tecebbü-ren terk edenin Allah belini kırar. Doğru yolu ondan başkasında ara­yanı Allah dalâlete düşürür. O, Allah'ın habl-i metini, nûr-i mübini, zikr-i hakimi ve sırat-ı müstekimidir. Sevgiler onun ile birlikte bulu­nursa' sapıtmaz, reyler onunla beraber olursa parçalanmaz. Âlimler ona doymaz, müttekiler ondan usanmaz. Onun ilmini bilen ileri ge­çer (önder olur), onunla amel eden ecir sahibi olur. Onunla hükmeden adalet gösterir. Ona sımsıkı sarılan doğru yolu buîur» (5).

Şâir ne güzel söylemiş:
Kui-'ân ola hâl-ü harekâtında delilin, Ahkâmına gafil beşer, ahkâmına râmol.


Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Yeni Hutbe Kitabi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (1)