Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Arkadaslik münasebetleri

Muhterem Müslümanlar!
Medenî toplulukların en bariz vasıflarından biri, toplu halde ya­samaya temayül göstermesidir. İnsan, yalnızlıktan nefret eder. Yüce Halikımızın insanı bir erkekle bir kadından halk edip, onları şube ve kabileler haline koyması, toplu halde yaşamanın sünnetullâha mu­vafık olduğunu göstermektedir.
Toplu halde yaşamak beser hayatında asıldır.

Cemiyetin bozulması veya ferdin taşıdığı ruh haleti sebebiyle top­lumdan uzak yaşayanlar görülmüş ise de bu bir istisnadır.

İnsanlar, birbirleri ile samimî münasebet kurmak, dost ve arka­daş edinmek ihtiyacını duyarlar.
Dostluklar, dinimizin emirlerine uygun olarak kurulursa uzun ömürlü olur ve ebedî hayata da intikal eder. Fakat şeytanî yollarda ve nefsânî hevesler uğrunda kurulacak olursa kısa vadeli olur ve so­nu n-edametle biter.

însan, bir mal alırken markasına bakar ve iyi olup olmadığını araştırır. Kişi, arkadaş edineceği kimsenin kâmil bir iman ve güzel ahlâk sahibi olup olmadığını, ibadetlerine devam edip etmediğini araştırmalıdır. Sayılan meziyetlerden mahrum bir kimseyi dost edin­mek, bizim de ibadetten soğumamıza ve güzel ahlâktan uzaklaşma­mıza sebep olur. Ebû Davud'un rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:

«Bir adam, arkadaşının dinî (davranışları) üzerinde (hareket ede­cek) dir. Biriniz kiminle dost olacağına (iyi) baksın» (2).

Arkadaş olarak seçeceğimiz kimse, temiz seciyyeli ve ileriyi gören bir mü'min olmalı; konuşması ya bizi hakka yöneltmeli veya kötülük­ten vazgeçirmelidir. Tedkik etmeden önüne gelen herkesi dost edin-memelidir. Zira başa gelen felâketler, çok kere, arkadaş yüzünden­dir. Ne güzel söylemişler:
Mizana vur görüştüğün ihvanı el-hazer, Rehber zannettiğin rehzen olmasın...

Hatamızı, doğru gibi gösterenler; yağcı, menfaat düşkünü ve dalkavuk davranışlı kimselerdir. Seni seven, sevgisinde sadakat gös­terir, hatanı, sana söyler fakat başkasına duyurmaz. Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (s.a.v.) bir hadîs-i şeriflerinde şu tavsiyede bu­lunmaktadır:

«Ancak mü'minle arkadaş ol, yemeğini de ancak (haramdan) sa­kınan kimse yesin» (3).

İman sahiplerini, mü'min olmayanlar sevemezler. Düşüncesi ve gayesi ayrı olan kimselerin birbirini sevmesi mümkin değildir.

İnsan, düşmanını tanımazsa dinsizden imanını; servetine göz koyandan, malını; namus düşmanından ırzını; canını kastedenden hayatını koruyamaz. Peygamber Efendimizin «Mü'min, bir delikten iki defa ısırılmaz» hadîs-i şerifi, hareketlerimizde ne derece uyanık olmamız gerektiğini ifade etmektedir
Bu husustaki inceleme menfî sonuç vermiş ise tekrar tecrübe et­mek gafletini göstermemelidir. Çünkü neticede nedametten başka bir şey gelmez.

Hayatımızda çok defa görmüşüzdür ki, iyi kimselerin yoldan çı­kışı, dostları yüzünden olmuştur. Abdül - Kadir Geylânî Hazretleri di­yor ki:

«Kötülerle düşüp kalkarsan, iyiler seni kötü zanneder».
Her şey benzerine yaklaşır ve zıddından kaçar. İnsan ayak takı­mı ile düşüp kalkmamalıdır.

Muhterem mü'minler!
Arkadaşlık münasebetlerinde dikkate alacağımız muaşeret kaide­leri vardır. Onları şöyle sıralayabiliriz:

Dostumuza, sevdiğimizi bir defa haber vermeliyiz.
Sevgide ölçülü olmalıyız. Zira bir kimseyi' aşın sevmek, insanı -dilsiz ve sağır gibi bir hâle koyar. Arkadaş edindiğimiz kimsenin dini­mize aykırı hareketlerine göz yummak sevgide aşın bir derecedir.
Bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:

«Dostunu orta yollu sev. Umulur ki, bir gün düşmanın olabilir. Düşmanına aşırı buğz etme. Umulur ki, bir gün dostun olabilir» (4).

Saklanması gereken aile sırlarını arkadaş edindiğimiz herkese aç­mamak gerekir. Aşırı bir sevgiyle bağlandığımız arkadaşa aile sırları­nı söyleyecek olursak aile mahremiyetleri çürük sakız gibi ağızlarda dolaşır. Ne güzel söylemişler:
«Yüzüne her güleni mahrem-i esrar etme!»

Arkadaş ve dostlarımıza güler yüzlü olmalıyız. Güler yüzlülük, kalbleri birbirine bağlayan bir bağdır. Din kardeşine güler yüzlü dav­ranmak da bir çeşit sadakadır.

. Dostumuzla karşılaştığımızda selâmlaşmak, hatırını sormak ve müsâfaha yapmak, arkadaşlık vazifelerimizdendir. Bir hadîs-i şerifte buyrulmaktadır ki:
«Kim Müslüman kardeşiyle müsâfaha yaparsa günahları dökü­lür».

Arkadaşımız başka bir yerde oturuyorsa gelip gidenle selâm gön­dermeliyiz.

Dostlarımızın rahatsız olmamaları için evlerine veya iş yerleri­ne çok sık gitmemelidir. Çünkü bu gidip gelmeler, onun işine ve ka­zancına engel olabilir.

Peygamberimiz buyurmaktadır ki:
«Seyrek ziyaret et, sevgin artar» (5).

Arkadaşımız hakkında daima iyilik" düşünmeli ve sadakattan ay­rılmamalıdır. Resûlullah Efendimiz buyuruyor ki:

Allah katında arkadaşların hayırlısı, arkadaşına hayırlı olandır. Allah katında komşuların hayırlısı, komşusuna hayırlı olandır» (6).

Arkadaşlar arasında geçimin şartı, külfeti terk etmek ve dostları­na ağırlık yapmamaktır.

Dostluklar, dünyadan ziyade âhirete dönük olmalı, maddeden zi­yade mânaya müteveccih bulunmalıdır
.
Hutbemize Peygamber Efendimizin bir hadîsleriyle son verelim: «Dostlarınızı çoğaltınız. Çünkü her mü'min için (verilecek) bir şefaat (selâniyeti) vardır».


Eserin yazarı: Mehmed Emre Eser: Yeni Hutbe Kitabi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (2)