Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

AKLIN VE NAKLİN SALÂHİYET SAHALARINITANIMADA ÖLÇÜ

İlim sebeplerinden biri bulunan akıl ile İslâm dininin salâhiyetini teşkil eden nakil arasında, salâhiyet sahaları yönünden, büyük farklar vardır. Bunu ayırt edemeyen bazı kimseler, her sahada akıl ile ahkâm kesmeye kalkışmakta ve hataya düşmektedirler.
Fizik, kimya ve matematik gibi ilimler aklın sahasıdır. Bu gibi ilimler ve benzeri bilgilerde akıl müstakil olarak düşünebilir. Araştırmalar yapar, bildiklerini ve bulduklarını yazılı veya sözlü olarak açıklayabilir. Dinî sahaya gelince "Benim düşünceme, benim mantığıma göre" diyerek fikir beyan etmeye kalkışamaz, kalkışmamalıdır. Zira bu sahanın ölçüleri tamamen başkadır. Bazı örnekler vererek mevzua açıklık getirelim.
a) Kahkaha ila gülmek:
Namaz hâricinde kahkaha ile gülmek abdesti bozan sebeplerden olmadığı hâlde namaz kılan bir şahıs kahkaha ile gülecek olsa hem namazı ve hem de abdesti bozulur.
b) Ağız dolusu kusmak:
Orucun bozulması, ya nefsin haz duyacağı bir işin yapılması ile veya vücudun gıdalanmasına yarayacak birşeyin vücuda girmesi ile oluğız dolusu kusmakta ne nefsin tat alacağı bir cihet var, ne de vücudun gıdalanmasına yarayan birşey. İnsan kendi kusmuğundan tiksinmekte ve vücuttaki gıdalardan bir kısmı dışarı atılmış olmaktadır.
Akıl ile naklin salâhiyet sahalarını hakkıyla bilen Hz. Ali (r.a.)'in şöyle dediği rivâyet olunmuştur: "Şayet din (î hükümler) rey ve kanaatle (yapılacak) olsaydı, mestin altı (nı mesh), üstünden evlâ olurdu. Ben, Rasûlullah (s.a.v.)'ı mestin üstüne mesh ederken gördüm.^
Dinî bahislerde aklın almayacağı bir husus yoktur. Fakat aklın anlayamayacağı cihetler vardır. Dinî mevzularda ihtisas sahibi olmayan bir kimsenin gelişi güzel konuşması, kendi ağzı ile cehaletini açığa koymak olur.



(1) Ebû Dâvûd c. 1 s. 42.


Alt Konulari