Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

BAZI SUÇLARIN İLK SUÇLULARINI TANIMADA ÖLÇÜ

Bir suç bilinmedikçe işlenmez, işlendikçe de yaygınlaşır ve kötü bir çığır açılmış olur. İslâm dini kötü çığır açmayı şiddetle yasaklamış ve o yolda yürüyen mücrimlerin günahının bir mislinin o çığırı açanın üzerine yazılacağını haber vermiştir. Bu uyarıyı dikkate alan akl-ı selim sahipleri, beşerî hayatın ahengini bozmamak için, zararlı hareketlere öncülük yapmaktan son derece sakınacaktır. Fesada sebep olmayı önleme düşüncesini menfaat temininin önünde tutacak ve yapmayı düşündüğü işte ferdin zarar görmesine veya cemiyetin bozulmasına sebep olacaksa o işi terk edecektir. Bu hususu açıkladıktan sonra suçların ilk failini ve o cürümlerin nasıl yayıldığını açıklamaya çalışalım.
a) Kâ'be-i muazzamaya ilk put diken şahıs:
Bu suçun ilk faili Amr bin Luhay'dır. Bu adam, bir ara Mekke'den Şam'a gitmişti. Maab şehrine uğradığında Amâlika'nın putlara taptığını görmüş ve onlardan isteyip aldjğı HÜBEL isimli putu getirip Kâ'be'ye dikmiştik1) Ondan gören diğer fertler veya kabileler, bu mukaddes binayı puthâneye çevirmişlerdi. "Lâf, "Menat", "Uzza" ve sâir isimlerle anılan putları Kâ'be'nin içine ve dışına yerleştirmişlerdi. Daha sonra yaygınlaşan bu hâl, kıblegâhın içinde ve dışında boş bir yer kalmayacak şekilde putlarla dolmasına sebep oldu.
b) İlk defa adam öldüren kimse:
Bilerek ve isteyerek (teammüden) adam öldüren ilk şahıs, Hz. Âdem'in oğlu Kabil oldu. Hadise şöyle gelişti! Hâbil koyunculuk yapardı, Kabil ekincilikle meşgul olurdu. Kabil bir koyun kesmiş, diğeri ekin vermişti. Hâbil'in yaptığı iş kabul olunmuştu. Bu durumu gören Kabil, kardeşini kıskandı ve "Seni elbette öldüreceğim" dedi. Hâbil, "Allah ancak kendisinden korkanlarınkini kabul eder. Andolsun ki, beni öldürmen için bana elini uzatırsan, ben seni öldürmem için elimi sana uzatıcı değilim. Çünkü ben Allah'tan korkarım" dedi.^
Sonunda nefsi isteyerek onu öldürmüş, yeri eşerek kardeşinin cesedini toprağa gömmüş ve adam öldürme suçunun ilk suçlusu olmuştu.
c) İlk defa peruka (iğreti saç) takan:
Bunu ilk defa Yahudi kadınları yapmışlar ve İsrâil oğullarının helakine sebep olmuşlardı. Abdullah bin Abbas (r. anhüma)dan rivâyet olunmaktadır: Resûl-i Ekrem (s.a.v.), elinde bir tutam saç olduğu halde (ashabın yanına) çıktı ve şöyle buyurdu: "İsrâil oğullarının kadınları, başlarına ona (perukayı) takmaya başladılar da bu yüzden lâ'netlendiler ve kendilerine mescidlere gelmek haram kılındı."^
Daha sonra bu âdet yaygınlaştı ve sâri bir hastalık gibi her tarafı istilâ etti. Allah Teâlâ'nın verdiği saçın rengini beğenmeyerek veya giydiği elbisenin rengine uygun bir peruka takarak üzerine dikkatleri çekmek moda oldu. Bu işin lâ'netlenmeye sebep olmasından dolayı Resûl-i Ekrem (s.a.v.), ümmetlerini uyarmış ve "Allah iğreti saç (peruka) takana da taktırana da lâ'net etmiştir" buyurmuştur.(4)
Gelinlik çağına ulaşmış bir kız hastalanmış ve saçları dökülmüştü. Annesi Peygamber (s.a.v.)'e geldi ve "Ey Allah'ın Resulü kızım kızamık çıkardı ve saçları döküldü. Onu evlendirmiş bulunuyorum. Kendisine iğreti saç takabilir miyim?" dedi. Rasûlullah (s.a.v.), "İğreti saç takana da taktırana da allah lâ'net etti."^ buyurdu.
d) İlk defa stokçuluk yapanlar:
Bu işi ilk defa yapanlar, İsrâil oğullarıdır. Çölde bulundukları zaman Cenâb-ı Hak onlara rızık olarak Selva (yelve) kuşu ve kudret helvası indirdiğinde bunlardan diledikleri kadar yemelerine müsaade buyruldu ve fakat istifçilik yapmalarını yasakladı. Onlar bu emre riâyet etmeyerek stokçuluğa başladılar. Rezzâk-ı kerime tevekküllerini sarsınca istif ettikleri şeyler de bozulmaya başladı.
Rasûlullah (s.a.v.) "Şayet İsrâil oğulları olmasaydı yemek bozulmaz ve et kokuşmazdı. Şayet Havva(nm öncülüğü) olmasaydı, kadın kocasına ihanet etmezdi."(7) buyurdu.
Havva validemizin zararlı işte öncülüğü, yasaklanan meyveyi yeme hususunda olmuş ve cennetten çıkmalarına zemin hazırlamıştı. "Bir topluluk, özlerindeki (güzel hâlini) değiştirip bozuncaya kadar al-lah onu (n hâlini) değiştirip bozmaz/8)
e) İlk defa livata (cinsî sapıklık) yapanlar:
Bu cürmü ilk defa yapanlar, Lût aleyhisselâmın peygamber olarak gönderildiği Sedum (Sodome) beldesinin halkıdır. Bir âyet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: "Lût'u (gönderdik). Hani o kavmine: "Sizden evvel, demişti, âlemlerden hiçbirinin yapmadığı hayasızlığı mı yapıyorsunuz?"^
Hz. Lût, bunların ıslâhı için çalışmış ise de onlar, "Lût hanedanını memleketinden çıkarın. Çünkü onlar temizliğe zorlar insanlardır''^10) diyerek serkeşliklerini arttırmışlar ve gemi azıya almışlardı. Yaptıkları ahlâksızlıkla lâ'netlenen bu kavim, ilâhî bir cezanın tepelerine indirilmesi ile helâk oldular.



(1) Tecrid-i Sarih tercemesi c. 9. s. 274.
(2) Bakınız: Sûre-i Mâide 27-31.
(3) et-terğib ve't-Terhib c. 3 s. 122.
(4) Buhârî c. 7 s. 62.
(5) et-Terğib ve't-Terhib c. 3 s. 119.
(6) Müslim şerhi Nevevî c. 10 s. 59.
(7) Müslim c. 4 s. 179.
(8)Sûre-iRa'd11.
(9) Sûre-i A'râf 80.
(10) Sûre-i A'râf. 3 s. 82.




Alt Konulari