Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

KULAĞI ZARARLI ŞEYLERDEN KORUMADA ÖLÇÜ

Cenâb-ı Hakk'ın hareketlerimiz kolaylaştırmak için verdiği uzuvların herbirinin yaratılış sebebine göre yapacağı bir hizmet vardır. Şöyle ki: Kulağın "mâ hulika leh"i hak olan sözleri dinlemektir. Gözün vazifesi, Cenâb-ı Hakk'ın kâinattaki eser-i kudretini görmektir. Elin işi, Allah yolunda hizmettir. Ayağın vazifesi, Mevlâmızın emrettiği yolda yürümektir. Kulağın dinlemesi câiz olmayan şeyleri şöyle sıralayabiliriz:
a) Gıybet:
Bir kimsenin kusurlarını gıyabında konuşarak başkalarına anlatmaktır. Söylediklerimiz onda mevcutsa gıybet yapmış, yoksa iftira etmiş oluruz.
b) Nemime:
İki kişinin arasını bozmak için söz taşımaktır. Abdullah bin Ömer (r. anhümâ), "Biz gıybet yapmaktan ve onu dinlemekten, nemime-den ve ona kulak vermekten nehy olunduk" demiştir.
c) Bid'at ehli ile sohbet etmek:
Bu hususta yasaklanan, dalâlet ehli ile arkadaşlık yapıp onun konuşmalarını dinlemektir. Biz konuşur da o dinlerse bunda bir sakınca yoktur. Veki' bin Cerrah, "Bid'at ehli bir kimseden bir kelime işittim. Yirmi senedir onu kulaklarımdan çıkaramıyorum" demiştir. Tefsir âlimlerinin önde gelenlerinden Tavus; bid'at ehli bir kimse ile karşılaştığında, onun söylediklerini duymamak için, kulaklarını tıkarmış.^
d) Çalgı dinlemek:
Telli, nefesli veya zilli çalgıları dinlemek bu yasaklamaya dâhildir. Yan tarafında şıngırtı yapacak şeyler bulunmayan ve sadece nikâhı ilân için tıngırdatılan def ile sahur vaktinin yaklaştığından Müslümanları haberdar etmek için çalınan davul bu hükmün dışındadır. Bu hususla ilgili bir hadîs-i şerif ile mevzua açıklık getirmek istiyoruz. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) "Çalgı âletlerini dinlemek mâsıyettir. Onu çalan kimsenin yanında oturmak fısktır. Onunla zevk almak küfr(ân, i nimet)dir.(2'
Tabiînin büyüklerinden ve fukahâ-i seb'adan Kasım bin Mu-hammed'e çalgı dinlemenin hükmü sorulmuş. Ebû Bekir (r.a.)'in torunu bulunan bu basiretli ilim adamı, "Allah Teâlâ kıyâmet günü hak ile bâtılı ayırt ettiği zaman çalgı âleti nereye konur?" diye sormuş. Huzurundaki şahıs tarafından "Bâtıl tarafına konulur" denildiğinde, "Kendi (suâli)ne kendin fetvâ vermiş oldun" demiş.(3)


(1) Hâris-i Muhâsib?: Risâletül-müsterşidin s. 71.
(3) Risâlet'ül-müsterşidin s. 71.



Alt Konulari