Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

İSLÂM HUKUKUNA GÖRE ŞAHİTLİK YAPMASI MAKBUL OLMAYAN ŞAHISLARI TANIMADA ÖLÇÜ

Adaletin tecellisinde ve hâkimin isabetli karar verebilmesinde, delillerin sübutu ile şahitlerin beyanının büyük bir tesiri bulunmaktadır. İslâm hukukunda şahitlerin verilecek karara menfi tesir yapmaması için şahitliği makbul olmayan kimseler belirlenmiş bulunmaktadır. Onları müstakil başlıklar altında açıklamak istiyoruz.
A) Vücutça özürlü olanlar:
a) Dilsizler:
Dilsizin kendi şahsıyla ilgili akitleri makbul ise de başkası ile alâkalı hususlarda şahitlik yapması makbul değildir. Zira davacı ile davalıların konuşmalarını açıklamaya muktedir olamadığı için, sadece işareti şahitlik için yeterli görülmemiştir.(1)
b) Gözleri görmeyenler;
İki gözü görmeyen (âmâ) bir kimse, bir vak'anın meydana gelişini göremediği için, sadece kulak yoluyla duyduklarını veya başkasının anlatmasından dinlediği bilgilere dayanarak şahitlik yapması makbul olmaz. W
c) Matuh (bunamış) kimseler:
Matuh, ne yaptığını tayinde şaşkın ve zararı kârdan ayırt edecek kabiliyetten uzak bulunan bir kimse demektir. Böyle bir şahıs, gelip giden aklı ile şahitlik yapmaya ehil değildir. Aklî melekeleri arızalı bulu-an matuh, kâh akıllı kâh deli durumundadır. Bu arızalı haliyle "Matuhun şahitliği makbul olmaz"(3)
B) Davacı veya davalı ile yakınlığı bulunanlar:
Sevgi veya acıma hissinin tesirinde kalabileceğinden dolayı, bir erkeğin karısı lehine şahitlik yapması;^ evlâdın anne ve babası için şehadette bulunması makbul olmaz."^
C) Şahitlik yapmaya ehliyeti olmayanlar:
I- İslâm'ın şartlarını bilmeyenler.
Bu derece cahil ve İslâm dininin esaslarını öğrenmemiş bir kimsenin sorumluluk duygusu zayıf, âhirete olan inancı tam değildir. Böyle bir şahsın hâkimin huzurunda yapacağı beyân, adaletin tecellisine mesnet olamaz.
II- Küçük yaştaki çocuklar:
İslâm hukukuna göre, "Küçük yaştaki çocuğun şahitlik yapması makbul olmaz."^
III- İhtiyacı olmadığı halele dilenenler:
Dilencilik, ancak bir günlük yiyeceği kalmayan kimse için mubahtır. "İhtiyacı olmadığı halde dilenen kimsenin şahitlik yapması makbul olmaz."(7) Çünkü iyilik gördüğü kimsenin tarafına meyl etmesi ihtimâli vardır. Böyle bir şahsın ahlâkî salâbeti zayıf olur. Paraya karşı zâ'fı sebebiyle taraflardan birisi lehine beyânda bulunarak adalet merciini yanıltabilir.
D) Suçluluk sebebiyle şahitlik yapması makbul olmayanlar:
a) İman bahsinde suçlu olanlar:
"Kendisinden kelime-i küfür sâdır olan bir kimse, tecdid-i iman etmedikçe, şahitlik yapamaz."^
b) İbadetle ilgili suçlar:
Dinî bakımdan makbul olabilecek bir tevili ve mazereti olmadığı halde cemaatle namaz kılmamayı alışkanlık hâline getirenlerin, İslâm hukukuna göre, şahitlikleri makbul olmaz.^
Beş vakit namazını kıldığı halde cemaate devamı terk etmek böyle olunca beş vakit namazı terk edenlerin şahitliğinin makbul olmayacağı münakaşa götürmeyen bir durumdur. Allah Teâlâ'nın kesin emirleri ile farz kılınmış bulunan beş vakit "namazı terk etmeyi âdet hâline getiren kimsenin şahitliği makbul olmaz."*10*
E) Haramları irtikâp suçları:
aa) Kuşbazlık ve kumarbazlık:
Kuşbazlık, yaygın olan şekliyle, güvercin besleyenlerde ve bu yolla kumar oynayanlarda kullanılan bir tabirdir. Bu işi alışkanlık hâline getiren ve güvercinle kumar oynayanlar, biri erkek diğeri dişi olmak üzere iki ayn şahsa ait güvercini, münâsip gördükleri bir mahalden uçurmaktadırlar. Bahsi geçen kuşlar, havada çeşitli oyunlar çıkararak, birbirine yakınlık ve alışkanlık sağlamaktadır. Sahiplerinin çaldıkları ıslıklarla aşağıya (kümese) çağrılan kuşlar, biri diğerinin gönlünü çelmiş ve onu arkasına takmış olarak gelirse o kuşbaz, gelen güvercine sahip çıkmaktadır. Bu, bir kumar çeşidi; "kuşbaz" da bir kumarbazdır. Haram olan bir işle meşgul olduğundan dolayı şahitliği makbul değildir.*11*
bb) Allah'a isyanı açıkça işlemek:
Allah Teâlâ'nm yasak kıldığı şeyleri alışkanlık hâline getiren ve bunları açıkta ve çekinmeden işleyen kimse, fışkını açığa koyan bir âsi olmaktadır. Bu kötü haliyle halka örnek olan kimsenin şahitliği makbul olmaz.
ce) Kumar oynamak:
Satranç, tavla ve sâir oyunlarla kumar oynayanlar, haram bîr işi irtikâp etmektedir. Cenâb-ı Hakk'ın haram kıldığı bir işe bulaşan, bu mülevves haliyle, şahitlik yapma ehliyetini kaybetmiş olur.
dd) Afyonkeş olmak:
Sarhoşluk verici maddelerden bulunan "afyon kullanma alışkanlığı olan kimsenin şahitliği makbul olmaz. Eroin, afyon ve benzeri şeyler kullanan kimsenin aklî melekeleri bozulmaya yüz tutar. Ne söyleyeceğini tam olarak ayırt edemez. Bu sebeple şahitlik yapması mahzurlu görülmüştür.
ee) Rüşvet alarak şahitlik yapmak:
Şahitlik, Hakk'ın emri olduğu ve hakikatin ortaya çıkması için yapılacaktır. Bu iş için rüşvet alan kimse, kiralık vicdanı ile, bâtıl olan şey'i doğru gibi gösterecek ve haklıyı haksız duruma düşürmekten çekinmeyecektir. Bu sebeple şahitliğe ehliyetini kaybetmiş olmaktadır.
ff) Yalan söylemek:
Şahitlik, son derece doğruluk isteyen bir iştir. Yalan söylemekle tanınan kimsenin şahitliği makbul olmaz. Yalancılığı şahitlik yapmasından önce görülse bile hüküm böyledir.
gg) Alkolik olmak:
Devamlı olarak içki kullanmaya alışmış bulunan kimse, içtiği zaman sarhoş olduğu için; içemedîği vakit içkiye olan tiryakiliği sebebiyle, onu bulup içmedikçe iradesini kaybettiğinden dolayı fasit bir dâirenin içine girmiş olmaktadır. İki yönlü bîr irade zâ'fına uğramış bulunan "müdmin-i hamrın şahitliği makbul olmaz."^12^
hh) Zinâ iftirası yapmaktan ceza almış olmak:
Namuslu bir kadın veya erkeğe zinâ suçu isnâd eden ve fakat iddiasını isbat edemeyen kimse, bu iftirasından dolayı cezalandırılır. Maseri vicdanda almış olduğu yaradan dolayı yapcağı şahitlik makbul olmaz.(13>
F) Ahlâkî yöndeki suçlar:
Ahlâkı mazbut olmayanların şahitliği tehlikeli duruma düşer. Elini zarardan, dilini kem sözden sakınmayan ve bu cümleden olarak "çok söven kimselerin şahitliği makbul olmaz."(14) Bir de "cemiyetlerde rak-kaslık yapan adamın şahitliği makbul olmaz."(15)




(1) Hulâsat'ül-ecvibe c. 2 s. 41.
(2) Fetâvâ-i Aliefendi c. 1 s. 387.
(3) Hulâsat'ül-ecvibe c. 2 s. 42.
(4) Adı geçen eser aynı cilt ve sahife,
(5) Hulâsat'ül-ecvibe c. 2 s. 44.
(6) Fetâvâ-i Aliefendi c. 1 s. 387.
(7) Fetâvâ-i Behce c. 1 s. 396.
(8)Fet&Vâ-iBehcec.1 s. 395.
(9) Fetâvâ-i Behce c. 1 s. 396.
(10) f etftva-l Mistendi c. 1 s. 391.
(11) Hulâsat'ül-ecvibe c. 2 s. 41.
(12) Fetâvâ-i Aliefendi c. 1 s. 391,
(13) Aynı eser aynı cilt ve sahife,
(14) Hulâsat'ül-ecvibe c. 2 s. 41.
(15) Fetâvâ-i Feyziye c. 2 s. 22.


Alt Konulari