Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

DÖVİZ ALİŞ-VERİŞÎNDE ÖLÇÜ

Dövizle alâkalı bulunan işler iki kısma ayrılır. Bunlardan birincisi, bir malın döviz karşılığında satılması veya bir akarın döviz ile kiraya verilmesi gibi muamelelerdir. Bunlarda hiçbir mahzur yoktur. İkincisi dövizin para ile mübâdelesidir. Bu hususta dikkat edilmesi gereken hükümler vardır. Yapılacak bir döviz ticaretinin meşru olabilmesi için şu hususlara riâyet edilmesi lâzımdır:
a) Döviz alıp satmanın peşin olması lâzımdır. Veresiye satılacak olursa "ribâi nesîe" (nesîe faizi) olur. Ribâ ile ilgili mallarda cins değiştiği zaman kâr ve kazanç câiz isede vâde uygulanamaz, mutlaka peşin olması gerekir.
b) Döviz ticareti yapan kimse, teslim aldığı paranın karşılığı olan
dövizi hemen verebilecek durumda değilse, yani bir müddet (gün veya saat) sonra verecek ise, müşteri parasını geri alır. Dövizi verebileceği gün ve saatte parayı verip dövizi almaş» lâzımdır.
c) Şâyet parayı o kimsenin yanında bırakacak ise "Şu kadar dövizi şu fiat üzeriden aldım" diye icap ve kabul yapmaksızın ödünç olarak bırakabilir.
d) Dövizi verebileceği gün ve saatte, dövizin fiatı kaça ise o fiat üzerinden aldım, sattım" işleminin yenilenmesi, yani o günün rayici üzerinden satılması ve satın alınması gerekir. "Dün fiat buydu" diyerek alış-verişi geçmişe göre yapamazlar. Böyle bir uygulama, alıcı veya satıcıdan birinin zararına sebep olabilir.
e) İslâm faizle ilgili malların veya paraların birbiri ile değişiminde
(mübadelesinde) aynı cins olan şeylerin misli misline trampasını hükme bağlamıştır. Şâyet alınan bir fazlalık olursa bu "ribel-fazl" olur ve haramdır.
f) Cinsiyet kalkacak olursa; yani altın verip gümüş alacaksa, Türk lirası verip Dolar veya Mark alacaksa kâr yapabilir. Ancak veresiye alış-veriş yapılamaz.
Abdullah bin Ömer (r. anhüma) naklediyor. Peygamber (s.a.v.) zevcesi Hafsa'nın evinde bulunurken huzuruna vardım ve (zâtınızdan) mühlet istiyorum size bir şey soracağım" dedim. Ben, Bakî'de deve satıyorum. Dinar (altın para) karşılığında satıp (onunla) dirhem (gümüş para) alıyorum veya dirhem karşılığında satıp (onunla) dinar aldığım oluyor" dedim. Peygamber(s.a.v.), "ayrılırken aranızda alacak verecek kalmamak üzere (yani peşin olarak dinar veya dirhem) almanda bir mahzur yoktur"(1) buyurdu.





(1) Ebû Dâvûd c. 3 s. 250


Alt Konulari