Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

CENÂZE NAMAZINDA SELAM VE ELLERİN BIRAKILMASINDA ÖLÇÜ

Hanefî mezhebine göre, edası farz~ı kifâye olan cenaze namazının dördüncü tekbiri alındığında ve selâm verilme sırasında, ellerin bırakılma zamanında usûl yönünden bazı yanlışlıklar olmaktadır. Şöyle ki: Cemâatten bazısı iki tarafa selâm verip sonra ellerini salıvermektedir. Bir kısmı da, sağına selâm verip sağ kolunu, soluna selâm verdiğinde sol kolunu bırakmaktadır.
Bu uygulamanın ikisi de yanlıştır. Yapılan hata, her ne kadar namazın sihhatine zarar verecek seviyede bir yanlışlık değilse de, yukarıda işaret ettiğimiz gibi, usûl yönünden yanlış bir uygulamadır. Doğrusu, dördüncü tekbir alınınca eller bırakılacak daha sonra selâm verilecektir. Bu iddiamızı güvenilir kaynaklara dayayarak açıklamaya çalışalım:
a) Diyânet İşleri Başkanlığı Müşâvere Hey'eti âzasından Hasan Fehmi Başoğlu (merhum)un hazırladığı ve başkanlık neşriyatının 66 no. lu kitabının 2. baskısı olan eserde "dördüncü tekbiri alır almaz, hiçbir şey okumadan, eller iki tarafa salıverilin Sonra, önce sağ tarafa onu takiben sol tarafa selâm verilir" denilmektedir^.
b) Mehmet Soymen tarafından hazırlanıp "Diyanet İşleri Başkan
lığı Cep Kitapları" serisinin 4.sü bulunan eserin 27. baskısından
"dördüncü tekbir alındıktan sonra eller salınır, önce sağa ve sonra sola baş çevrilerek selâm verilir'9 denilmektedir.
c) İsmail Hakkı Bursavî, "Tevbe" süresinin 103. âyet-i kerimesinin izahı sırasnıda, "dördüncü tekbirdensonra eller bırakılır. Zirâ ondan sonra (mesnûn ve meşrû) bir zikir yoktu ffl ifâdesi kullanılmaktadır.
d) Bir kaide-i külliye mâhiyetinde şöyle bir açıklama da vardır:
"İçinde zikr-i mesni bulunan her kıyamda ellerin bağlanması sünnettir. (Vitir) ve cenaze namazlarmdaki duaların okunması sı
rasında olduğu g/d/4). Bu hususta güvenilir başkaca eserlerde de bu istikamette açıklamalar bulunmaktadır^5).
Dinî vecibelerde mühim olan cihet, bir vazifenin sadece yapılması değil, sünnete uygun olarak îfâsıdır. Mü'minlerin bu mühim noktayı dikkatten uzak tutmamaları, dinî ölçüleri araştırıp bulmasına yardımcı olur. Bu cihetteki ihmâl, bazen kerahete bulaşmaya, bâzı ahvâlde de ibâdetin bozulmasına sebep olabilir. Yapılan ibâdetlerin Allah katında makbul ve sahibinin mahbup olması, şer'î ölçülere uygunluğuna bağlı bulunmaktadır.


(1) İslâm'da Cenaze s. 14
(2) Cep İlmihâli s. 72
(3) Rûh'ul-beyan c. 3 s. 498
(4) Fetâvâ-i Hindiye c. 1 s. 76
(5) Enîs'üi-âbidin s. 100


Alt Konulari