Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

Mehir

Nikah akdi esnasında mehri belirtmek sünnettir. Mehir belirtilmese de nikah akdi sahihtir.

Mehir üç şeyle vacib olur:

1. Kocanın mehir miktarını yüklenmesi.

2. Hakimin bu miktarı belirlemesi.

3. Kocanın cinsi temasta bulunması.

Kocanın cinsi temasta bulunması ile mehir vacip olur. Mehirde azlık ve çokluk bakımından bir had yoktur. Mehirin belirli bir menfaat üzerine de bağlanması caizdir. Cinsi temastan önce boşanma ile mehrin yarısı sakıt olur.

Nikah veya şüphe ile ilişkide bulunmadan dolayı erkek tarafından ka­dına verilen maldan ibarettir.

Erkeğin mehir verme mecburiyetinde olması, aslında onunla yatıp kalkmasının karşılığı değil. Karı ile koca arasında sevgi ve ülfetin bir ve­silesi olarak Allah´ın bir bağışıdır. Kadına değil, erkeğe vacip olmasının hikmeti; erkeğin kadından daha güçlü olmasıdır.

Mehirin delili. Allah-u Teala şöyle buyurmuştur:

"Nikah ettiğiniz ka­dınların mehirlerini (nikah paralarını) seve seve verin..." (Nisa: 4/4)

Başka bir Ayet-i Kerime´de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"... Haram kılınanların dışında kalanlar size helal kılındı. O halde, onlardan hangisiyle faydalanırsanız mehirlerini verin ki farzdır. O mehri takdir edip kesiştikten sonra, aranızda anlaşmanızda da size bir günah yoktur. Şüphesiz ki Allah, ilim ve hikmet sahibidir." (Nisa: 4/24)

Evlenmek isteyen birine Resulullah (s.a.v.) şu tavsiyede bulunmuştur:

"Bul, buluştur, demirden bir yüzük bile olsa yine (mehir olarak) ver" [1]

Nikah akdi esnasında mehrin belirlenmesi sünnettir.

Çünkü Resullullah (s.a.v.), her nikahta ondan bahsetmiştir. Ayrıca bu, karı-koca arasında olabilecek anlaşmazlığı da önlediği gibi, kendisini Rasulullah (s.a.v.)´e hibe eden kadının nikahına da benzememiş olur.

Şayet akid esnasında mehirden bahsedilmezse, kerahetle birlikte akid sahihtir. Şayet kadın, küçük oluşundan veya deli olmasından yahut sefehten ya da tasarrufu caiz olmayan birinin mülkü olmasından dolayı tasarru­fu caiz değilse ve koca ile mehr-i misilden daha fazlasına anlaşma yapıl­mışsa akid esnasında mehrin zikredilmesi vaciptir.Yine kadın tasarrufu caiz olup, velisine izin vermiş ve mehr-i misilden daha fazla bir miktar üzere anlaşılmışsa, zikredilmesi vacibtir. Ayrıca koca, tasarruf caiz olma­yıp mehr-i misilden daha aşağı bir miktar üzere anlaşılmışsa yine zikre­dilmesi vacib olur.

Mehrin miktarı ne olursa olsun yeterlidir. Ancak on dirhemden daha az ve beş yüz dirhem´den daha fazla olmaması sünnettir.

Hz. Aişe (r.anha)´ peygamberimiz (s.a.v.)´nin şöyle buyurduğunu riva­yet eder:

"Evliliğin en bereketlisi mehir ve nafaka bakımından en kolay olanıdır." [2]

Başka bir rivayette Hz. Ömer (r.a.) peygamberimiz (s.a.v.)´in şöyle bu­yurduğunu rivayet eder:

"Nikahın en hayırlısı en kolay olanıdır." [3]

Çekirdek ve kum ianeleri gibi mal olmayan bir miktar üzere akid yapı­lırsa, zikredilmesi sahih değildir. Nikah ise, sahih olup, mehr-i misi ge­çerli olur.

Reşide bir kadın, velisine; "Mehirsiz beni evlendir" diyecek olsa ve velisi de onu evlendirip mehir konusuda susar yahut mehri reddedecek olursa akid sahihtir. Lakin sadece akidle gerekli olmaz. Aksine şu üç şey­den biriyle birlikte ve akidle olur: Kocanın kendisine mehri tayin etmesi, ve kadının da bunu kabul etmesi. Yahut hakimin kocaya mehri misli tayin etmesi, veya kocanın hanımıyla yatması.

Mehir emredilmeden ve duhul olmadan önce erkek karısını boşayacak olursa, mehir gerekmez. Bu durumdaki kadına muvaffize denir. Çün­kü kendisinden istifade etmeyi kocasına bırakmıştır ki, bunun karşılığın­da koca ta´yin edilen mehri yüklenmiş olur.

Kur´an öğretmek, hadis dersi vermek veya herhangi bir meslek öğret­mek gibi belli bir menfaat üzere evlenmek de caizdir.

Duhuldan önce boşama olursa, mehrin yarısı sakıt olur.

Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Eğer siz onları kendilerine temas etmeden önce boşar, (fakat daha evvelden) onlara bir mehir tayin etmiş bulunursanız, o halde tayin ettiği­niz (mehr)´in yarısı onlarındır." (Bakaıa: 2/237)

Boşama, ister kocanın boşamayı kadına tanımasıyla olsun, ister onun bir davranışıyla ta´lik etme sonucu ve ister bâin veya ric´i talak ile olsun farketmez. Duhulden (cinsi temastan) önce ric´i talakın şekli, meninin girmesinden sonra olmasıdır.

Kadın sebebiyle değil de erkeğin sebep olduğu ayrılmalar da talak gi­bidir.

Mesela, erkek İslam´a girer ve katında Kitabiyye değilse, erkek irtidad eder veya ilan yaparsa, yahut kadının annesi ona süt vermiş veya onun annesi kadına süt emzirmişse, bu durumda duhulden (zifaftan) önce ayrıl­ma vaki´ olmuşsa, kadına mehrin yarısı verilir. Ama ayrılma kadın sebe­biyle olmuşsa, mesela, erkek kafir iken İslam´a girmişse, yahut kadın irti­dad etmişse, yahut ta kadının veya erkeğin kusurundan dolayı olmuşsa mehrin tamamı sakıt olur. Ama bütün bu durumlar duhulden sonra olmuş­sa, velev ki bir defa olsun mehrin tamamı gerekir.

Haram bir yaklaşma bile olsa; mesela dübüründen ona yanaşmış yahut hayızlı veya ihramlı olduğu zaman ona yaklaşmış olsa bile mehrin tama­mını öder. Duhulden önce birinin ölümüyle de mehrin tamamı gerekir. [4]





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Müslim, 1425.

[2] İmam Ahmed, 4/82.

[3] Ebu Davud, 2117.

[4] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 446-448.





Eserin yazarı: Kadı Ebu Şuca Eser: DELİLLİ ŞAFİ İLMİHALİ

  • Yeni Ekle
Yorumlar (1)