Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

İslam Fıkhının Özellikleri

1-İslam fıkhının en önemli esasının ilahi vahiy olmasıdır. İslam fıkhının Kur´an ve sünnetten kaynaklanması, fıkhi beşeri kanun­lardan ayıran bir özelliktir.

Fıkıh Peygamber (s.a.v.)´e vahiy indiği devrede usullerinin kemale er­mesi, bu usul kaidelerinin tamamlanması, esasların sabitleştirilmesi en olgun gelişmeyi göstermiş, düzgün bir yapı ve sağlam bir temele öylece oturtulmuştur. Fıkhın en büyük kaynağı olan Kur´an´ı Kerim, son gelen, "Bugün sizin için dininizi ikmal ettim. Size olan nimetimi tamam­ladım ve sizin için din olarak îslamı seçtim. (Maide: 5/3) ayeti kerimesi ile o gün­den sonra artık şeriatın maksadına uyum sağlayan beşeri maslahatların çok ötesinde uygun çözüm kurallarını getirerek İslam fıkhının uygula­masından başka bir şey kalmadı.

2- İslam fıkhı hayatın bütün gereklerine şamildir.

İslam fıkhı, dünya ve insan hayatının bütün ihtiyaç ve sorunlarına ce­vap verecek ilahi garantilidir. Bu fıkıh, beşeri konulardan insanın üç türlü ilişkisini ihtiva etmesi ile ayrılır. Bunlar, kişinin kendi Rabbı ile ilişkisi, nefsi ile ilişkisi ve toplum ile ilişkisi. Bilinmesi gerekir ki fıkıh hem dünya hem de ahiret içindir. İnsanlık için umumidir ve kıyamete kadar bakidir.

Kişinin Rabbı ile olan ilişkilerde öncelikle, kendisini yaratan bir rab ki o da Allah´tır, ona ibadet etmesi, kulluk görevini belirtmesi gerekir.

Kişinin nefsi ile ilişkisi. Bu da bir vicdan muhasebesi olarak kendini yine Allah´ın kontrolünde hissedip, nefsi, süfli ve şeytani isteklerden arındırılmış olmasıdır.

Toplum ile olan ilişkisi ise ahlak ve muamelat ile ilgili bütün hüküm­leri görev şuuru bilincinde hissederek haklara saygı göstermek suretiyle, iman, saadet ve istikrarı temin, şahıs ve toplum hayatını tanzim ve net­icede bütün dünya mutluluğunu gerçekleştirmek gayesiyle iç içedir.

Mükelleften çıkan söz, hareket, akit, alış-veriş ve tasarruflarla ilgili olan fıkıh, yani İslamın amel cephesi iki yönlüdür. Bunlar,

Birincisi ibadet hükümleri; taharet, namaz, oruç. zekat, hac vb. Bunlar kişinin kendisi ile rabbı arasındaki ilişkilerin özünü sağlar.

İkincisi, muamelat hükümleri. Alış-verişler, akitler, tasarruflar, ceza ve cinayetler ile diğer fert ve cemaat ilişkilerinin tanzimi amaçlanan husus­lardandır.

Bu hükümler genel olarak şu kısımlara ayrılır:

a) Ahlak ve adapla ilgili hükümler. Bunlar insanın nefsine uymasını engelleyen hasletlerin, iyilik ve kötülüklerin, fazilet, yardımlaşma ve merhametin insanlar arasında yayılmasını amaçlar.

b) Ahvali şahsiye. Kişinin başlangıçtan sonuna kadar, evlilik, boşan­ma, miras ve nafaka ile ilgili ailevi hükümlerdir. Bunlarla eş ve akraba arasındaki ilişkiler kastedilir.

c) Medeni hükümler. Kişilerin genel muamelatıdır. Bunlar, satış, icra, rehin, kefalet, borçlanma ve şirket gibi karşılıklı alıp-vermelerle ilgili olan muamelelerdir. Bu hükümlerle fertlerin muamele ve mali ilişkilerini tanzim ve alacaklıların hakkını koruma kastedilir.

d) İktisadi ve mali hükümler. Bunlarla fert, toplum ve devletin mali sistemdeki sorumlulukları, devletin hazine kaynaklarının kullanımının tanzimi ile ilgili hükümlerdir. Bu hükümlerle devlet ile fertler ve zengin­lerle fakirler arasındaki mali ilişkilerin tanzimi kastedilir. Burda devletin genel ve özel malları olan ganimetler, Ödüller, toprak vergileri, gömrükler, yeraltı zenginlikleri, zekat, sadaka, adak ve borçlar, aile mallarındaki nafaka ve mirasların fertlerin mali olan esaslarında ticaret, kira, şirket sözleşmeleri...

e) Davalar veya hukuksal icra hükümleri. Bunlar mahkeme, dava, şahitlik, yemin ve bu gibi şeylere bağlı olan hükümlerdir. Bu hükümlerle insanlar arasında adalet, hak ve hukukun gerçekleştirilmesinin tanzimi kastedilir.

f) Anayasa hükümleri. Bu hükümler de devletin idare tarzı ve idare usulü ile ilgilidir; Bununla yöneten ve yönetilenlerin ilişkileri, fertler ve toplumun hak ve ödevlerinin belirtilmesi amaçlanır.

g) Ceza hükümleri. Mükellefin işlediği suçlar ve hakettiği cezalar ile ilgili hükümler bu bölümde amaç edilir. Bu hükümlerde insanların hayat ve mallarının, ırz ve namus haklarının korunması, katilin cezasının belir­lenmesi ve verilmesi için emniyetin sağlanması sağlanır.

h) Devletler hukukuyla ilgili hükümler. Bu hükümlerde de barışta ve savaşta İslam devletinin diğer devletlerle ilişkisini amaçlar

Fıkhın özelliklerinin üçüncüsü de fıkhın daha da genişleme sebebi olan dünya ve ahiretle ilgili helal ve haram olan mevzuatlardır. Bunu da açıklay­alım.

3- İslam fıkhının helal ve haram yönünden dini bir vasıf olmasıdır. İs­lam fıkhını beşeri kanunlardan ayıran en büyük özelliklerden biri de muamelatla ilgili her çeşit davranış ve tasarrufta haram ve helal mefhu­munun bulunmasıdır. Bu itibarla muamelat hükümleri iki nitelik taşır.

a) Dünyevi hükümler. Fiilin veya davranışın dış görünümüne göre hüküm uygulanır. Çünkü hakim, mümkün olanla hükmeder. Hakimin vereceği hüküm gerçekte batılı hak, hakkı batıl yapmaz. Yine aynı şekilde hakimin hükmü haramı helal, helali haram yapmaz, zahire göre hükmeder. Zahir de görünendir, ya da belirli karine ve delaletlerle hükmedilir.

b) Uhrevi hüküm. Tüm davranışlar gerçekte kul ile Allah arasında giz­lidir. Başkalarından gizlenmiş olsa bile fiil ve tasarrufun hakikati ile hükmedilir. Fetvanın dayandığı rota budur.

Resullulah (s.a.v)´dan Kütübi Sitte sahiplerinin rivayet ettiği şu hadisi şerif bu konuyu ne güzel açıklar:

"Ben ancak bir beşerim, siz bana dava getiriyorsunuz. Bazılarınız diğerlerinden delilini sunmakta daha be­cerikli olabilir. Ben de dinlediğim şekliyle onun lehine hükmederim. Bu şekilde kime bir müslüm hakkını verirsem, o ancak ateşten bir parçadır,, onu alsın veya bıraksın."

Bu hadisi şeriften anlaşılıyor ki hüküm zahire göre verilir. Ama delil getirebilmekte hakkını arayamayanın hukuku hiçbir zaman kaybolmaz. İşte Uhrevi hüküm bunlar içindir.

4) İslam fıkhı hem ferdin hem de toplumun hakkını gözetir. İki masla­hat çatıştığı zaman toplumun maslahatı ferdin maslahatına tercih edilir. Nitekim ´iki şahsın maslahatının çatışması halinde zarar etme ve zarar verme yoktur. Ancak iki zarardan büyüğü, hafifi ile defedilir, prensi­binden hareketle en çok zarara uğrayanın maslahatı gözetilerek tercih edilir. [1]


--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 30-32.


Eserin yazarı: Kadı Ebu Şuca Eser: DELİLLİ ŞAFİ İLMİHALİ

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

DELİLLİ ŞAFİ İLMİHALİ

MollaCami.Com