Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

"Sadece ben bilirim" 28 ARALIK 1997

Reformcu diyor ki: "Eğer benim sözlerim, hadislere uymuyorsa, o hadisler uydurma demektir. Din hakkındaki sözlerim, Kur'anın açık emirlerine uymuyorsa, Peygamberin ve âlimlerin bunu yanlış anlamışlar demektir."

Herkes bilir ki; bir ihtilal yapıldığında, hemen şöyle bir bildiri yayınlanır: "Yayınladığımız bildiriler, daha önceki mevzuattan; yönetmeliklere aykırı ise, yönetmelik değişikliği, kanunlara aykırı ise, kanun değişikliği, anayasaya aykırı ise, anayasa değişikliği kabul edilecektir."

Aynı mantık, dini değiştirmek isteyen reformistler için de geçerli. Haydi diyelim, ihtilal, olağanüstü bir hâldir, böyle bir mantığı anlamakta insan zorlanmaz. Zaten bir müddet sonra da, normal düzene, yürürlükteki mevzuata dönülür.

Fakat bozulan din geri gelmez. O hâli, artık din kabul edilir. Bu da insana yapılabilecek en büyük kötülüktür. Onları sonsuz cehennem azabına atmaktır, bundan daha büyük felaket olur mu?

Sözleri, sanki herşeyin üzerinde

İslâmiyeti içerden yıkmak isteyen dış güçlerin temsilcileri, Doçent, prof, dekan, tarikat şeyhi gibi ünvanlarını da unutmadan ekrana yansıtıp, ihtilal mantığı ile diyorlar ki:

"Din hakkında söylediğim sözler, verdiğim fetvalar, geçmiş âlimlerin fetvalarına uymuyorsa, bu âlimlerin cahil, sözlerinin yanlış olduğu, bu işi bilmedikleri anlaşılır. Eğer benim sözlerim, hadislere uymuyorsa, o hadisler uydurma demektir. Din hakkındaki sözlerim, Kur'anın açık emirlerine uymuyorsa, Peygamberin ve âlimlerin bunu yanlış anlamışlar demektir."

Hemen arkasından, hiçbir kitapta, hadiste yeri olmayan herzelerini başlıyorlar sıralamaya:

"Kur'anda kadere iman diye bir şey yoktur. Dolayısıyla, imanın şartı olarak ondört asırdır bildirilen, kaza kadere iman şartı bir safsatadır.

Ey müslümanlar! Kitaplarda geçen, peygamberlerin sıfatları olarak bildirilen, "İsmet " sıfatının, yani peygamberlerin masumluğuna, günahsızlığına inanmayın. Başta Hz. Âdem olmak üzere, Hz. Davud, Hz. Musa ve diğer peygamberler, günah işlemiştir.

Hind felsefesinde olan, tenasuh (reenkarnasyon) yani ruhun insan öldükten sonra bir başkasına geçme olayı, müslümanlıkta vardır. Bunu cahil âlimler anlayamadı. Buna dair birçok ayet vardır. Bu sizin bildiğiniz ayetlere uymazsa, benim yorumumu esas alın. Bunu ancak ben anladım, zaten benden başkası anlayamaz. Başkalarının anladıkları, benim anladığıma uygunsa doğrudur, değilse yanlıştır. Ondört asırdır, dini benim gibi doğru anlayan, anlatan olmadı."

Aslında, Reenkarnasyon, ahiret hayatının inkârının bir kılıfı. Ruh ondan ona, ondan ona devam eder gider. Aristo'nun ve diğer felsefecilerin, "Dünya böyle gelmiş böyle gider, dünyanın sonu yoktur, ahiret hayatı yoktur" batıl inancının değişik ifadeyle söylenişidir.

Adamın niyeti başka olunca, bir bakıyorsun, Yunan felsefesini savunuyor, bir bakıyorsun, Yahudi inancını, bir bakıyorsun Hıristiyan inancını, bir bakıyorsun Moon inancını savunuyor... Bir bakıyorsun, Vehhabi, bir bakıyorsun, şii... Ne olduğunu bilene aşkosun. Fakat çok az da olsa, doğru din bilgisi olan kimse, böylelerinin dini içeriden yıkmaya çalışan sinsi biri olduğunu hemen anlıyor...

Düşmanımın düşmanı dostumdur

"Düşmanımın düşmanı dostumdur, dostu düşmanımdır" prensibine, bu tür insanlar çok sadıklar. Amerika'da, Reşat Khalife diye biri çıkıyor, peygamberliğini ilân ediyor. İlk destek, tebrik bundan geliyor. Adam öldürülüyor; üzüntüsünden yemeden, içmeden kesiliyor. Sahte peygambere rahmet üzere rahmet okuyor.

Aynı düşünce ile, Eflatun, Sokrat, Eflatun, Buda ve Konfüçyus'a sahip çıkıyor. Bunlar diyor, peygamber olabilir. Adamın zihniyeti belli... İslâm dışı olsun da, ne olursa olsun, yeter ki müslüman olmasın...

(Dinde zorlama yoktur) ayeti kâfirler içindir. Peygamber efendimiz, âlimler, bu ayeti, "Kâfirler müslüman olmaya zorlanamaz" şeklinde anlayıp bildirmişler. Fakat bu adam, bu ayeti müslümanlara tatbik etmek istiyor. Peygamberimizin bildirmesi adamı ilgilendirmiyor. Genel prensibini yukarıda bildirmişti: Sadece benim anladığım doğru, diğerlerininki yanlış... Velev ki peygamber de olsa bile...

"Peygamberin, Kur'ana aykırı hüküm vermeye hakkı yok. Recm cezasında olduğu gibi, Peygamber Kur'ana aykırı hareket etti" diyor.

Peygamber Kur'ana aykırı iş yapar mı? Kur'ana aykırı olup olmadığını sen mi bileceksin, yoksa Hz. Peygamber mi? Peygamberin bildirdiğinden şüphe eden, Kur'an-ı kerimden de şüphe eder. Çünkü, Kur'an-ı kerimi bildiren Odur.

Adama sormazlar mı, Kur'an-ı kerim sana mı indirildi; yoksa, Hz. Peygambere mi? Sen mi iyi anlarsın, O mu? Ne demiş atalarımız, "Allahtan korkmayandan korkmak lazım" diye. İnsan başka diyecek şey bulamıyor.


Eserin yazarı: Mehmet ORUÇ Eser: MEZHEPLER DOSYASI

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

MEZHEPLER DOSYASI

MollaCami.Com