Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

KURBANIN NEV'İLERİ ( Nezrler, Akika kurbani)

Kurbanin nevileri.
1-Udhiyye
Kurban bayraminda kesilen kurbandir din istilahinde adi udhiyyedir.nitekim kurban bayraminin adida udhiyye bayramidir.insanin feda edilmekden kurtulup onun yerine bir hayvanin feda edilmesine bir tesekür bayramidir.Ranazan bayramida ismini fitir sadakasindan alip fitir bayramidir.Elmali tefsiri kevser süresi

2-hedy kurbani.
ü tealaya yakinlik icin veya hacda yapilmasi yasak olan bazi fiilleri islemekden dolayi keddaret olarak kesilmek üzere haremi serife götürülen kurbana hediy kurbanu denir. Bu kurbanin haremi serif hududlari icinde kesilmesi lazimdir. Baska yerde vekalet verilerek kesilmez.mine mevkiinde kesilmesi sünnettir.ibni abidin 5-220
3-Nezir ve sükür kurbani.
Dilimizde çoğunlukla adak kelimesiyle karşıladığımız nezr Arapça'da daha şümullü bir mana taşır. Nezrin cem'i nüzurdur; korkutma demek olan inzardan gelir. Râgıb el-İsfehanî, nezrin ıstılahî manasını "vacib olmayan bir şeyi bir emrin vukuu sebebiyle, vacib kılmak" diye tarif eder. Daha açık bir ifadeyle nezri " Teala hazretlerine ta'zim için mübah olan bir fiilin yapılmasını üzerimize almak, îfasını kendi kendimize vacib kılmaktır" diye tarif edebiliriz. Kul, 'ın rızasını kazanmak maksadıyla ibadet sayılacak bazı şeyleri kendi kendine vacib kılabilir, bu dinen makbul bir davranıştır. Sözgelimi "yarın oruç tutacağım" veya "yarın şu kadar namaz kılacağım" diye nezirde bulunabilir. Kurtubî: "Nezr îfa edilmesi emredilmiş olan akidlerdendir. Yerine getirene sena edilmiştir" der.
Nezr kişinin bir şeyi yapmayı adaması olduğuna göre nezrin makbul olması, nezredilen şeyin, dinen makbul ve ibadet nevinden olması gerekir. 'a isyanı gerektiren haramı ve mekruhu işlemeyi gerektiren nezirler makbul değildir.
Nezr rızası için olmalıdır. Dünyevî maksada yönelik nezirler, ibadette esas olan ihlasa münafi olduğu için değeri düşüktür. "Şu işim olursa şu kadar namaz kılayım" veya "...şu kadar malı tasadduk edeyim" şeklindeki nezirler gibi. Ancak İslam alimleri bu çeşitten nezir yapıldığı takdirde yine uyulması gerektiğini belirtmişlerdir. İbnu Hacer en muteber, en kıymetli nezrin herhangi bir şarta bağlamadan yapılan nezir olduğunu belirtir ve "hastalıktan afiyet bulanın " için şu kadar oruç üzerime borç olsun" demesi gibi" der. İbnu Hacer devamla: " şifa verirse..." gibi bir şartla ibadete nezretmenin ikinci sırada yer alan bir nezir olduğunu belirttikten sonra, rızası gözetilmeyen nezirlerin değersiz olduğunu söyler. "İstiskal ettiği bir kölesinin sohbetinden kurtulmak için azab etmeye nezretmesi gibi" der. Kişiye yapmada meşakkate düşeceği nezirde bulunmanın mekruh ve hatta haram olacağı yine alimlerce belirtilmiştir.
Nezirlere uyulması gerektiği Kur'an-ı Kerim'de temas edilmiş olan bir husustur. Şöyle buyrulur: " sizi yanlışlıkla veya yanılarak ettiğiniz yeminlerden dolayı mesul tutmaz, fakat kalbinizle kazandıklarınızdan, yalan yere ettiğiniz yeminle ve yeminlerinizi yerine getirmemekle kazandığınız günahtan mesul tutar. gafurdur, günahları çok bağışlar, halimdir, hemen ceza vermeyip tevbe etmeniz için size fırsat verir" (Bakara 225).
Bir arzunun hasil olmasi durumunda mesela bir ev bir araba alinmasi durumunda icin kesilen kurbanlar ile adak yapilmak sureti ile icin kesilen ve tasadduk edilen kurbanlardir. Sartli nezir olmadigi müddetce her zaman kesilebilir. Bu kurbanlarda manevi yönü ile cok kazancli sadakalardir. Az sadaka cok belayi defi eder sözü de bu kazanca isaret
(31)
eder. Onun icin vakti yerinde olan mü´minlerin sene icersinde zamana zaman tesekkür kurbanlari kesmesi ve fakirlere ilim irfan vuvalarina vermesi cok akzanclidir.


4-Akîka (Nesike)Kurbanı
.Ümmû Kürs'el-Ka'biyye demiştir ki:
"Rasûlullah (s.a.)'i, (Akîka kurbanı olarak) erkek çocuğu için yaş¬ça birbirine denk olan iki koyun, kız çocuğu için de bir koyun (kesilir) derken işittim."
Ebû Dâvûd der ki: Ben Ahmed (b. Hanbel)'i (metinde geçen) "mükâfieten" (keümesin)i "eşittirler*', yahut da ''birbirlerine yakındırlar" diye tefsir ederken işittim.
Nesâî, akîka 1, 3, 4; Ahmed b. Hanbel, IV, 38.
Sünen-i Ebu Davud Terceme 10/538-539.

Bize Saîd b. Amir, Hişam'dan, (O) Hafsa bint Sîrîn'den, (O da) Selman b. Amir ed-Dabbi'den (naklen) haber verdi ki, Rasulullah (SallAllahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuş: "Çocukla beraber bir "akika" vardır. Bu sebeple onun için kan akıtın, (kurban kesin) ve ondan eziyet verici şeyi giderin."süneni darimi 1973 nolu hadis

Bize Affân haber verip (dedi ki), bize Hemmâm, Katâde'den, (O) el-Hasan'dan, (O) Semûre'den, (O da) Hz. Pey-gamber'den (SallAllahu Aleyhi ve Sellem) (naklen) rivayet etti ki, O şöyle buyurdu: "Her çocuk "akika"sına karşılık rehindir. (Bu sebeple) onun için (akika kurbanı) kesilir, (saçı) tıraş edilir ve (başına) kan sürülür." Katâder bu kan (sürme işini) tarif edip şöyle derdi: Akika boğa zl anıldığı zaman bir parça yün alınır ve onunla, boğazlanılan hayvanın can damarlarına dönülüp (kana bulaştırılır), sonra (bu kanlanmış yün parçası) bebeğin bıngıldağının üzerine konur. Nihayet (kan başından) ip gibi akınca başı yıkanır, sonra da tıraş edilir. Affan dedi ki; Ebân bize bu Hadisi rivayet etmiş ve; "... kan sürülür" (yerine) "ve adı konulur" demiştir.Abdullah (ed-Dârimî ise); "ben bunu (yani çocuğun başına kan bulaştırmayı) gerekli görmem" dedi. süneni darimi 1975 nolu hadis

Akîka; lügatte yeni doğan çocuğun başındaki 'ana tüyü' demektir. Bir fıkıh terimi olarak bu kelime; yeni doğan bir çocuğun doğumunun yedinci günü kesilen kurban anlamında kullanılır. Ke¬lime, yarmak ve kesmek manalarına gelen " " kökünden türetil¬miştir. Dolayısıyla yeni doğan bir çocuğun başındaki ana tüyü doğumunun yedinci günü kesildiği için 'akîka' ismini aldığı gibi, onunla birlikte kesilen kurban da bu ismi almıştır.

Hanefî âlimlerinden İbn Âbidîn bu mevzuda şunları söylemiştir: "Ço¬cuğu dünyaya gelen bir kimsenin, doğumun ilk haftasında, çocuğa isim ve¬rerek başındaki ana tüyünü kesip ağırlığınca gümüş ya da altın dağıtması müstehaptır. cl-Câmi ü'l-nıahbûbî'de açıklandığına göre; çocuğun saçları ke¬silirken bir de 'akîka' adıyla bir kurban kesmek caizdir. Ebû Cafer et-Tahâvî Şerhü Maâni'l-Âsâr' isimli eserinde bu

kurbanı kesmenin nafile bir ibâdet olduğunu söylemiştir.
Udhıye kurbanında aranan şartların aynen bu kurbanda da bulunması gerekir. Bu kurbanın eti çiğ olarak dağıtılabileceği gibi, pişirilerek ve kemikleri kırılarak veya kırılmadan da dağıtılabilir. Uygun görülen kişilerin davet edi¬lerek onlara yedirilmesi de caizdir. Sünen-i Ebu Davud Terceme 10/539.


Eser: Kurban Risalesi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Kurban Risalesi

MollaCami.Com